ÇKP’nin ve Çin’in başarısının sırrı…
Hocaların hocası Korkut Boratav: Çin hızlı gelişmesi ve siyasal gücü sayesinde sistemin hegemonyasının Amerika’ya teslim edilmeyeceğini ortaya koydu.
HABER MERKEZİ
1 Temmuz 1921’de kurulan Çin Komünist Partisi, (ÇKP) bu yıl 100. yıl dönümünü kutluyor. 1949 yılında ÇKP önderliğinde kurulan Çin Halk Cumhuriyeti, günümüzde dünyanın süper güçleri arasında yer alırken 91 milyonluk üyesi ile ÇKP de dünyanın en büyük siyasi partisi olma unvanına sahip.
Peki, ÇKP’nin ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin başarısının sırrı ne?
Türkiye’nin önde gelen aydınlarından “Hocaların Hocası” olarak bilinen İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, 100. yılında ÇKP’yi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin bugünkü ekonomik ve siyasi gücünü Çin Uluslararası Radyosu’na (CRI) değerlendirdi.
ÇİN BUGÜN DÜNYANIN EN BÜYÜK EKONOMİSİ
20. yüzyıl büyük devrimler çağı… Bolşevik Devrimi, 2. Dünya Savaşı sonrası Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinin sosyalist devrimleri var. 20. yüzyılın büyük devrimlerine baktığımızda Çin Devrimi’nin ve ÇKP’nin önemi nedir?
Çin devriminin büyük önemi, 20’nci yüzyıl sosyalist devrimlerinin mirasını bu yüzyıla taşıyan, az sayıda ülkeden biri ve en başarılısı olmasından kaynaklanıyor.
1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra üst üste sosyalist yönetimlerin yıkılmasına tanıklık ettik. Çin ise son 30 yılda büyük gelişme kaydederek bugün dünyanın süper güçlerinden biri olmayı başardı. Sizce ÇKP bunu nasıl başardı?
“Sovyetler Birliği niçin çöktü? Benzer bir kadere sürüklenmemek için ne yapmalıyız?” Bu soruyu yakın geçmişte ÇKP içinde açıkça tartışmaya açan lider, Genel Sekreterlik görevini üstlendikten sonra Xi Jinping oldu. Bildiğim kadarıyla yanıt, Sovyet Komünist Partisi’nin bünyesindeki yozlaşma eğilimlerinin, yolsuzlukların yaygınlaşmasında bulundu. Xi Jinping yönetimi, ÇKP içinde çok kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele kampanyası başlattı. Zamanla bu kampanya devlet aygıtının merkezi ve yerel yönetimlerine de taşındı. Buna ek olarak (“ayrık otları” ayıklandıktan sonra) ÇKP’nin Çin toplumundaki öncü rolü ısrarla vurgulandı; korundu; güçlendirildi. Emperyalist sistemden ithal edilen liberal ideolojinin sızmasını, yaygınlaşmasını frenleyen karşı etkili yöntemler hayata geçirildi. Bu “savunmacı önlemler”in başarılı olması için Çin ekonomisinin gelişme temposunun, yoksulluğu hızla azaltacak tempoda sürdürülmesi gerekiyordu. Deng Xiaoping’in mirası olan dış dünyaya ve piyasa ekonomisine açılma politikaları, esneklikle, ancak devlet işletmeciliği ve toprakta ortaklaşa mülkiyet ilişkileri (Rusya ve Doğu Avrupa örneklerinin aksine) tasfiye edilmeden sürdürüldü. Çin, bugün, (“alım gücü paritesi” ölçümüne göre) dünyanın en büyük ekonomisidir.
Günümüz dünyasında Çin’in Atlantik güçlerine karşı yeni bir süper güç olarak ortaya çıkmasının önemi nedir?
Çin hızlı gelişmesi, ekonomik ve siyasal gücü sayesinde dünya sisteminin hegemonyasının Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) teslim edilmeyeceğini ortaya koydu. Xi Jinping, yönetime geldikten sonra, Çin’in hegemonya aramayan; ortaklaşa belirlenen uluslararası kurallara uyan bir süper güç olacağını açıkça belirtti; vurguladı. ABD ise emperyalist sistemin hegomonyasını sürdürmekte ısrarcıdır; ama bu iddiayı hayata geçirecek ekonomik güçten, dinamizmden yoksundur.
ABD, önce Trump, şimdi de Biden tarafından açıkça ÇKP’nin temsil ettiği dünya görüşüne karşı ideolojik kampanya başlattı. Biden, Çin’in yükselmesini frenlemek, mümkünse önlemek önceliğini açıkça ifade etmiştir. Geçen yüzyılın soğuk harp ortamı hortlamaktadır. ÇKP, bugün, bu “meydan okuma” söylemini, kendi değerlerini açıkça savunarak karşılayacak öz güvene sahip olduğunu göstermektedir.
Çin 1,4 milyarlık nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesi. ÇKP de yaklaşık 90 milyon üyesi ile dünyanın en büyük partisi. Ve yine yaklaşık 70 yıldır iktidarda. Bu yanı ile değerlendirdiğinizde ÇKP’nin halkı ile kurduğu ilişkiyi nasıl tarif edebilirsiniz?
Sosyalist devrim, Çin toplumuna burjuva rejimlerinden farklı, “doğrudan demokrasi” ögeleri içeren (ÇKP tarafından “halk demokrasisi” olarak ifade edilen) bir yönetim biçimi armağan etmiştir. Ne var ki, ekonomik yapının önemli bölümleri kapitalist ilişkiler içindedir; bu ilişkilerden türeyen değerler, sızmalar, ister istemez ÇKP’yi de etkilemiş; devrimin demokratik kazanımlarını aşındırmış; bürokratikleşmeyi, yolsuzlukları beslemiştir.
ÇKP tarihinde çok önemli yeri olan “özeleştiri ve bozulmaları düzeltme” geleneğinin canlanabileceği de geçmiş ve bugünkü uygulamalarda ortaya çıkmıştır. “Açılma ve reform” dönüşümünün öncüsü olan Deng Xiaoping, Sovyet sisteminin çözülmeye başladığı 1989’da, ÇKP’nin öncü rolünü tehdit eden çalkantının bastırılmasında da belirleyici olmuş; bu kritik tarihte Çin Hak Cumhuriyeti’nin SSCB’nin akıbetine sürüklenmesini önlemiştir. Xi Jinping, bu kararlılığı, yeni koşullarda canlandırmıştır.
Bu tarihsel miras ve birikim, ÇKP’nin, programı, geleceğe ilişkin hedefleri ve çarpıcı ekonomik başarılara yol açan uygulamalarıyla Çin halkının büyük çoğunluğu tarafından benimsenmiştir; sahiplenilmiştir. Bu olgu, Çin-karşıtı Batılı uzmanlar tarafından dahi kabul edilmektedir.