Tüm itirazlara rağmen Meclis gündemine gelmesi beklenen ‘çocuk istismarı faillerine evlilikle af düzenlemesine karşı kurulan TCK 103 Platformu düzenlediği basın açıklamasında “Af yasası tamamen gündemden kalkana kadar nöbette olacağız” dedi. Açıklamanın ardından platformun YouTube kanalı kapatıldı.

Çocuk istismarcılarına af yasası ortadan kalkana kadar nöbetteyiz

SEDA BALMUMCU

Kamuoyu tepkisi nedeniyle geri çekilen, çocuk istismarında bulunan faillere af getirecek tasarının bir kez daha TBMM’ye gelmesi gündemde. TCK 103 Çocuk Cinsel İstismarına Karşı Kadın Platformu, af düzenlemesine karşı açıklama yaptı. 279 kadın örgütünün imzacısı olduğu platform, düzenlemeye izin vermeyeceklerini bildirdi. YouTube üzerinden canlı yayınlanan basın toplantısının ardından TCK 103 Çocuk Cinsel İstismarına Karşı Kadın Platformu'nun YouTube kanalı henüz bilinmeyen bir nedenle kapatıldı

cocuk-istismarcilarina-af-yasasi-ortadan-kalkana-kadar-nobetteyiz-754710-1.

Açılış konuşmasını yapan Tülin Eraslan, TCK 103 Çocuk Cinsel İstismarı Affına Karşı Kadın Platformu’nun son anda oluşan bir tepki platformu olmadığını belirterek, “Platform, İstanbul sözleşmesinin kaldırılmak istenmesine ve çocuk istismarı affına karşı yaşanan bu gelişmeleri kaygıyla takip eden 276 kadın örgütü ve 92 destekçiyle bu sadece kadınların sorunu değildir diyen bir platform” ifadelerini kullandı.

Eraslan, “Platform olarak bu yasa tasarısının ertelenmesini değil, bir daha karşımıza çıkmaması şartıyla kesinlikle vazgeçin diyoruz” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.

2016'DAN BERİ GÜNDEMDE

Eraslan’ın ardından konuşan Avukat Hülya Gülbahar, “Yıllardır kadın hareketi olarak alarm halinde yaşıyoruz. Çünkü her gün kazanılmış bir hakkın tehdit edildiği bir ortamda yaşamak kadınlar için çok zor. Bu tehditler yeri geliyor otobüste birlikte yolculuk ettiğimiz birinden geliyor yeri geliyor en üst düzey siyasetçilerden geliyor” diyerek sözlerine başladı.

“Özellikle kadın erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik devlet politikalarının terk edildiği günden beri belki de 200 yıllık kazanılmış haklar tehdit altında” diyen Gülbahar, Bu tehditlerden birinin de çocuk cinsel istismarcılarına af getirilmesi girişimi olduğunu belirterek, “Türkiye kamuoyu yakından biliyor ki 2016 Kasım ayında bir gece yarısı operasyonuyla 5-6 milletvekilinin apar topar hazırladığı teklifle, Meclis’te muhalefetin en az olduğu saatlerde iktidar partisinin çoğunluk sağlayacağı koşullarda yasalaştırmak istenmişti. Buna karşı sadece kadın örgütleri değil tüm Türkiye kamuoyu çocukların geleceğini ilgilendiren bu girişime karşı çıkmıştı ve sembolik olarak geri çekildi” ifadelerini kullandı.

cocuk-istismarcilarina-af-yasasi-ortadan-kalkana-kadar-nobetteyiz-754711-1.

Tarasının 2016’dan beri asla gündemden düşürülmediğini söyleyen Gülbahar, en son nisan ayında Meclis’te infaz yasası görüşülürken vekillerin, ceplerinde yeni bir taslakla girişimlerde bulunup istismarcılara af çıkarılmak için uğraştığını ifade ederek taslakta yer alan maddeleri hatırlattı:

Olay tarihinde başka bir kadınla evli değiller ise,

▪ Çocuk 14 yaşına basmış ise (yani 13 yaşında ise),

▪ Çocuk ile tecavüz faili arasında en fazla 15 yaş fark varsa,

▪ Çocuk şikâyetten vazgeçmiş ve

▪ Yasanın çıktığı tarihten önce resmi nikah yapılmış ise, çocuk istismarcısı derhal serbest bırakılacak ve bu evlilik beş yıl sürdüğü takdirde hiçbir şekilde cezalandırılmayacaktır.

KAZANILMIŞ HAKLAR HEDEFTE!

Bu teklifin aynı zamanda çocuk cinsel istismarına yardım eden, gizleyen, bu istismara karışan herkesin yargılanma sürecinin düşmesinin önünü açacak korkunç bir teklif olduğunun altını çizen Gülbahar, Nisan 2020’de bu teklif kadın örgütlerinin tepkisiyle geri çekildiğini hatırlatarak “AKP’li Özlem Zengin gibi üst düzey siyasetçiler bu teklifin tekrar gündeme geleceğini duyurdu. Biz bu teklifi durdurmaya ve tamamen toplum gündeminden çıkarmaya yönelik bir mücadele içindeyken geçenlerde AKP’li üst düzey yöneticilerden Numan Kurtulmuş yeni bir saldırı cephesi açtı ve kadınları ve kız çocuklarını şiddetten koruyacak, dünyanın en önemli mekanizmalarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek gündeme getirildi. Tüm siyasetçilere ve özellikle iktidar partisine her iki girişimden de vazgeçin talebimizi iletiyoruz. Çünkü kulislere yansıtılan bilgilere göre, Meclis kapanana kadar çocuk cinsel istismarının affına ilişkin bir yasa gündeme gelmeyecek. Bu af, Meclis’in yeni döneminde tartışılacak deniliyor” ifadelerini kullandı.

