Tekrar BirGün yazılarıma başladığım için çok mutluyum. İşlerimin yoğunluğu sebebiyle bir süre ara vermiştim. Tekrar evde olmak, sizlerle birlikte olmak benim için gerçekten çok değerli. Basılı gazete dışında da birgun.net için de ayrıca haberler, yazılar yazmaya devam edeceğim. Yani artık sık sık görüşeceğiz.


Hepimiz mutsuzuz, hepimiz çok ağır şartlar altında ülkemizde yaşamaya çalışıyoruz. Maddi, manevi bir perişanlık içindeyiz. Buna alışmak mümkün değil elbet ancak orta ve üstünde yaşı olanlar bir tarafa, gençlerimizin durumu hiç iyi değil. Salgın yüzünden önce evlere kapandılar, öncesinde dijital dünya zaten onları asosyal yapmıştı, Covid- 19 son çiviyi çaktı diyebiliriz. Ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durum çivilerin boyutunu bir hayli büyüttü. Gençler kendilerini büyük bir açmazın içinde buldular. Şehrinizin en yoğun noktalarına gidin ve sadece etrafınızı izleyin. Bakalım gülen bir yüz görebilecek misiniz?

İlk aklıma gelen Nâzım Hikmet’in Abidin Dino’ya sorusu “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” Bugüne döndüğümüzde mutluluğun değil ama mutsuzluğun resmini yapmak çok kolay. Bizi, gençleri, yaşlıları bırakın bir kenara çocuklar bile mutsuz. Geçen hafta kar yağdı, sokakta doğru düzgün oynayan çocuk göremedik. Tek tük oyun oynayan, kardan adam yapanlara rastladım. Bu çocuklar, gençler yakın gelecekte çok büyük psikolojik sorunlar ile karşımıza gelecek. Buna emin olabilirsiniz. Kabuklarına kapanan zaten asosyal tecrübesiz topluluk hayatı sadece dijital olarak yaşayabiliyorlar. Eğitimlerinin büyük bir kısmı yine dijital, oyun oynamalar dijital, muhabbet dijital, eğlence dijital. Bu sadece bize özgü bir durum değil ama bizim bir de gelecek kaygılı yetişme ortamımız var. Döviz ve vergilerin aşırılığı yüzünden biz yeni teknolojilerden, imkânlardan, gelişmiş ülkelerle olan yarışımızdan ister istemez kopuyoruz.

***

İlk başlarda bu alanda büyük bir kopukluk yoktu. Ekonomik sıkıntılarla makas açıldıkça açıldı. Eğitim eşitsizlikleri teknoloji tabanlı eğitim yüzünden büyük bir coğrafya için ulaşılmaz oldu. Anadolu’da tek şansı eğitim olan milyonlarca gencimiz, çocuğumuz geleceklerinden kopartıldı. Türk halkı bırakın elde etmeyi, kaliteli, performanslı, hayatı kolaylaştıracak teknolojileri haber olarak bile okumaz oldu. Bunu işin içinde olan biri olarak söylüyorum. En basiti, ürün inceleme videolarına olan yoğun ilgi, yeni çıkan telefonlar ile ilgili yorumlar, sorular artık yok. Ulaşılmaz teknoloji olarak gördükleri şeyleri artık takip etmemeye başladılar. Hatta görünce tepki vermeye, küfür etmeye bile başlandı. 10 yıldır teknoloji içerikleri üretiyorum, hiç bu kadar ilginin azaldığına, teknolojiden uzaklaşıldığına tanık olmadım. Çok da haklı olduklarını söylemeliyim.

***

Gelişmiş ülkelerle olan yüzyıllık farkı dijital dünya ile kapatma şansını yakalamışken son bir iki yılda ondan da koptuk. Anketler, araştırmalar bir şekilde okumuş genç beyinlerin bir an önce ülkeyi terk etmek istediğini gösteriyor. Son rakamlarda beyin göçünün 2 yılda inanılmaz arttığını gösteriyor zaten. Çok haklılar. Neden burada kalıp dünyadan kopsunlar? Onları burada kalmaya ikna edecek ortamı sağlayamadığımız sürece bu böyle devam edecek. Bunu yapabilecek elbette biz gazeteciler değiliz. Biz olanı haber yapıp farkındalık sağlamakla görevliyiz. Bunu yapacak olanlar bu ülkeyi yönetenler ya da yönetmeye aday olanlar. Gidenler gitti ancak kalan müthiş yetenekli, azimli, ülkesi için çalışıp çabalayacak potansiyel gençlerimizi nasıl kurtaracağız? Tam bir enkaz genç kitle var elimizde. Onları geri kazanmak, yüzlerini güldürmek ve hayata tutundurmak zorunluluğu var. Yoksa “geleceğimiz gençlerimiz” lafı tarihte söylenen eski bir söz olarak kalacak.

***

Evet içimiz karardı, içimiz şişti ancak enseyi karartma lüksümüz yok. Bununla mücadele etmek zorundayız. Önce aileler sonra eğitim kurumları acil eylem planına geçmek zorunda. Gençlere, çocuklara sahip çıkalım. Onları bu karamsarlıktan çıkartacak ne gerekiyorsa yapalım. Bu gençleri bu sarmaldan çıkartamazsak sokaklarda başıboş, amaçsız ve tehlikeli bir dünya oluşmaya başlayacak. Zaten ortam buna çok müsait, kimse başıboş kalan bu potansiyel gücü elinden kaçırmak istemez. Çaresizlik insana her şeyi yaptırabilir. Aman dikkat!