Çocuklar için Yaşar Kemal!

Mehmet Özçataloğlu

Okulların açılmasıyla birlikte öğrencilerin eline okunacak kitaplar listesi de tutuşturuldu hemen. Öğretmenlerin görüş ve beğenisi doğrultusunda hazırlanmış bu listelerde çocuğun beğenisine ve ilgisine yönelik kitaplar var mı, bilinmez. Yakın bir dönemde bir yazar ve aynı zamanda da akademisyen bir arkadaşımın aktardığına göre, yeni nesil öğretmen adaylarına son okudukları çocuk edebiyatı örnekleri sorulduğunda Keloğlan’dan, Pamuk Prenses’ten, Ömer Seyfettin’den söz ettikleri görülmüş. Hal böyle olunca da okuldan gönderilen listelere şaşırmamak gerekir diye düşünüyorum.

Şaşıralım ama sadece şaşırıp da kalmayalım. İtiraz da edelim. Öğretmenin karşısına geçip, “Hangi dönemin kitaplarını okutuyorsunuz? Siz bunları keyif alarak okuyor musunuz hâlâ?” diye soralım. Bugün Yakup Kadri’nin Yaban’ını kaç çocuk ilgiyle okur ya da okumak ister ki? İlla okuyacağım diyen de kendisi arar bulur ve okur zaten. Bunu bir dayatmaya dönüştürmemek gerekir. Bu şekilde dayatılan, sınav konusu haline getirilen kitaplar çocuğun okuma keyfini de köreltir.

Çağdaş çocuk edebiyatını, günümüz yazarlarını çocuklarla öncelikli olarak tanıştırmak gerekir. Günümüzün rengârenk kitapları dururken, geçmişin saman sarısı kâğıda basılmış, renksiz, resimsiz kitaplarını çocukların önüne sunmamalıyız. Çocuklar sadece bugünün yazarlarını bilmesin, geçmişten de öğrensinler diyorsak da kolayı var. Yapı Kredi Yayınları’nın günümüze uygun şartlarda, renkli, resimli olarak sunduğu ‘ustalardan bir parça’ olarak da tanımlayabileceğim kitaplar…

Daha önce Yaşar Kemal’den 'Kalemler' ve 'Beyaz Pantolon'u, Nâzım Hikmet’ten 'Sevdalı Bulut Masalı'nı, Sabahattin Ali’den de 'Üç Öykü'yü yayımlayan Yapı Kredi Yayınları bugünlerde de yine Yaşar Kemal’den 'Yeşil Kertenkele'yi buluşturdu çocuklarla. Sedat Girgin’in bakmaya doyum olmayan çizimleriyle can bulan kitap yazarın 'Sarı Sıcak' adlı kitabında yer alan bir hikâyesi.
“Kayalıklardaki mağarada bir de kırlangıç yuvası vardı. Soğuk günlerde oraya ateş yakar, ısınır, yuvayı seyrederek düşler kurardı. Kırlangıç zamanını her yıl iple çekerdi. Yuvanın onarılması, kırlangıcın yumurtlaması, sonra civcivlerin çıkması, ananın civcivleri beslemesi hep gözünün önünde olurdu. Kırlangıçların yaşayışına katılır giderdi.”

Yaşar Kemal’in ta içimize dokunan kalemi bu defa çocukları etkileyecek. Alıp başka diyarlara götürecek, oralarda gezdirip dolaştıracak. 'Yeşil Kertenkele’de İbrahim ile tanışacak çocuklar. İbrahim, Ege kıyılarında bir oğlan. Bir gece erkenden kalkar, evden çıkar. Gecenin karanlığında ilerlerken köye sünger avcılığı için gelen adama rastlar. Önce korkar, çekinir, saklanır. Sonra çıkar karşısına, başlar babasını anlatmaya. Öyle çok konuşur, öyle çok anlatır ki İbrahim, durdurmak, susturmak olanaklı değil. Ve zaman öyle akıp gider, sabaha kavuşur. Sabahın sökmeye başladığı saatlerde ardında sesler duyan İbrahim, adamın yanından uzaklaşır, çalıların ardında kaybolur gider. Fakat ardından gelen köylüler sesini duymuşlardır bir kere. İbrahim, içinde ne çok cümle biriktirmiş, ne çok umut saklamış kimseye demeden. Onlar şaşkınlıkla olan biteni anlamaya çalışırken olanlar da dökülür ortaya. Kimmiş bu İbrahim oğlan ve neden hiç kimseyle konuşmuyormuş?

Edebiyatımızın ölümsüz adı Yaşar Kemal’in çocuklarla buluştuğu 'Yeşil Kertenkele’yi çocuklar da, çocukların okuması için liste hazırlayıp sunan öğretmenleri de okumalı. Hatta ötesine geçip Yaşar Kemal’i sınıfta ders olarak işleyebilirler de. Çünkü bu coğrafyaya bir Yaşar Kemal daha gelmeyecek.