‘Cinskırım’a karşı kampanya ve 12 talep

Selin NAKIPOĞLU

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK); kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti önlemek için 22 Ocak 2021 tarihinden itibaren yeni bir kampanya başlattı. Benim de gönüllüsü olduğum platform, başlattığı kampanya ile kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni özel oturumla toplanmaya çağırdı.

Türkiyeli oyuncu, yazar, gazeteci gibi farklı meslek gruplarından kişilerin ve erkek şiddeti ile senelerdir mücadele eden kadınların katıldığı kampanya için platformun çağrı metni şöyle:

“Eşitlik İzleme Kadın Platformu, 2020 yılı boyunca ilk olarak çocuk cinsel istismarı faillerine infaz paketiyle af getirilmesini önlemeye çalıştı. Sonra, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmesi ihtimali toplumun gündemine geldiğinde tüm gücümüzle buna karşı çıktık. Türkiye kadın hareketinin gücü ve deneyimiyle, toplumsal destek ve dayanışmayla kadınların ve kız çocuklarının eşit yurttaşlık haklarına yönelik saldırı niteliği taşıyan bu politikaları şimdilik durdurmayı başardık. Günde en az üç kadının öldürüldüğü, bir o kadar şüpheli ölüm ve yeterince soruşturulmayan intiharla kadınların yaşamdan koparıldığı bu şiddetin adı artık cinskırımdır. Gelin, cinskırımı birlikte durduralım. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi için yetkilileri göreve çağıralım.”

Bu ülkede kadınlar yıllar boyunca, erkek şiddeti ile ilgili alanlarda yüzlerce söz söylediler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine işaret eden söylem ürettiler. Ne yazık ki şiddetin sadece cinayet boyutunu konuşmak zorunda bırakılmamıza rağmen bile kulaklar tıkandı, kadınların adeta IŞİD yöntemleriyle katledilmesine dahi ses edilmez olundu ve geldiğimiz noktada maalesef sonuca odaklanılan bir durum ile karşı karşıyayız. Oysa cezaların ağırlaştırılması,indirimlerin yasadan kaldırılması gibi çözüm olmayan yöntemler ile asla yol alınamaz.

Ülkemizde günde en az üç kadının öldürüldüğü bufeci can yakan durumun, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığının, ataerkil şiddetin sistematik ve evrensel nitelik taşımakta olduğunun altını yine çizmek isterim. Bu vesile ile,EŞİK’in25 Kasım 2020 tarihinde yayımladığı ‘Kadına karşı şiddetin önlenmesi ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için12 adım’çalışmasını tekrar okumakta fayda olduğunu düşünüyorum.

1-Ayrımcılık ve şiddeti kınayın, suç olduğunu açıklayın: Kadına karşı şiddetin insan hakları ihlali olduğunu; ekonomik, politik, toplumsal tüm alanlarda kadınlarla erkekler arasında yüzyıllardır süren eşitsiz güç ilişkilerinden kaynaklandığını; sistematik olduğunda işkence ve insanlığa karşı suç oluşturduğunu kabul edin.

2-Şiddeti önlemek için tedbir alın: Eğitim, öğretim ve farkındalık artırma faaliyetleri ile kadınların güçlenmesini sağlayarak, erkekleri ve erkek çocukları sürece dahil ederek; cinsiyetçi rolleri, kalıplaşmış tutum ve davranışları değiştirmek üzere eğitim kurumları, medya ve özel sektörle yeni ortaklıklar oluşturarak ve uygun diğer tüm yolları kullanarak şiddeti önlemeyi hedefleyin.

3-Şiddete karşı destek mekanizmaları oluşturun: Kadına yönelik her türlü şiddeti kapsayan, 7/24 çalışan, ücretsiz bir AloŞiddet yardım hattı, her semtte kadın danışma merkezleri, her 100 bin nüfusa en az bir sığınak, her 200 bin nüfusa en az bir cinsel şiddet kriz merkezi; şiddet mağdurlarına yönelik tıbbi, psikolojik ve hukuki danışmanlık hizmetleri; barınma, iş bulma, kreş ve maddi yardım gibi destekler sağlayın.

4-Risk altındakileri koruyun: Özellikle can güvenliği riski olan kadınları acil durum engelleme, sınırlama ve koruma kararları ile koruyun. Kadın cinayetlerini önlemek için risk değerlendirme ve yönetim birimleri kurun.

5-Yasaları uygulayın: Ekonomik ve psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz, tecavüz dahil cinsel şiddet, zorla evlendirme, eziyet gibi suçlara ilişkin caydırıcı cezalar uygulanmasını da içerecek politikalar uygulayın; kamuoyu farkındalığı yaratarak bu suçların yaygınlaşmasını önleyin.

6-Polis, savcılık hizmetleri ve yargının etkinliğini artırın: Kadına karşı şiddet olguları ile ilgili olarak yeterli sayıda ve ağırlıkla kadın olmak üzere meslek içi eğitimden geçirilmiş kolluk ve yargı üyesi görevlendirilmesini sağlayın, sistemin performansını artırın ve denetleyin. Kültür, gelenek, din ve sözde “namusun” şiddet eylemlerine bahane olarak ileri sürülemeyeceğini; cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği dahil kimseye ayrımcılık yapılamayacağını rehber ilke olarak almalarını sağlayın.

7-Adli işlemlerde mağdurları destekleyin ve koruyun: Yargılama boyunca mağdurları güçlendiren önlemler alın; davanın genel gidişatı ve kendisinin süreçteki rolü hakkında bilgi sahibi olmasını, faille yüzleşmek zorunda kalmadan dinlenmesini ve kanıt sunmasını sağlayın.

8-Kapsamlı ve eşgüdümlü politikalar tasarlayın: Mağdurlar ve failler ile düzenli irtibat halinde olan eğitim, sağlık, hukuk, sosyal hizmet vb alanlarda çalışan tüm profesyonellerin, şiddete uğrayanları daha iyi korumak, yeniden şiddete maruz kalmalarını önlemek ve kadına karşı şiddet eylemlerinde cezasızlığı sona erdirmek için; birbirleriyle eşgüdüm içinde çalışmalarını sağlamak üzere kapsamlı politikalar oluşturun. Meslek ve hizmet içi eğitimlerinin düzenlenmesi, çalışma kılavuzlarının oluşturulması gibi örneklerle bunu hayata geçirin.

9-Sığınmacılar konusunda özenli davranın: Mülteci statüsü belirlenirken toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bir işkence/eziyet olduğunu dikkate alın, geri göndermeme ilkesine saygı gösterin.

10-Çocukların özel ihtiyaçlarını karşılayın: Tüm koruma ve destek tedbirlerinde ev içi şiddetin mağduru veya tanıkları olarak çocukların özel ihtiyaçlarını dikkate alın.

11-STK’ları destekleyin: Başta kadın örgütleri olmak üzere STK’ların ve toplumun kadına yönelik şiddetle ve ev içi şiddetle mücadeledeki rolünü tanıyın; yeterli mali kaynak ve insan kaynağı tahsis ederek bu kuruluşlarla etkin işbirliği kurun.

12-Şiddet verilerini toplayın, araştırmaları destekleyin: Ev içi şiddet ve kadına karşı şiddet ile ilgili bilgileri geliştirin, güncel verileri kamuoyu ile paylaşın.