Tiyatronun sihirli kapılarını izleyicilere aralayan Sarıyer Sanat Tiyatrosu, yaratıcılığıyla ve hikâyelere getirdiği bakış açısıyla çocukların yanı sıra onlarla birlikte tiyatroya gelen yetişkinleri de kendisine çekiyor. Bu sihrin yaratıcıları olan ekiple söyleştik

'Çocuklar düşlerimizdir büyüdükçe gerçekleşir'

EVRİM BAYKONDU

Çocuk tiyatrosunda 28 yıllık bir geçmişi olan Sarıyer Sanat Tiyatrosu, çocuklara masalsı bir dünyanın kapılarını aralıyor. Yaratıcılığı ve anonim hikâyelere getirdiği bakış açısıyla çocuklarla birlikte tiyatroya gelen yetişkinleri de kendisine çekiyor.

Bremen Mızıkacıları Ali Baba’nın Çiftliğinde, uzun saçlı Rapunzel ve Sindirella’nın mutlu sonla biten hüzünlü hikâyesi. Herkesin bazen kahkahalarla güleceği, bazen duygulanacağı, sahneye çıkıp oyuna katılma isteği duyacağı oyunlar hepsi. Tek yapmanız gereken tiyatronun o sihirli kapısından içeri girmek.

Bize bu sihirli dünyanın kapılarını aralayan Sarıyer Sanat Tiyatrosu’nu yakından tanımak istedik ve Genel Sanat yönetmeni Sebahattin Mutluer ile masal kahramanlarına hayat veren oyuncular Handan Aydın, Mustafa Kemal Bayrak, Ali Yalçıner, Bülent Bayrak ve Cemre Buse Akkaya ile söyleşi yaptık.

>> Sarıyer Sanat Tiyatrosu’nun doğuşunu anlatır mısınız?

Sebahattin Mutluer: Biz aslında Sarıyer Halk Eğitim Merkezi kökenli bir tiyatroyuz. Halk eğitim merkezi’nde edindiğimiz deneyimle 1992’de Sarıyer Sanat Tiyatrosunu kurduk. Dünya Tiyatrolar Günü’nde kurduğumuz tiyatromuz 28 yıldır çocuklara tiyatroyu sevdirmeye çalışıyor. Bir süre ikisini birlikte sürdürdük. Daha sonra bir grup arkadaşla Sarıyer Sanat Tiyatrosu olarak yolumuza devam ettik.

>> Türkiye’de genel olarak tiyatronun güncel durumunu ve özellikle çocuk tiyatrosunun gelişimini nasıl buluyorsunuz?

Cemre Buse Akaya: Yeni mezun biri olarak çocuk tiyatrosunu oynayış biçimi oynanan metinler anlamında çok riskli buluyorum. Çünkü işlenmek üzere olan hamura aslında hitap ediyorsunuz. O nedenle çocuk tiyatrosu yaparken bazıları ticarete kayabiliyor. Çocuklara hiçbir şey öğretmeyen, suya sabuna dokunmayan gösteriler izleten ekipler varken bizler gerçekten bu furyanın dışında çocuklara masallarla; arkadaşlığı, dostluğu, yardımlaşmayı, haksızlıklarla mücadeleyi anlatıyoruz.
Handan Aydın: Çok heyecanlıyım çünkü her sene oyunları takip etmeye çalışıyorum ve şu anda oyunlara yetişmeniz mümkün değil. Sadece bizim bildiğimiz bu sene 450 yeni oyun var sahnelenen. Diğer yandan da devlet tiyatroları gittikçe daralıyor. Bu çok üzücü tabii. İstanbul gibi büyük bir metropolde devlet tiyatrolarının programına baktığınız zaman bir günde sadece beş salonda oyun var. Buna tepki olarak da özel tiyatrolar çoğaldı.

cocuklar-duslerimizdir-buyudukce-gerceklesir-653428-1.

Tiyatronun nesilleri birleştirici bir etkisi var

>> Oyunlarınız çocukların yanı sıra onlarla birlikte gelen yetişkinlerden de ilgi görüyor. Bunun sihri nedir?

Mustafe Kemal Baykal: Çocuk ve yetişkin tiyatrosu ayrımı yapmama eğilimi ve eylemlerimizin sonucudur diye tahmin ediyorum.

SM: Bunu yapıyor olabilmemiz tiyatro adına doğru yolda olduğumuz gösterir. Çünkü tiyatroya etki eden üç tane temel öğeyi düşündüğümüz zaman sihri ortaya çıkıyor. Taklit, eylem ve toplu katılım. Beraber eğlenebiliyorsa insanlar o ritüeli oluşturabildiğimizin kanıtıdır.

Ali Yalçıner: Ekipteki yeni arkadaşlarımız en az altı yedi yıldır bizimle birlikte. Biz yıllardır yan yana oynayan, birlikte aynı sahneyi paylaşan bir ekibiz. Bizi izlemeye gelen yaş grubuna göre oyunu yönlendirecek tecrübedeyiz.

>> Bu keyifli hikâyeleri nasıl hazırlıyorsunuz?

Bülent Bayrak: Dekor, müzik, kostüm ve dramaturji hepsi bir ekip işi. Bizde ortak üretmeye alışık bir ekibiz. Sebahattin abi oyunu yazarken genelde şarkı sözlerini de yazıyor. Ben sözlerin manasını bozmadan biraz değiştiriyorum. Bunları yaparken alışa gelmişin dışında çocukların da eğlenerek söyleyebileceği akılda kalıcı şarkılar olmasına dikkat ediyoruz.

SM: Oyunları genelde ben yazıyorum. Biz alıştık bu sürece. Yazdıklarım artık benim dilim değil aslında ekibin dili oldu. Çünkü yazarken oyuncuları oynatıyorum kafamda ve ona göre tonluyorum. Mesela ‘Mustafa bunu nasıl söyler’, ‘Bülent nasıl oynar’ diye düşünüyorum.