Cizre diken üzerinde

ERK ACARER- @eacarer
Maalesef, bölgenin pek çok yerinde olduğu gibi Cizre’de de devleti uzlaşmaya ikna etmenin, halka hendek kapattırmakla eşit zorlukta olduğu görünüyor. Şırnak’ın ilçesini arkamızda bırakırken Silvan’a giden yolda, askeri araçların sevkiyat yaptığı görülüyor.
Güneşin önce battığı yerlerden… Akşamüstü 17: 00 civarı. Kepenkler kapalı. Her yer kapkaranlık, etrafta neredeyse insan yok. Merkezden uzak hiçbir yerde sokak lambası yanmıyor. Henüz akşam olmadan gece yarısı yaşanıyor. Derin sessizliği polis helikopteri bozuyor. Tepeden biber gazı atan helikoptere bir yerlerden izli mermi sıkılıyor.
O cıvıl cıvıl çarşıdan, dolu olan kahvehanelerden, internet kafelerden eser yok.
Sur, Cudi, Yafes ve Nur… Cizre’nin o meşhur mahallelerinde hendeklerin ardından çuvalların üst üste konmasıyla oluşturulan siperler de yükseliyor. İlçe bu haliyle tam olarak bir savaş meydanına benziyor.
Nedir hendek mevzuu?
Bu kadar çatışmadan sonra hendeklerin hâlâ durması, hatta yenilerinin açılması çözümün savaş politikasıyla değil, diyalog yoluyla aranması gerektiğinin en büyük kanıtı.
4 mahallede, hendeklerin ardından çuvalların üst üste konmasıyla oluşturulan siperler ardında gece boyunca nöbet tutuluyor. Yaklaşık iki yıldır kapanmayan hendeklerin anlamı ne? Neden açıldılar? Neden kapatılmıyorlar?
Sadece bu mahallelerde bulunanlar değil tüm Cizreliler üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri anlatıyorlar: “Kobane düştü düşüyor sözleri bölgede bir kırılma yarattı. Kobane eylemleri sırasında devlet bu mahalleleri toptan terörist ilan etti. Hendekler ve siperler; baskı, gözaltı ve operasyon endişesiyle açıldı. Çatışma dönemi geçti. Uzlaşma sağlandı. Mahalle girişleri açılıp, hendekler kapatılırsa ‘operasyon yapılmayacak’ dendi. Fakat bu söz tutulmadı. Bu yüzden hendekler yeniden açıldı.”
Şiddetle, baskıyla değil uzlaşmayla
İlçedeki 9 günlük ablukanın ardından bir şey değişmediği görülüyor. Cizre diken üstünde, insanlar diken üstünde. Kimse mahallelerde ‘gençlik yapılanması’ ya da ‘gençlik’ olarak sözü edilen grupların dolaştığını inkâr etmiyor. Zaten bu açıkça görülüyor. Ne var ki devlet baskıyı arttırdıkça, maalesef taşın molotofa, molotofun ise silaha evrildiği anlaşılıyor.
Cizreliler fikirlerini net şekilde beyan ediyorlar: “Devlet terörist avına çıktığını söylüyor. Ancak ipin ucu kaçtı. Bütün bir halk terörist ilan edilemez. Cizre’deki hendek ve siperleri şiddet yoluyla kaldırmak mümkün değil. Mahallelere tank ya da topla girileceğini düşünmüyoruz. Yeni sivil, asker ve polis ölümlerinden endişe duyuyoruz. Ancak mahallelerin tümünün yıkılması lazım! Ya da havadan harekât yapılacak. Binlerce insan mı öldürülecek. Mahallelerde on binler yaşıyor. Çözüm ancak diyalog ve uzlaşma yoluyla sağlanabilir. Bu iş inatla olmaz!
Can güvenliği yok!
PKK tüm bölgede eylemlerini sürdürüyor. Cizre’de yaşayanların en büyük endişelerinden biri de iki ateş arasında kalmak. Nur, Cudi, Yafes, sur Mahallerine girip çıkmak da büyük sorun oluyor. Önceki gün Nur’un karşısındaki camide namaz kılmak isteyen ve sırf terörist ilan edilen bir mahalleden çıktığı için keskin nişancılar tarafından vurulan ve kolundan yaralanan Hacı Mehmet’in yeğeni şunları dile getiriyor: “Biz Cizreliyiz. Bu mahallelerde evlerimiz var. Bizi her an bir keskin nişancının vurması mümkün. Çocuklarımız oynuyor. Burada hiç kimsenin can güvenliği yok.”
