Uzun yıllardır oynadığı futbolla dünya futboluna adını yazdıran, hatta Alman milli takımının efsanelerinden biri olan, kimilerinin “Türk Messi” olarak andığı Mesut Özil artık Türkiye’de. Ve ne yazık ki son maçta aldığı darbeyle sakatlandı. Futbolsuz yapamayan çocuk için zor günler.

Bu yazı; bir köy takımında başlayan, Real Madrid’e kadar uzanan “Futbolcu olmasaydım, emlakçı olurdum” diyen Mesut Özil’e bir geçmiş olsun yazısı olsun. Çocuk Mesut’un futbolu nasıl sevdiğini anlatsın.

Mesut Özil, Gülizar ve Mustafa Özil’in dört çocuğundan ikincisi olarak 15 Ekim 1988’de Gelsenkirchen’de dünyaya gelir. Tipik bir Türk ailesi ortamında büyür. Uğur Ünver’den aktarırsak Mesut her fırsatta topla birlikte kendisini sokaklara atan bir çocuktur. Ünlü Alman çikolatalarından bile çok futbolu sever:

“Her şey Gelsenkirchen’de yaşadığım günlere dayanıyor. Günde 5 saat boyunca futbol oynadığım zamanlara dayanıyor. Bir futbol manyağıydım.”

Futbol diğer oyunlara da okula ve ödevlere de baskın çıkar. Küçük Mesut’un hayat felsefesi ne “Önce okul, sonra futbol” ne “Önce futbol, sonra okul”dur. Mesut “Önce futbol, sonra futbol, hep futbol” düşüncesindedir. Çok konuşkan, girişken çok arkadaş edinen bir çocuk değildir.

Okulda en sevdiği ders beden eğitimidir. Beden eğitimi derslerinde futbol topu yoksa arkadaşlarının hayret dolu bakışları arasında kocaman pilates toplarıyla oynar. İncecik bacaklı o çocuk top ayağındayken devleşir. Bedeninden büyük topları defalarca düşürmeden sektirir.

Bu gösterisi sayesinde futbol oynarken takım seçme hakkını kazanır. Pilates topuyla bunları yapabilen Mesut’un maçlarda neler yapabileceğini biliyorlardı çünkü. Golden çok gole giden yollara tutkundu. Kariyerinin ilk gününden bugüne kadar. O yıllar için şöyle demiştir:

“Çocukların çoğu gol atmayı daha fazla sever ancak ben küçüklüğümden beri asist yapmayı sevdim. Sebebi oldukça basit. Asist yaptığı zaman arkadaşın gol atar ve takımına yardım etmiş olursun. Topu ne zaman alsam hücum etmeyi düşünürüm. Böylece gol atma ya da asist yapma şansı bulabilirim. Bu yüzden her zaman top almam. İleriye doğru oynamam normal.”

Mesut, sakatlığı yüzünden gol yollarında olamayacak bir süre. Benim için bir dünya yıldızının formasından uzak kalacak olmasından çok oyuna âşık bir çocuğun oyundan uzak kalması mesele. “Önce futbol, sonra futbol, hep futbol” diyen küçük Mesut’un.

Ümit ediyorum koca gözlü çocuk çabuk iyileşir. Ümit ediyorum aşkından uzun süre ayrı kalmaz. Büyük geçmiş olsun.