Minik ellerin kolayca kavrayabileceği ölçüsü, göz alıcı çizimleri, keyifli öyküsü, renkli sayfalarıyla ‘Dene Yanıl Öğren!’, okulöncesi döneminde çocuğu olan herkesin kitaplığında bulundurması ve başköşeye yerleştirmesi gereken bir seri

Çocuk ve yetişkin için yaşam boyu öğrenme

RIFAT GEZGİN

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” diyenlere karşı hep mesafeli durmaya çalıştım. Kim bilir, belki de gerçek hayata veya kurguya yaslanarak okurların hayatını değiştirebilme vaatlerinde bulunan bu “mucizevi” yapıtların beni etkileyemeyeceğinden korktum. Aksi ispatlanmadıkça, bence bir kitap insanın hayatına yön verebilme yeteneğinden çok, olsa olsa yaşattığı duygular nedeniyle okurunu (o da belli bir süreliğine) etki altına alabilir. Peki, bu durum çocuk edebiyatı için de geçerli midir? Tabii ki hayır. Sınır tanımaz hayal güçleri sayesinde, sıra dışı masal kahramanlarından olağanüstü güçlere sahip türlü yaratıklara kadar, kaleme alınan her türlü metinden koşulsuz etkilenmeyi başarabilen minik dostlarımız için kitaplar, çoğu zaman insanın aklını başından alabilecek kadar etkili olabilirler.

Durum böyle olunca, çocuklara vermek istediğimiz mesajları veya öğretmek istediğimiz doğruları dolaylı yoldan, akılda kalıcı bir biçimde, bir de eğlendirerek verebilmenin en pratik yolu kuşkusuz kitaplardan geçiyor. Üstelik her kitap kendine özgü bir sihre sahip olduğundan, sayısız duruma, duyguya, soruna veya konuya değinen zengin bir sihir dünyası ile karşı karşıya olduğumuz da ortada.

Çocukların dünyasına ışık tutan bu sihri keşfeden Fransız Yazar Christian Lamblin’in, ünlü çocuk doktoru Edwige Antier’nin bilimsel açıklamaları ve önerileri eşliğinde kâğıda döktüğü kısa resimli öyküleri de işte tam bu amaca hizmet ediyor. Uçanbalık etiketiyle yayımlanan sekiz kitaplık “Dene, Yanıl, Öğren!” serisi, okurlarını, hayalci Cingöz, akıllı Püskül, yaramaz Zıpır ve utangaç Zeytin’in “sorunlu” dünyalarına davet ederek, küçük detayları aşıp geçmeye ve büyük mutlulukları keşfetmeye çağırıyor.

Cingöz karanlıktan korkarken, Zeytin okula gitmek istemiyor. Püskül uyumayı reddederken, Zıpır televizyonun başından kalkmayı bilmiyor… Çocukların dünyasını daha iyi anlayabilmek için pedagojik temellere dayandırılmış bir edebiyat anlayışını benimseyen Christian Lamblin, gözlem yeteneğini kullanarak dünya üzerinde aynı sorunları yaşayan çocukların sıkıntılarına çare arıyor. Her gün sayısız çocuk gece karanlıktan korktuğu için tuvalete gidemeyerek yatağını ıslatıyor ya da annesiyle babasının ayrılmasını istemediği için kendince çözüm yolları aramaya çalışıyor. Ne yazık ki, tüm bunlar yaşanırken, anneler-babalar çocuklarının yüzleşmek zorunda kaldığı sorunlara karşı çözüm üretmekte yetersiz kalıyor.

Ali’nin Cingöz’den, Duygu’nun Püskül’den farkı yok aslında. Büyüme çağındaki çocukların sorunları malum. Önemli olan bir an önce sorunu aşabilmeyi öğrenmek ve korkuların üstesinden gelebilmek. Yetişkinler için bile korkularını yenmek bu kadar zorken, 3 - 4 yaşındaki bir çocuk, hayatı kimi zaman kendisine zindan edebilecek, boyundan büyük korkularla nasıl baş edebilir? Tam da bu noktada ebeveynlere ve öğretmenlere büyük sorumluluk düşüyor. İşte “Dene, Yanıl, Öğren!” serisi bu yolda yetişkinler için önemli bir rehbere dönüşüyor.

