MEHMET ÖZÇATALOĞLU Bir çocuk sahibi olacağını öğrendiği gün başlar insanın telaşı. Hangi müzik dinlensin ve dinletilsin, hangi kitaplar okunsun, ne yensin ne içilsin… Sonra doğum gerçekleşir. En sağlıklı, en steril ortamlar yaratılır. Biraz yaş alınca; hangi kreşe gitsin, ilkokula nereye verelim, hangi kurslarla takviye edelim. -elim, -alım, -elim… Böyle sürüp gider bu. Çocuğa sorma gereksinimi […]

Çocuklar DENEK değildir
MEHMET ÖZÇATALOĞLU

Bir çocuk sahibi olacağını öğrendiği gün başlar insanın telaşı. Hangi müzik dinlensin ve dinletilsin, hangi kitaplar okunsun, ne yensin ne içilsin… Sonra doğum gerçekleşir. En sağlıklı, en steril ortamlar yaratılır. Biraz yaş alınca; hangi kreşe gitsin, ilkokula nereye verelim, hangi kurslarla takviye edelim. -elim, -alım, -elim… Böyle sürüp gider bu. Çocuğa sorma gereksinimi de duymayız çoğu zaman. Onun için en iyisini biz biliriz çünkü. Her türlü olumsuz olaydan, görüntüden uzak tutalım gerisi de olur biter.

Geçenlerde Netflix’te, Black Mirror adlı dizide izledim böyle bir konuyu. Diziyi bilen bilir, teknolojinin yaşamımız üzerindeki etkilerini seriyor önümüze. Bu anlamda ilgiyle takip ediyorum. İzlediğim bölümde küçük bir kız çocuğunun kafasının içine çip takmışlardı. Bu çip sayesinde annesi onun gözünü bir ekran sayesinde takip edebiliyordu. Ve o ekran üzerinden filtre de uygulayabiliyordu kızının gözüne. Dolayısıyla bu küçük kız çocuğu bir kere bile kan görmeden büyüdü, gelişti. Sonrasında ise akla hiç gelmeyecek olaylar yaşandı. Demem o ki; çocuklara projemizmiş gibi davranmaya  gerek yok. Çocuk bir şekilde ne yaşanacaksa yaşıyor ve yaşatıyor. Biz istediğimiz kadar sokaklardan kaçırıp güvenli sitelerde oynamalarını sağlayalım. Spor yapsın diye kurslara gönderelim. Sonuç pek değişmiyor. Büyüklerimizin dediği gibi “su akıyor ve yolunu buluyor.”

Aslı Der, Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan kitabı ‘DENEK E.E.E.’de böyle bir konuyu ele almış. “Daha Ekim doğmadan onu nasıl büyüteceğiz, eğitimine nasıl katkıda bulunacağız diye uzun uzun plan yaptın, tamam dedim. Güçbela karar verip seçtiğin okullarla yetinmedin, bir de evde ders programı oluşturdun; ona da tamam dedim. Sana katıldım, kendi payıma düşenleri öğrettim, sesimi çıkarmadım. Çocuğun oyun parklarını bile sadece senin belirlediğin sürelerde kullanmasına izin verdin; eh olsun bakalım dedim. Gitar çalsın, müze gezsin, dans dersi alsın, ikinci yabancı dili de kursta öğrensin dedin; onlara da ses etmedim. Artık sıra bende, şimdi de ben onun için bir şey istiyorum. Bu deneye devam edeceğiz! Madem oğlumuzu farklı yetiştirmek istedik, bugüne dek öyle davrandık, o halde bunu da deneyimlemesine karşı çıkamayız.” (s.54)

Son dönemin popüler konusu yapay zekâ alanındaki gelişmelerin içinde buluyoruz kendimizi. Ekim, okula gitmiyor. Evde eğitiliyor. O yüzden kısaca E.E.E. diyoruz ona. Ekim zeki bir çocuk. Ailesi de bilime meraklı. Ailesinin yönlendirmesiyle (her şeyin en iyisini ebeveynler bilir) bir deneye katılıyor ve burada YAZ (YApayZekâlı) adlı robotla tanışıyor. Deneyin amacı, insanın sosyal etkileşimlerini ve becerilerini rüyalar yoluyla gözlemlemektir. Her seansta anlatacak yeni bir hikâye bulması gereken Ekim ilk kez yaşadığı sitenin dışındaki mahalleyle tanışıyor. Ve kabuğunu kıran Ekim yeni arkadaşlar edinip keşifler yapıyor, sorular soruyor.

“Aslında ben, Greta’nın nerede olduğundan çok kim olduğunu merak ediyorum. (…) Greta, İsveç’te yaşayan, on beş yaşında bir kız. Çevreci, aktivist, inanılmaz biri, muhteşem işler yapıyor. Kendi gücünü, iklim değişikliği, küresel ısınma ve karbon salınımı konularına dikkat çekmek için kullanıyor…” (s.120)

‘DENEK E.E.E.’de sadece yapay zekâ ve proje çocuk yok. Yukarıdaki satırlardan anlaşılacağı üzere küresel ısınma da var. Göçler de var. Tüm bu umut kıran konulara inat umut da var tabi. “Her şey bu kadar kötü gidemez! diye düşündü birden. Pes etmeyeceğim! Ben bir robot değilim, bir insanım! Benim umudum var ve onu asla yitirmeyeceğim!” (s.174)

Aslı Der güncel konuları bir arada ele alarak keyifli bir kurguyla selamlıyor okurlarını. Dersler, sınavlar vs derken bir eğitim-öğretim yılı daha geride kaldı. Çocuklar kişisel gündemlerinden sıyrılıp biraz dünya gündemine odaklanabilirler. Haydi bakalım!