Türkiye Kupası uzun bir süreden bu yana tat vermeyen bir organizasyon. UEFA Ligi’nden apartma grup sistemi, turnuva havasını ortadan kaldırıyor. Güçlü takımların yedeklerle mücadele ettiği, daha düşük bütçeli takımların ise olsa olsa naklen yayın ve tribün gelirleri için tahammül ettiği bir kupadan söz ediyoruz.

Fakat bu yıl kupanın hoş bir sürprizi var: Cizrespor.

Hoş bir sürpriz diyorum çünkü Cizrespor Bölgesel Amatör Ligi’nden kupada gruplara kalma başarısı gösteren ilk kulüp.
Üstelik onları gruplara taşıyan hiç de öyle kura şansı filan değil.

Önce 2. Lig Beyaz Grup’da mücadele eden Aydınspor 1923’ü 3-1, ardından 2. Lig’de olmasına karşın ismiyle bile Cizre gibi bir kulübü ürkütebilecek Göztepe’yi 2-0 mağlup ettiler.

Ardından grup maçlarının ilkinde Gençlerbirliği’ne zorlu bir maçta yenildiler. Hemen akabinde PTT 1. Lig ekibi Giresunspor’u 2-1’le geçerek puan almayı başardılar.

Cizrespor 1972 yılında kurulmuş. Yani geçmişi epey eski. Şimdi genç bir başkanları var ve 3. Lig’e yükselmeyi kafaya koymuş durumdalar. Takımın Afrika kökenli iki yabancı oyuncusu var. Moussa Traore ve Dijehoua. Özellikle Dijehoua ilçede bir efsane. Daha önce Antalyaspor’da da forma giyen,Yunan ikinci liginden transfer edilen oyuncuyu Cizre’de kafelerin birinde okey oynarken görmek işten bile değil. Artık bir Cizreli gibi yaşıyor ve Cizreliler ona büyük hayranlık besliyor.

Kısacası Cizre epey sempatik bir kulüp.

Buna karşın Şırnak’a bağlı bir ilçe olmanın (Cizreliler Şırnak’ın kendisinden daha büyük Cizre’ye bağlı olduğunu iddia ederlermiş) ceremesini hemen her maçta çekiyorlar.

Seyircisiz Gençlerbirliği maçına bile polisin biber gazıyla müdahale ettiğini söyleyeyim, gerisini siz düşünün.

Tribünlerde İstiklal Marşı ıslıklanıyor, saha kapatma cezası.

Terör örgütü lehine slogan atıldığı öne sürülüyor, para cezası.

Kobane’ye destek sloganları örgüt propagandasına dönüştü iddiası. Hooop başka bir ceza...

Belli ki çözüm süreci bizim PFDK’ye henüz uğramamış.

Sosyal medyada da büyük bir nefret var Cizrespor’a karşı. Tabii genellememek lazım ama Facebook ve Twitter’da öyle mesajlar var ki, insan insan olmaktan utanıyor. Bu ülkede bir gün barış olacağına dair inancı sarsılıyor.

Oysa Cizrespor’un Türkiye Kupası’nda iddialı bir konum elde etmesiyle basına yansımaya başlayan haberlerin bir kısmının gerçeklerle ilgisi yok.

Nereden mi biliyorum?

Tanıl Bora sağ olsun, üniversite yıllarında onun sayesinde yollarını aşındırdığım Gençlerbirliği tribününden arkadaşım Bülent Atlas’ın Klasspor internet sitesindeki Cizre deplasmanı izlenim yazısından.

Bülent gördüklerini objektif bir biçimde aktarmak istediğini özellikle belirterek şöyle yazıyor:

“...(maç sonunda) İki ekibin oyuncuları ve hakem, Cizrespor ve Gençlerbirliği yöneticilerinin alkışları arasında soyunma odasına gitti. Basın toplantıları esnasında stat çevresinde taraftarlar birikmeye başlamış. Aslına bakarsanız bu da çok garip bir durum değil. 19 Mayıs Stadı’nda hangi maça gelirseniz gelin maç sonrası taraftarlar futbolculara ulaşmak için takım otobüslerinin yanına yaklaşmaya çalışır. Ancak burada hem bölgenin hem de maçın hassasiyetinden dolayı polis buna izin vermemiş, biber gazı ile kalabalığı dağıtmış. Polisin söylediğine göre maytaplar atıldığı için gaz kullanılmış, Cizresporlulara göre polis kalabalığı dağıtmak için hemen biber gazı sıkmış.

...Hızlı bir şekilde havaalanına intikal ettikten sonra oyuncular yemeğe gitti, biz de haberleri geçmeye başladık. O zaman gördük ki, servis edilen haberlere göre çok büyük olaylar olmuş. Neredeyse biz canımızı ucuz kurtarmışız. Yaşananlar ile yazılanların aynı olmadığını bir kez daha görmüş olduk.”

Bülent’in yazısında burada yer veremediğim birçok ayrıntı var. Ama ortaya çıkan tablonun bütününe bakınca anlıyoruz ki, Cizrespor maçlarında yaşananlar aslında İstanbul’da veya Batı’da herhangi bir kulübün maçında yaşananlardan hiç de farklı değil. Sadece Cizre’ye bakan gözlerin önyargıları farklı.

Eski bir tarihte sosyoloji hocam sormuştu: Çocuklar sizce Armutlu’da mı daha çok suç vardır, Etiler’de mi?

Sınıfın geneli Armutlu demişti.

Hoca düzeltti: Hayır, Etiler’de. Fakat Etiler’deki daha organize ve büyük suç olduğu, oraya bakan gözlerin dikkatlerini oraya odaklamak işine gelmediği için Armutlu’dan suç üretmek her zaman daha kolay olmuştur.

Cizrespor’un başına gelenleri okuyunca bu dersi anımsadım.

Cizrespor’u spora siyaset karıştırmakla eleştirenler aslında siyasetin ağababasını yapıyorlar. Çirkin siyasetlerini bir de ‘apolitik’ bir sosa bulayıp servis ediyorlar.

Fakat biz bunu yiyor muyuz? Tabii ki hayır.

NOT: Kürt diyarı ile futbolun ilişkisine daha yakından bakmak isteyenler Ragıp Duran’ın İletişim’den çıkan Futbol ve Kültürü derlemesindeki ‘Futbolukürdi’ yazısına mutlaka göz atmalı.