Ülkemizde baskılara maruz kalan, ayrımcılığa uğrayan, sansürlenen, hakları gasp edilen sanatçıları düşününce, onlara destek olabilmek adına bu gidişe dur diyebilecek, sanatsal üretime saygı duyan, takip eden, yorumlayan, karalamadan eleştiren, düşünce ve duygu dünyasını bir adım daha ileri taşıma gayreti gösteren bireylerin mücadelesinin artması gerektiğine inanıyorum. Sanat üretimi yapmasa da hayatı sanat eserlerinin esinleri üzerinden takip edenlerin gerçek sanatı ve sanatçıyı, yapmacık, popülist ve fırsatçı olanlarından ayırma ayrıcalığını yakalayacaklarını düşünüyorum. Yaratıcı, yaratıcı olanı kapsayıcı, estetik bakışı gelişmiş çocuklar yetiştirmek için resimli çocuk kitaplarının zengin içeriklerinden faydalanabiliriz. Bugün, sanat kavramı üzerine düşünme olanağı sağlayan resimli kitaplardan birkaç örnek vermek istiyorum.

Herkesin Tarzı Başka İşte Sanat Burada, çocukların sanatı keşfetme serüvenine katkı sunmak amacıyla yalın bir dille kaleme alınmış. Kitabın ilk sayfasında fizyolojik, etnik, kültürel kimliklerimizin çeşitliliğini yansıtan bir görselle karşılaşıyoruz. Yan yana dizilmiş çocuklar okura gülümseyen gözlerle bakıyorlar. Anne ve babalarının birer sanatçı olduğunu öğreniyoruz. Bir çocuğun ressam babasının soyut resimlerini ve annesinin çizgiler aracılığıyla doğayı, duyguları kâğıt üzerine aktarışını görüyoruz. Bunların çocuk üzerindeki etkisini izliyoruz. Heykeltıraş bir babanın sanatını ortaya koyarken kullandığı malzeme çeşitliliğine bakıp gülümsüyor, çocuğunun iki kova, bir top, sürahi ya da plastik botla neler yapabildiğine tanık oluyoruz. Yazar kitapta başkasının göremediğini gören ya da henüz fotoğraflanmamış olanı fotoğraflamak isteyenlerin alternatif bakışını da yer veriyor. Bilmece gibi fotoğraflar çeken çocuğun saf sanat olarak adlandırdığı şeyi de gösteriyor. Ayrıca okurlarını enstalasyon ve performans sanatlarıyla tanıştırıyor. Sanatı yorumlamanın da ayrı bir meslek ve uzmanlık alanı olabileceğini dile getiren kitap okurlarına son sayfalara yerleştirilmiş farklı görsellerle ilgili açık uçlu sorular yöneltiyor. Çocuğunuzla sanat üzerine konuşabileceğiniz, fikir ve duygu alışverişinde bulunabileceğiniz esnek bir zemin yaratıyor.

Herkesin Tarzı Başka İşte Sanat Burada, Arden Yayınları, Yazan ve Resimleyen: Kertu Sillaste, Çeviren: Öykü YalçınkayaHerkesin Tarzı Başka İşte Sanat Burada, Arden Yayınları, Yazan ve Resimleyen: Kertu Sillaste, Çeviren: Öykü Yalçınkaya

Hana Hashimoto, Altıncı Keman, müziğin ve özgünlüğün hikâyesi. Suki’nin Kimonosu adlı kitabıyla tanınan yazarın esin kaynağı biri kemancı diğeri ‘ateş böceği büyücüsü’ olan büyükbabaları. Yazar çocukluğunda aldığı müzik derslerini halen sürdürmüş olduğunu ve kendisinden istenen parçaları çalabildiğini hayal ediyor ve eseri yaratma gücünü buradan aldığını okurdan saklamıyor. Kararlı, istekli, coşkulu bir çocuk tavrı! Çizerin babası da bir sanatçı. Büyüdüğü evde etrafın tablolarla dolu olduğunu, kendisini sanat yoluyla ifade edebilme alışkanlığını bu sayede kazandığını söylüyor. Öykünün kahramanı olan Hana adlı küçük kız yetenek yarışmasına başvurusunun kabul edildiği açıkladığında kardeşleri onu acemi bularak gülüşüyorlar. Hatta sözleri heves kırıcı oluyor. Ancak çocuğun içindeki gücü harekete geçiren önemli biri var. Geçmişte sahnede izlediği profesyonel kemancı dedesi. Bir çocuğun zihninden geçenleri gerçek, hayal, özlem ve izlem harmanı bir akışta okuyor, gece ortaya çıkan ateşböceklerinin büyükbabası ile bağlantısının ne olduğunu öğreniyoruz. Bir çocuğun duygularını sağaltma biçimini görüyoruz. Şemsiyenin üzerine düşen yağmur damlalarının sesini taklit eden kim? Kızın duyumsadığı melodi kimin bestesi? İstemenin bir adım ilerisine geçerek, hayali gerçeğe dönüştürmek için gerekli olan asıl tutumun sarsılmaz izlerini okuyoruz. Yarışma günü kuliste sırasını bekleyen Hana’nın duygularına ortak olmak, o anların görselliğinde içinizdeki küçük çocuğun yarım kalmış isteklerine ya da korkularına göz atmak ister misiniz? Döşeme tahtasının çatlağından içeri düşüp kaybolmak isteyen belki de yalnızca Hana değildir? Hikâyenin sonunda küçük okurlar seslerin, sevginin, bağ kurmanın gücünü oturup düşünebilsinler diye koltuklar birden boşalacak, salon ıssızlığa bürünecek. Kemanın tellerindeki titreşim başkalarının duymak istediği titreşim mi değil mi bir önemi yok! Kısacık bir melodi bile sahneyi, zihni, odayı ve geceyi aşıp ayın ötesine geçmeyi hak edecek.