Okulöncesi dönemdeki çocukların, sıklıkla yaşadığı yersiz korku ve ısrarcı davranış temelli sorunları aşabilmeleri için yaratılan dizi, tanıdık sorunlara farklı çözümler getirmeye çalışıyor. Serinin tüm kitapları soru-cevap şeklinde, bilimsel açıklamalar ve öneriler ışığında şekilleniyor. Basit ve kullanılabilir bilgilerin tümü kitapların özgün hikâyesiyle uyum içinde ilerliyor. Kahramanlarımızın yaşadıkları sorunlar ve bunun üstesinden gelmeleri için gösterdikleri mücadele, renkli birer çizgi hikâyeye dönüşerek; çocuklar kadar anne babalara da keyifli bir okuma deneyimi sunuyor.

Çocukların sosyal yaşama adapte olma sürecinde üstesinden gelmekte zorlandıkları birtakım korku ve benzeri duyguları mercek altına alarak, başta çocuklar olmak üzere tüm anne babaların hayatını kolaylaştırmayı hedefleyen seriyi benzerlerinden ayrıştıran en önemli artısıysa, ünlü çocuk doktoru Edwige Antier’nin imzası. Dizideki kitapları salt sorun odaklı birer resimli öykü kitabından birkaç adım öteye taşımayı başaran Antier’nin her öykünün sonu için özenle hazırladığı ebeveyn rehberi deyim yerindeyse yaralara merhem oluyor. Çocuğun ebeveyni veya sosyal çevresiyle yaşadığı ortak sorunları etraflıca irdeleyen Antier, yaptığı bilimsel açıklamalar ve verdiği önerilerle çocuklarının sıkıntılarına çaresiz kalmış yetişkinlere tatmin edici paylaşımlarda bulunuyor. Antier, ilgili hikâyeyi çocuğunuza ne zaman okumanız gerektiği, doğru zamanlamayı nasıl yapacağınıza yardımcı olduğu gibi, çocuklardan gelecek can alıcı soru, tepki ve yorumlarla ilgili birçok ipucunu da berberinde veriyor.

“Dene, Yanıl, Öğren!” serisiyle tanışan bir anne babanın, okulöncesi çağındaki çocuğuyla arasındaki ilişkinin tekdüzelikten kurtulma ve farklılaşma ihtimali çok yüksek. Bu renkli öyküler, her duruma karşı alternatif bir çözüm yolu üretilebileceği, en azından bunun için kafa yorulması gerektiği yönünde anne babaları cesaretlendiriyor.

Siz siz olun, çocukken öğrenilen korku ve alışkanlıkları asla hafife almayın! Hatta eğer mümkünse kendinize şunu sorun: Acaba onların yaşadığı korkuları veya endişeleri bir zamanlar siz de yaşamış olabilir misiniz? Sorunları “aşmış” olan şimdiki haliniz ile çocukları eleştirmek kolay. Bir düşünün bakalım; çocukluğunuzdaki sorunları / korkuları ne kadar ve nasıl aştınız? Eğer anne babanız, onlar değilse başka bir aile büyüğünüz size destek olmasaydı bu durumla nasıl başa çıkardınız? Deneyimleyerek, yanılarak ve tekrar deneyerek öğrenmeseydiniz sorunlarınızın üstesinden nasıl gelirdiniz?

Son olarak hatırlamakta yarar var ki; bir çocuk herhangi bir şeyden korktuğunda, akılcı ve bir noktadan sonra sıkıcı yorumlar yapmak bir çözüm değil. Önemli olan, problemle baş başa kalan çocuğun güvenini kazanmak ve korkularının üzerine yürüyebilmesini sağlayabilmek. İşte “Dene, Yanıl, Öğren!”in başarısı da bunun için sunduğu önerilerde saklı.

Minik ellerin kolayca kavrayabileceği ölçüsü, göz alıcı çizimleri, keyifli öyküsü ve renkli sayfa tasarımıyla “Dene Yanıl Öğren!”, okulöncesi döneminde çocuğu olan herkesin kitaplığında bulundurması, hatta başköşeye yerleştirmesi gereken benzersiz bir seri. Hayatınızı tümden değiştirmeyi başarabilir mi bilinmez; ama okuyan her yaştan kitapseverin güzel fikirler alabileceği, “deneme”, “yanılma” ve “öğrenme” pratikleri hakkında yararlanabileceği bir başvuru kaynağı olduğu kesin!