Adalet Bakanı ile Aile Bakanı, nafaka sistemindeki değişikliğin ‘adil’ olması için yapılacağını söylerken, kadın örgütleri haklarının gasp edileceğine dikkat çekiyor

Cinsiyet eşitsizliği daha da derinleşecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı 100 Günlük Eylem Planı kapsamında nafaka sisteminin adil bir hale getirilmesi gerekçesiyle dün “Gündem Buluşmaları: Nafaka Sistemi” programı düzenlendi. Programda yapılacak değişiklikleri haksız uygulamaları ortadan kaldırmak ve adil bir yapıya büründürmek amacıyla yapıldığı ileri sürülürken, kadın örgütleri Medeni Kanun’un 175’inci Maddesi’nde yapılmak istenen değişikliğin, kadınların aleyhine yapılmak istenen bir değişiklik olduğuna dikkat çekti.

‘Uygulama adil bir kimlik kazanacak’
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı işbirliğinde düzenlenen programda konuşan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Bu konu sadece ekonomik bir fayda çıkar ekseninde ele alınamayacak kadar çok boyutludur. Birey olarak boşanan eşlerin karşılıklı hak ve çıkarlarından çocukların yarar ve esenliğine kadar farklı boyutları olarak sosyal bir konudur. Taraflar arasındaki bu karşılıklı çıkarları asla yarıştırmadan konunun dengeli ve hakkaniyetli bir şekilde ele alınması gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Çalıştaydan elde edilecek olan çıktıların nafaka sisteminin güncellenerek daha adil bir kimlik kazanmasına ciddi katkılar sunacağını iddia eden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ise, “Yoksulluk nafakasını düzenleyen Medeni Kanun’un ilgili hükümlerinin eleştiriye neden olan uygulamalarının en aza indirilmesi ve taraflar için adil bir çözüm üretmesi açısından toplumsal gereklilikler doğrultusunda ilgili tüm taraflarca değerlendirilmesi bir zaruret haline gelmiştir. Boşanmanın kaçınılmaz olduğu hallerde aile fertlerinin herhangi birinin mağduriyet yaşamayacağı ve hak kaybına uğramayacağı bir sistemi daha işlevsel hale getirmek durumundayız” açıklamasında bulundu.

‘Büyük hak ihlalleri yaşanacak’
Kadın örgütleri ise, nafaka ödeme süresinin sınırlandırılmasının şiddeti ve hak ihlallerini artıracağını belirtti.
EŞİTİZ (Eşitlik İzleme Kadın Grubu), Filmmor Kadın Kooperatifi, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Kadınlara Hukuk Destek Merkez Derneği (KAHDEM) ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı imzasıyla yayımlanan açıklamada, “yoksulluk nafakası” ile ilgili kamuoyuna aksettirilen bilgilerin yanıltıcı olduğuna dikkat çekildi.

Kadın örgütleri, nafaka uygulamasındaki değişikliklerin kadınların haklarını nasıl gasp edeceğini ise şöyle özetledi:

♦ Yoksulluk nafakasının ödenmesine en az 1 yıl, en çok 5 yıl olmak üzere süre kısıtlaması getirilmek istenmektedir. Ayrıca yoksulluk nafakasının bağlanması için bir dizi koşul aranması istenmekte, bu koşullar arasında evli kalma süresi, çocuk olup olmaması, boşanan kadının yaşı, gelir durumu ve kusur durumu gibi kriterler belirlenmesi planlanmaktadır. Kadınların evlilik sonrası yaşamlarını idame ettirebilmelerini sağlayan ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle yoksullaştırıldıkları için gerekli olan bir haktır.

Çocuklar mağdur olacak
♦ Yoksulluk nafakasına süre kısıtlaması getirme çabalarının yanında boşanma sonrasında velayete sahip olan ebeveyne, yetişkin olmayan çocuklarının bakım masraflarını üstlenebilmek için ödenen iştirak nafakasının da ödenmemesi gerektiği dile getirilmeye başlanmıştır. Böylesi bir değişiklik, çocukların yüksek yararı açısından da oldukça korkutucu bir gelişme olacaktır.

♦ Çocukların ve yaşlıların bakımı dahil, ev içinde ücretsiz emek sarf etmiş, bu sebeple çalışma hayatına hiç katılamamış, katılması engellenmiş veya ev içindeki bakım emeği yükü nedeniyle iş hayatından ayrılmak zorunda kalmış, yeniden çalışma hayatına katılması önünde bir dizi bariyer bulunan kadınların nafaka hakkına sınırlama getirmenin Türkiye’de giderek artan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirecek.

Şiddeti artıracak
♦ Bu düzenlemenin kadınlara yönelik ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddeti artıracağını, kadınları ev içine hapsedeceğini ve kadınların boşanma kararı almalarını zorlaştırarak büyük hak ihlallerine neden olacak.