Benzerlerini çoğunlukla ABD’de gördüğümüz bir olaya Bursa’da şahit olduk: Belediye ekipleri, boşaltmaya gittikleri evde odaya kapatılmış bir çocuk buldu. Aylarca, belki de yıllarca odadan çıkarılmamış, beslenmemiş, hiçbir insani ihtiyacı giderilmemiş 9 yaşında bir çocuk.

Çocuğa tamamen tesadüf sonucu ulaşıldı. Teyzesi kirayı ödeseydi, belki yıllarca o odada kapalı tutulacaktı.

8 YILDIR O ODADA MIYDI?

Ev sahibi, 2 yıl önce evini kiralayan ve bu süre boyunca kira ödemeyen Kamuran Pınar A.’ya dava açtı. Zaten komşular da evden apartmana yayılan kokudan şikayetçiydi. Mahkeme dava sonucunda evin tahliye edilmesine karar verdi.

Nilüfer Belediyesi temizlik görevlileri çöp evi temizlemek üzere eve girince, kapısı kilitli bir odada çöplerin arasında yatan ve sağlığı kötü durumdaki 9 yaşındaki çocuğu buldu. Hem fiziki hem psikolojik olarak çok kötü durumdaydı, kaç yıldır o odada olduğunu bilmiyoruz ama okula yazdırılmadığını, yaşıtlarıyla aynı ortamda hiç bulunmadığını biliyoruz. Odada etrafa saçılmış çöpler vardı, çocuk bu çöplerin içinde yatmak ve tuvaletini de buraya yapmak zorunda kalmıştı. Beslenemediği için aşırı zayıflamıştı. Ne gibi hastalıklarla boğuştuğunu bilmiyoruz ya da konuşabiliyor mu, yürüyebiliyor mu…

Annesi ve kızıyla birlikte yaşayan, annesi ölünce de iki çocukla yaşamına devam eden Kamuran Pınar A.’nın ifadesi alındı, yeğenine 1 yaşından beri ‘baktığını’ ileri sürdü. Söylediğine göre kızkardeşi hastaneye kaldırılmış, o da yeğenini 1 yaşındayken yanına almıştı. Yani çocuk 8 yıldır yanındaydı. Çocuğun odaya kendisinin kapattığını, dışarı çıkmak konuşmak istemediğini, verdiği yemekleri yemediğini iddia etti: “Ben de çocukların fast food’dan hoşlandığını bildiğim için fast food tarzı yemekler aldım, onların da bazıları yedi, bazılarını yemedi.”

Ama çocuğun tutulduğu odanın kapısı dışarıdan kilitliydi.

TEDAVİ ALTINDA

Peki çocuğun annesi, babası nerede?

Polis annesi Yasemin A.’ya ulaştı, ifadesi alındı. Eşinden şiddet gördüğü için boşanmış, çocuğunu 19 aylıkken Bursa’daki annesine bırakıp Antalya’ya çalışmaya gitmişti: “3 yıl önce annem kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. Hem annemin cenazesine katılmak hem de oğlumu almak için Bursa´ya geldim. Kardeşim Kamuran Pınar A., cenaze törenindeyken çocuğumu kaçırdı. Kendisi hakkında suç duyurusunda bulunup, arama kararı çıkarttırdım. 3 yıldır çocuğumu bırakın görmeyi, sesini bile duyamıyordum.”

Çocuk önce annesine teslim edildi, Antalya’ya döndüler. Burada Antalya Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekiplerince koruma altına alındı. Gelişim geriliği ve beslenme bozukluğu olduğundan, şu anda Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde tedavi altında.

Babasından hala haber yok.

Ancak okula gitmese de resmi kayıtlara geçmiş, bir kimliği bulunan çocuğun akıbetinin tesadüfen ortaya çıkması, hayatının tesadüfen kurtulması korku verici.

Ya o evin kirası ödenseydi, ya evin sahibi teyzesi olsaydı, ya evin geri kalanı ‘çöp ev’ şeklinde olmasaydı da komşular şikayetçi olmasaydı…

Neyse ki bu soruların cevaplarını öğrenmedik, sağlığına kavuşması için önünde uzun ve zorlu bir yol olsa da iyileşebilir.

Tarihten de çokça örneği olan bu durumdan çocukları korumak çok zor. Ama Türkiye gibi her adımımızın resmi kaydının tutulduğu, hayatımızın e-devlet’e bağlı geçtiği bir ülkede, en azından çocuklar için daha sıkı koruma ve takip seçenekleri de mutlaka vardır, bulunabilir.