“Bir son dakika kararıyla gece yarısı af tasarısı Meclis’te çıkarılmasın diye 2016 yılından beri nöbetçiyiz. 15 Temmuz’a kadar bu af teklifi getirilmesin diye nöbetimiz devam edecek” diyen Gülbahar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz af teklifinin geri çekilmesini istemiyoruz, tamamen toplum gündeminde çıkarılmasını istiyoruz. Bu af girişimi sadece ve sadece 264 ‘mağdur’ aile ile ilgili bir durum değil. 264 ‘mağdur’ ailenin bir bölümü Covid-19 bahanesiyle serbest bırakılmış bile olabilir. Mesele, evlilik yaşını 9 gibi 12 gibi yaşlara indirip Medeni Kanun’u devre dışı bırakmak. Sadece 264 kişilik bir aftan değil, paralel ikinci bir hukuku devreye sokmalarından, milyonlarca kız çocuğunun geleceğinden bahsediyoruz. AYM, “kanunun çıktığı tarihten önceki evlilikleri kapsar” cümlesindeki 'tarih'i çıkardığı anda geçmiş ve gelecekteki bütün cinsel istismar davaları için cezasızlık anlamına gelecek ve TCK tamamen devreden çıkmış olacak. AYM bu karar verirse yalnızca kız çocuklarının değil her yaştan kadına yönelik cinsel saldırı davaları düşecek. Muhalefet partilerinin bu konuda kadın örgütleriyle birlikte ciddi bir şekilde hareket etmesi gerekiyor.”

ÜLKENİN YÜZDE 99’U ÇOCUK YAŞTA EVLİLİĞE KARŞI

Türkiye’de insanların yüzde 99’unun 18 yaşından önce evliliğe karşı olduğunu, Numan Kurtulmuş’un ve diğer AKP’lilerin İstanbul Sözleşmesi konusunda, 6284 sayısı yasanın budanması konusunda, çocuk istismarcılarına af getirilmesi konusundaki gerekçeleri hep ‘Halk böyle istiyor’ söylemleriyle ifade ettiğini belirten Gülbahar, araştırmaların Türkiye’nin yüzde 99’unun buna karşı olduğunu gösterdiğinin altını çizerek, “Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 99’a marjinal, yüzde 1’e halk denilen siyaset anlayışı olamaz” dedi.

Gülbahar sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bu düzenlemeleri ortadan kaldırmak; şiddetçi erkeklere fırsat vermek demek. Şiddete maruz kalan kadınları tehdit etmek, ‘hiçbir yasal hakkınız yok’ demek. Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü bir ülkede, cinsel istismarcılara affı tartışmak, İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını çekmesini tartışmak, kadınları ve kız çocuklarını erkeklerin şiddetiyle yapayalnız bırakmak anlamına gelecektir. O yüzden bu girişimlerin ertelenmesini değil, vazgeçildiğinin ilan edilmesini, İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ün gerekli sığınaklar, kriz merkezleri ve alo şiddet hattı yaratılarak devreye sokulmasını acilen talep ediyoruz. “

Gülbahar’ın ardından söz alan Zelal Ayman, bilgi dosyasında yer alan araştırmaları paylaştı. Ayman’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Hacettepe Üniversitesinin 2014 tarihli Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre:

■ Türkiye genelinde kadınların yüzde 9’u 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kaldığını belirtmiştir.

Hacettepe Üniversitesinin 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre Türkiye’de:

■ 20-24 yaş grubunda olup 15 yaşından önce evlendirilen çocukların oranı yüzde 2’dir.

■ 20-24 yaş grubunda olup 18 yaşından önce evlendirilen çocukların oranı yüzde 14.7’dir.

■ Evlilik kararlarının yüzde 46’sını çiftlerin aileleri almıştır.

■ Kadınların yüzde 33’ü kendileri henüz çocuk iken anne olmuşlardır.

BİR YILDA 28 BİN 360 ÇOCUK İSTİSMARI DAVASI!

Adalet Bakanlığı’nın 2019 yılına ilişkin adli istatistik verilerine göre, çocuğa yönelik cinsel istismar suçu, son 8 yılın en tepe noktasına ulaşmıştır. Ceza mahkemelerinde çocuğa cinsel istismar suçundan 28 bin 360 dava açılmıştır.

Çocuk cinsel istismarı affının ulusal yasal mevzuata aykırı olduğunun belirtilirken, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 90. maddesine göre; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşme kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşme hükümleri esas alınır” denildiği vurgulandı.

12 Temmuz Cumartesi günü Türkiye’nin pek çok şehrinde eş zamanlı eylem yapacaklarını belirten platform üyeleri, tüm kamuoyunu istismar tasarısına karşı çıkmaya çağırdı. Basın toplantısı soru, cevap kısmı ve yapılan önerilerle son buldu.


Bilgi dosyasının tamamı için tıklayın