Artık başlıktaki gibi anamayacağız sanırım. Memleketin siyasi iklimi “ona bile” çizgisini değiştirtti! Memleketin siyasi iklimi diyoruz ya, o iklimi yaratan iktidar “Ben ne yaptım” sorusunun cevabını garip gurebanın çığlığında bulamıyorsa, en zenginlerin haline baksın… Daha birkaç ay önce, yabancılar para getirsin diye vatandaşlığımızı ucuzlatmıştık: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına hak kazanmak için öngörülen sabit sermaye tutarı 2 […]

Artık başlıktaki gibi anamayacağız sanırım. Memleketin siyasi iklimi “ona bile” çizgisini değiştirtti!

Memleketin siyasi iklimi diyoruz ya, o iklimi yaratan iktidar “Ben ne yaptım” sorusunun cevabını garip gurebanın çığlığında bulamıyorsa, en zenginlerin haline baksın…

Daha birkaç ay önce, yabancılar para getirsin diye vatandaşlığımızı ucuzlatmıştık: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına hak kazanmak için öngörülen sabit sermaye tutarı 2 milyon dolardan 500 bin dolara indirildi. Türkiye’de gayrimenkul sahibi yabancıların vatandaşlığa geçişi için gereken asgari taşınmaz bedeli de 1 milyon dolardan 250 bin dolara çekildi.”

Biz az paralı da olsa yabancıları çekmek için uğraşırken, çok paralı yerlilerimiz yabancı vatandaşlıklar peşine düşmeye başladı!

Geçen gün Sabah, ara sıra böyle can sıkıcı şeyler yazıyorlar; Sabancıların, maaile, Malta vatandaşlığına geçtiğini yazdı. Oraya yatırım yaparak!

Bir onlar mı? 2017’nin gelir vergisi rekortmenleri dahil; kahveciden tekstilciye, ne kadar hali vakti yerinde vatandaşımız varsa başka vatandaşlıklar peşine düşmüş.

Ekonomi tıkırında hikâyesi anlatanlar, işsizlik ve parasızlıktan intihar eden vatandaşları görmüyorsa, ekonomileri en tıkırında olan bu zenginleri görmeli!

Memleketin siyasi ikliminden sorumlu olanlar, biz paralı yabancılara vatandaşlık vermeye çalışırken bizim paralı vatandaşlar neden başka vatandaşlık peşinde diye sormalı!

Bu soruların peşine düşmek gazetecilerin de işi, ama gelin görün ki böylesi iz süren gazeteciler de, onların iz sürebildiği mecralar da birer ikişer susturuluyor.

Memleketin siyasi iklimi, illa da yeni ve önemli bir seçime giderken, az biraz eleştirel olanlara suskunluğu dayatıyor.

Baksanıza, iktidarı içeriden ve dostça eleştiren Karar gazetesi bile kendilerine uygulanan reklam ambargosu ile susturulmaya çalışılmaktan şikâyetçi. Geçen gün, gazetenin bir zamanlar Erdoğan’ın en yakınında olan yazarları, bir umut, Saray’ı ziyaret ederek dertlerine derman aradılar!

Onlar Saray’da derman aradılar ama memlekette ne olursa olsun, isterse dünya yansın yıkılsın, çizgisini hiç değiştirmeyen kanalın belli ki böyle bir şansı yok.

15 Ocak 1992 yılında yayına başlayan ve Türkiye’nin ilk özel televizyonlarından biri olan Flash TV’den söz ediyorum. O gün bugün yaptığı yayıncılıkla, Ekşi Sözlükçülerin “ülke çalkalanıyor ama flash tv’de yine halay var”, “adamlar zerre taviz vermiyorlar yemin ederim”, “prensiplerinden ödün vermeyen kanal” diye tanımladıkları kanal da çizgisini değiştirdi!

Önce TÜRKSAT’a yatırılması gereken parayı yatırmadığı için bir yayın kesintisi yaşadı, para yatırılıp yayına döndüğünde ise çizgisi önemli bir çizik almıştı. O çiziği Flash TV’nin dünkü açıklaması açık etti: “Son günlerde yaşanan gelişmeler nedeniyle Flash TV yönetimi Gerçek Gündem ve Gece Hattı programlarını yayından kaldırmıştır. Kamuoyuna duyurulur.”

Anlaşılan, ekonomik gibi görünen sıkıntının “siyasi iklim”le de ilgilisi varmış ve bütün gün türkü söyleyip halay çeken kanalın günde iki kez, sabah ve gece, haber vermesi iktidarı rahatsız etmiş!

24 Haziran cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası boyunca muhalefetin de sesine yer veren birkaç kanaldan biri olarak dikkat çekmişti Flash TV. Galiba, 31 Mart seçimi öncesi de benzer işler yapıp, halayla türküyle memleketin havasından çıkıp kendi havasını bulmaya çalışan vatandaşların kafasını karıştırması istenmemiş!

En zenginlerin bile neden Malta vatandaşlığı aldığını merak edenler, çizgisini hiç değiştirmeyen kanalı bile çizgi değişikliğine zorlayan siyasal iklime baksın.