Amerikalı yönetmen Jim McBride’ın, Godard’ın 1960 tarihli filminden aynı adla uyarlayıp yönettiği, 1983 tarihli “Breathless” filminin son sahnesini hatırlayın. Yakalandıkları da oldu, ama asla danslarına ara vermediler. Çizgiler, dans edebildikleri sürece kaçabileceklerini bilirler çünkü. Çizgiler, kaçış çizgileri. Birbirlerine dolaşmayı, birlikte dans etmeyi deli gibi seven çizgiler. Kuvvet çizgilerinin dansı, figürlerin dansına benzemez. Figürler; kendi üzerlerine kapatılmış, kudretten yoksun biçimler. Kuvvet çizgilerinin belli bir biçimi yoktur. Figürler, formlarına düşkün kapalı birimler; asla formsuz yapamazlar. İktidar yakalar, kıvırır, kendi üzerine kapatıp figüre dönüştürür; kuvvetten arındırır, kimliklendirir, kodlar, sınıflandırır ve denetler. Fakat çizgiler yine de bir yolunu bulup kaçabilirler, yeter ki istesinler. Bir figürün içinde oturmaktan sıkılmadınız mı? Ablasının yanında bir figür olarak oturmaktan sıkılan Alice, önce tavşanın peşine, ardından da tavşan deliğine düşer. Alice formunu yitirmiştir: “Bu sabah kim olduğumu biliyordum, ama o zamandan bu zamana çok değiştim”. Oscar Wilde da deliğe düşenlerdendir: “Kusura bakmayın çok değiştiğim için sizi tanıyamadım.” Figürler birbirlerini biçimlerinden tanıyabilir, fakat kuvvet çizgisine dönüştüyseniz ne figür sizi ne de siz bir figürü tanıyabilirsiniz. Kuvvet çizgileri birbirlerini ancak birbirlerine dolaştıklarında, birlikte dans ettiklerinde tanıyabilirler. Ya çözüp dağılmış ya da birlikte kudretlenmişlerdir.

Kuvvet çizgileri bilirler ki “Şimdiki biçimi bakımından bu dünya mümkün olan tek dünya değildir” (Klee) ve başka bir dünyayı mümkün kılacak olanlar kudretsiz figürler değil, kendileridir. Oysa figürlere kalsa, yaşadıkları dünya mümkün dünyaların en iyisidir; kimliklendirilmiş biçimlerin dünyası. Kimlik reyonlarını gezebilir, kataloglardan kimlik seçebilir ve istedikleri kimliği satın alıp sırtlarına geçirebilirler. Formlar dünyasında özgür hissederler kendilerini. Üstelik sırtlarına geçirdikleri her formayla birlikte kimlikleri daha da zenginleşir. Formalara şirketler musallat olmuştur çünkü. Ve figürlerin bedenleri bir süre sonra şirket logoları tarafından işgal edilir. Figürler, devlete ve şirketlerine yakalanmış ve sömürgeleştirilirmiş araziler. Çizgiler ise kaçaklardır; kapatılmaktan, sömürgeleştirilmekten, kanundan, yerleşik düzenden kaçan göçebeler. Onlar için özgürlük henüz mevcut olmayan ve asla yakalanmayan yeni biçimler üretebilmektir, yakalanacaklarını anladıkları an biçim değiştirebilirler. Yoksa başka bir dünya nasıl mümkün olabilir ki? Devlet kalıcı biçimlerle iş görür ve politikası, göçebe çizgileri yerleştirmek, onlara nihai biçim ve kimlik vermek, kimliklere sponsor şirketler tayin etmektir.

Yeryüzünde her yöne doğru kaçabilen, farklı zaman ve mekânlar arasında seyahat edebilen çizgiler yakalandılar ve bir merkezin etrafında yörüngeler çizmeye zorlandılar. Figürlerin dünyasında her şey iktidar merkezi etrafında döner; zaman ve mekân kapatılmıştır. Zamanı, figürlerin merkez etrafındaki dönüş hızları belirlerler, döngüseldir ve dünyanın gidişatına boyun eğdirilmiştir. Dünyanın gidişatına merkezdeki iktidar karar verir. Yörüngelerden ve yörüngeler üzerine yerleştirilmiş figürlerden oluşan bir güneş sistemi. Ya da dolap beygirleri düzeni. Figürler, merkezin çekiminden kurtulabilir, yörüngelerinden çıkabilir, biçimlerini bozup kuvvet çizgilerine dönüşebilir, zamanlarını ve mekanların çoğaltabilir, başka bir dünya kurabilirlerdi. Fakat bu, güneş sisteminin ve merkezde oturan, dünyanın gidişatını yön veren Güneş-kralın felaketi demektir, figürlerin değil.

***

İktidarın kozmik düzeninde olup bitmiş, son şeklini almış biçimler vardır. Ve iktidar için bu biçimler ve biçimlerin yörüngelerinde dönmeleri doğaldır. Bir sanatçı gibi hissedebilseydik şayet, biçimin değil, biçimlendirici kuvvet çizgilerinin doğallığını fark edebilirdik. “Öncelikle sanatçı, doğal biçimlere büyük önem yüklemez, çünkü sanatçı için nihai biçimler yaratım sürecinin gerçek öğeleri değillerdir. Sanatçı nihai biçimlerin kendilerinden daha çok biçimlendiren kuvvetlere değer yükler” (Klee). Kapatıldıkları kısır döngüden dolap beygirlerini, kurtarsa kurtarsa kuvvet çizgileri kurtarabilir.