Hana Hashimoto, Altıncı Keman Bir Kitap Yolla (MEAV), Yazan: Chieri Uegaki, Resimleyen: Qin Leng, Çeviren: Dila Altındiş BalcıHana Hashimoto, Altıncı Keman Bir Kitap Yolla (MEAV), Yazan: Chieri Uegaki, Resimleyen: Qin Leng, Çeviren: Dila Altındiş Balcı

Paris’te adlı kitabın özgün metni geleneksel bir Fransız çocuk tekerlemesinden alınmış. Kitap içinde yer alan notta, şair Paul Éluard’ın bir eserinde aynı tekerlemeyi “Dans Paris” adıyla kullandığı yazıyor. Konu sanat olduğunda farklı disiplinlerin kolayca ve ahenkle kol kola girebildiğini görüyoruz. Kitapta Paris’teki bir sokağa, sokaktaki herhangi bir eve uğruyor, evdeki ayrıntılarda geziniyoruz. Her sayfa resim sanatının farklı tekniklerinden izler taşıyor. Kitabın genelinde tutarlı bir görsel bütünlük var. Küçük bir odada, kafesin içindeki yumurtanın kırılması ile sanatın protest yönü açığa çıkıyor. Dilin gücünü, canlılığın gücünü, yeni doğan fikrin, umudun ve kanat çırpma isteğinin gücünü okuyoruz. Kafes, kilim, masa, oda ve merdivenler derken savrulan nesnelerin arasından geçip başladığımız yere dönüyoruz; sokağa ve şehre… Ancak hiçbir şey eskisi gibi değil! Bir şehri, mevcut düzeni; ister Paris olsun adı, ister Rio, İstanbul ya da Mumbai; devirirse kim devirir? Sorunun cevabı çoğu zaman dil ve düşünce emekçilerindedir. Büyük resmi herkesten önce hayal edebilenler, önce ayrıntıları idrak edenlerdir.

Paris’te, NESİN YAYINEVİ, Resimleyen: Caroline Mc Avoy, Çeviren : Ali Nesin, Editör: Turgay FişekçiParis’te, NESİN YAYINEVİ, Resimleyen: Caroline Mc Avoy, Çeviren : Ali Nesin, Editör: Turgay Fişekçi

Son olarak, Elif Öner ve Evrim Kavcar’ın 2019 yılından itibaren ortak yürüttükleri, sesin öznel, sosyal ve kültürel katmanlarının izini sürdükleri ve ‘Espas Sanat Kuram Yayınları’ tarafından basılan Hassas Sesler Sözlüğü adlı çok formlu, katılımcı sanat çalışmasından bahsetmek istiyorum. Gündelik yaşamda aşina olduğumuz ‘ara’ seslerin izini süren yazarlar farklı disiplinlerden konuklarla yüz yüze ve çevrimiçi gerçekleştirdikleri yirmi söyleşiyi derlemişler ve çoksesli farklı bir sanat üretimi ortaya çıkmış. Kitabın tasarımı da içeriği kadar hassas. Her şeyin büyük ve şatafatlı bir biçimde göze sokulmaya çalışıldığı dünyada, yazılar zarif, değinilen konular ve seçilen başlıklar naif. Bölümler arasına “adres ararken ne yöne ilerleyeceğini bilemediğin bir noktada tereddütle atılan adım sesi” gibi yaşamın hakiki; kimine göre uysal kimine göre hırçın, kaba, övünçlü ya da utandıran seslerinden örnekler yerleştirilmiş. Sesi dil aracılığıyla duyumsatabilmek de güzel. Kitapta ‘Vesvesenin Sesi’ başlığı altında yer alan sinirbilimci, Uzm. Dr. Kerem Dündar’ın sözlerini özetleyerek paylaşıyorum; “Beynin %70’i görsel işitiyor. İnsan bir şeyi görüyorsa sesi onun üzerine yapıştırıp geçiyor. Görüntüye odaklanıp sesi ihmal ediyor. Görmek, duymanın tüm alâmetifarikasından bizi mahrum bırakıyor. Bizim ana iletişim kanalımız konuşmaktır, duymaktır. İnsanın iç yolculuğunun rehberi kendi kendine konuştuklarıdır, gösterdikleri değil.” Bu sözler üzerine biraz düşünelim isterim. Çocuklarımızın kendi iç seslerini ve sanatın hassas sesini duyabilmelerini dileyelim. Resimli bir kitabı çocuğumuza sesli okuduğunuzda duyularının dengelendiğini, keyif, dikkat ve idrakin üst noktaya taşındığını rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.

cocugun-ic-sesi-sanatin-hassas-sesi-1026622-1.

Dünya, doğan her bebekle yeni bir sanatçıya kavuşuyor. Bu saf ve yaratıcı ruhlar ‘ifade ortamı’ adı verilen ve hayat boyu yoluna çeşitli tuzaklar döşenen bağımsız topraklara ulaşmaya çalışıyorlar. Oraya ulaşabilenlerin sanatı, yaşama ayrı bir tat katıyor. Sanatla, resimli kitaplarla dolu günleriniz olsun. Çocuklara özgü ilhamla ve iyilikle kalın…