Cizre başa saracak gibi
Otogardaki esnaflardan biri benzer şeyler aktarıyor: “Haftada bir su dağıtılır. Pek çok Cizreli, suyu evinin damında depolar. Ancak çatıya çıkmak artık mümkün olmuyor. Çünkü keskin nişancılar ateş açıyor. Abluka sırasında depoların bir kısmı da susuz kalmamız için vuruldu. Evimize giderken herhangi bir polis aracıyla karşılaştığımızda çok tedirgin oluyoruz. Sırf bu yüzden yolumuzu uzatıyoruz.
Sokağa çıkma yasağı sırasında Cizre’ye 5 bin özel harekâtçının gelmesi, top atışlarının yapılması, sivillerin ve çocukların vurulması…
Yine aynı şeyler yaşanabilir mi? Ne yazık ki mümkün! Şimdilik kimse, iç çatışmanın büyümesi ve yayılması ihtimalini düşünmek bile istemiyor. Ancak gençler de yaşlılar da çok umutlu düşünceler beslemiyor…
“Bu gidiş iyi değil. Bizler sadece huzur ve barış istiyoruz. Ancak böyle giderse, daha kötü şeyler de olacak. Önümüzde Irak ve Suriye örnekleri var.”
Halk göçe zorlanıyor
Cizre’de halk sadece korkuyla değil ekonomik krizle de boğuşuyor. Sokağa çıkma yasağı, endişeyle kapatılan dükkânlar ve halkın evinden bile çıkamaması ekonomiyi de altüst ediyor. Binlerce kişinin pek çok ailenin Cizre’den ayrıldığı anlatılıyor. Bir önceki seçime göre 3 bin kişinin oy kullanmadığı belirtiliyor. Bu bölgede AKP’nin oylarının yükselmesinin de bir cevabı olabilir. Satılık evler neredeyse yarı fiyata düşmüş durumda. Sıkça “İmkânımız olsa bir dakika bile burada durmayız” sözleri artık daha sık duyuluyor. Cizre’de tefeci sayısı da artmış durumda. Borçlarını ödeyemeyen halk çareler arıyor. İlginç bir dipnot olarak ise ilçede marketlerin işlerinin açıldığını ekleyebiliriz. Bunun bir nedeni var. Şırnak’ın ilçesinde her gün kulaktan dolma haberler dolaşıyor. Bunların en çok prim yapanı yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edileceği söylentisi. Bu neredeyse her gün gündeme geliyor. 9 günlük yasakta açlığı gören halk, her söylentide markete koşup torbalarını erzakla dolduruyor. Halkın korkularını suistimal eden ve fiyatları yükselten esnaflar olduğu da anlatılıyor.
Cenazesi buzdolabında tutulan, mayın nedeniyle kolunu bacağını yitiren çocuklar. Hastaneye götürülemedikleri için yaşamını kaybeden yaşlılar, yana yana evlere delikler açılarak hareket ettikleri söylenen ebeler, sağlıkçılar. Cizre yeni travmaları yaşamak istemiyor.
Kaostan bölgeye getirilen değil ama bölgede olan polislerin bile bıktığı söyleniyor. Sırf halkın doktora gitmesine yardımcı olmaya çalıştığı için özel harekâtçılar tarafından hakarete uğrayan memurlar olduğu aktarılanlar arasında.
Devlet ve hendek arasındaki ilişki
Özetle; devlet hendeklerin kaldırılması konusunda ısrar ediyor, halk can güvenliğinin olmadığı gerekçesiyle buna yanaşmıyor. Cizre’de birkaç soru ön plana çıkıyor: “Acaba Silvan’dan sonra, yine burası mı hedef alınacak? Uzlaşmak bu kadar imkânsız, devletin halkını sevmesi bu kadar zor mu?
Maalesef, bölgenin pek çok yerinde olduğu gibi Cizre’de de devleti uzlaşmaya ikna etmenin, halka hendek kapattırmakla eşit zorlukta olduğu görünüyor.
Kulaklarımızda sesler: “Burası da Türkiye, çok uzak değil yani!”
Cizre, tatsız bir film seti gibi arkada kalıyor. Silvan’a giden yolda, askeri araçların sevkiyat yaptığı görülüyor.