Koray Avcı Çakman, yazdığı öykülerle insanın içine bakmasının yolunu açıyor. Bu yolculukta uzaylılara, Küçük Prens’e, ilginç gezegenlere hatta kendinize rastlamak mümkün.

Çocuğun kalbinde yitmek

AYŞE YAZAR

Apollinaire “Anılar av borularıdır/Sesi rüzgârla yitip giden” diyor. Biz rüzgârın peşinden gidelim, bazen bir koku bazen de bir ses ile bizi masalsı bir esrikliğin içine çeken anıların avı olmak hazzından kim mahrum kalmak ister ki? Hayatla bağ kuran, hayatın akışına kapılan anıları saklandıkları kovuklardan çıkaran 12 hikâyenin yer aldığı Ay Tavşanı Dedem ve Ben; Koray Avcı Çakman’ın kaleminden, Çağla Yiğit’in desenleri ile Can Çocuk Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Çocuklar için yazılan kitapların sayısına baktığımızda, öyküler romanlara göre daha az tercih ediliyor. Gün içinde doğan kısa zaman parçalarını değerlendirmede öykü kitaplarını okura fırsat yaratması açısından kıymetli buluyorum çünkü okumaya ayrılan zaman hususunda cömert olmayan, sabırsız bir nesille baş başayız.


İnsan, ömrünce pek çok kez yitirir kendini. Bunların en kıymetlisi-nadiren yakalanabilse de- bir çocuğun kalbinde yitmektir. İşte o zaman sesiniz şavkır durur mazi cennetinde. Bir gün masal uykusuna yattığınızda geride bıraktığınız anıların tınısı eksilmeden sürer zihinlerde. Unutkanlık hastalığı yeni oyunlara ilham olur. Ağzından bal damlayan dedenizin bal torunu değil; Büyükanne Uyuyor öyküsünde olduğu gibi kâh falancanın oğlu, kâh Keloğlan, kâh Ay Tavşanı oluverirsiniz. Karakterlerine türlü donlar biçen Koray Avcı Çakman, öykü mülkünün topraklarında şiirli tarih anlatıcısı; karmaşık etimolojik çözümlemeleri, okurun algı düzeyine nakleden niyet falcısı suretlerinde tebdil geziyor. Şimdi belki de sizin sokağınızdan geçiyor, dinleyin:

“Oooyyy oyyy
Bak yine havlamaya başladı amaaan…
Yerimde duramam duramam
Hav hav hav… Nedir dertleri?
Hiç mi bitmez şikayetleri?”

Öyküleri okurken şu anekdot geldi hatırıma: “Bir gün tanrılar bir araya gelmişler ve mutluluğu nereye saklasalar da insanlar ona erişemese diye tartışmaya tutuşmuşlar. İçlerinden biri, dağların tepesine saklayalım; onu orada bulamazlar, demiş. Kimi aya, kimi güneşe, kimi denizlerin dibine derken insanoğlunun arama bulma merakıyla buralara ulaşıp mutluluğu bulabileceğini söylemişler. Sonunda içlerinden bir tanrı, gelin mutluluğu insanın içine saklayalım. Oraya bakmayı akıl edemezler demiş.” Koray Avcı Çakman, yazdığı öykülerle insanın içine bakmasının yolunu açıyor. Bu yolculukta uzaylılara, Küçük Prens’e, ilginç gezegenlere hatta kendinize rastlamak mümkün.

Çağdaş Amerikan edebiyatının ödüllü ismi Shelley Pearsall, kendi öğretmenlik deneyimleri hakkında şöyle diyor: “Birlikte sesli okuma yaparken özellikle beğendiğiniz, iyi yazılmış bölümlere öğrencilerinizin dikkatini çekin. Güzel ve ilham verici sahnelerin keyfini birlikte çıkarın. Eğlenceli bölümlerde birlikte gülün. Ben okuma eyleminin tek başına yapılan değil, ‘paylaşılan’ bir topluluk etkinliği olması gerektiğine inanıyorum.” Kayıp Çorap Gezegeni öyküsünde öğretmenleriyle birlikte öykü yazan çocukların “Harikasınız çocuklar! Aferin size!” diyerek bizi yüreklendiriyordu. En güzeli de bizimle birlikte attığı kahkahalardı.” sözleriyle örtüşmesi sadece öğretmenler değil ebeveynlerin de dikkatinden kaçmamalı. İş yaparken birlikte olmak verimi artırıyorsa eğlenirken birlikte olmak da neşeyi artırır.

Fransız dikişi titizliğiyle kendisini saklayan yazar, deyimlerin kullanımından geleneksel Türk tiyatrosu ögelerine, mitolojiden halk edebiyatımızın zenginliklerine dair pek çok ögeyi dil ve anlatımını çeşitlendirecek şekilde öykülerine ustalıkla yerleştirmiş.

Yaşam acısıyla tatlısıyla bir bütündür. Pi Günü öyküsünde tüm ailenin birlikteliğine tanıklık ederken aile bireyleri, kimseyi ayırmadan-aralarından ayrılanların hatıralarının rüzgârını katık ederek- ortak bir mevzuda eğlenmeyi başarıyor.

Bir çocuğa bırakılacak en büyük miras, onun hüzünlü ya da sevinçli anlarında sımsıkı sarılacağı anılardır. Zihninizden, kalbinizden anılarınız eksik olmasın.