“Çocuklarımıza yapılanlar hepimizi incitiyor”

ERK ACARER erkacarer@birgun.net @eacarer
Fotoğraflar: Recep Yılmaz

Türkiye tarihinin en büyük kırılma noktalarından biri olan kanlı darbe girişiminin sonrasında çeşitli trajedilerle birlikte toplumsal sorgulamalar da ortaya çıkıyor.

Darbeyi yakınlarından öğrenen alandaki erler, ailelerin “Biz çocuklarımızı kime teslim etmişiz?” feryadı ve “Yeni askere gidecekler kime güvenecek?” sorusu…

cocuklarimiza-yapilanlar-hepimizi-incitiyor-166298-1.Bunlar bütün içinde önemli detaylar olarak duruyor. Silivri’deki 1600 er ve erbaşın yakının bekleyişi sürerken iki önemli talep ön plana çıkıyor. Aileler; “10 gündür çocuklarımızdan haber alamıyoruz, ne olur artık bize bilgi versinler derken, “Evlatlarımıza kimse vatan haini muamelesi yapmasın, biz onları davulla zurnayla uğurladık” ifadelerini kullanıyor.

‘Sabahları oğlumu bekleyip akşam mitinglere gidiyorum’
“12 gündür oğlumdan haber alamıyorum” diyen Hamit Yılmaz, askerken tutuklanan oğlu Emre ile ilgili şunları anlatıyor: “Canlı bomba var, diyerek Sütlüce’deki AKP binasının önüne götürmüşler. Oğlumla bir kere görüşebildim. Bina önünde tek kurşun atılmadığını söyledi. Avukatının beyanları ve o geceye ilişkin söz konusu yerde çekilen videolar Emre’yi doğruluyor. Ancak onu ikinci kez ifadeye çağırıp tutukladılar. Darbe girişiminin hemen ardından bölük komutanıyla görüştüm, ‘Bana kimsenin burnu kanamadan onları geri getirip yatırdım’ dedi. Peki, biz neden şimdi buradayız? Tek isteğimiz, bir kez olsun evlatlarımızla görüştürmeleri.” Baba Yılmaz, er yakınlarını en fazla inciten konudan da söz ediyor:

“İnternette oğlumun fotoğrafını gördüm. Altına; “Vatan hainleri adliyeye sevk ediliyor” diye yazmışlar. Benim evladım vatan haini olsa askere gitmezdi! Burada yatacak yerimiz yok, İstanbul pahalı bir öğün yemek 30 TL. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Gece demokrasi mitinglerine katılıp sabah Silivri’ye geliyor bir haber alabilmek için bekliyoruz.”


‘Subayları cezalandırın erleri koruyun’
Silivri’de bekleyişini sürdüren ailelerden biri de Cengiz Ailesi. Murat Cengiz, “Ben oğlumu kimlere emanet etmişim?” diyerek isyan ediyor:

“Rıdvan dışında bir oğlum daha var. Bizim geleneğimizde, oğlunu askere göndermeyenlere ‘vatan haini’ derler. Fakat şimdi oğlumuzu askere gönderdik yine vatan haini sayılıyoruz. Diğer oğlumu bu yüzden yollamak istemiyorum. Van’dan geliyoruz, günlerdir buradayız. Sadece haber almak istiyoruz. Oğlumun terhis olması gerekiyordu. Üzerinden 4 gün geçti. Endişeyle bekliyoruz. Dün iki asker annesi burada baygınlık geçirdi. Oğlum askerliğini Hasdal’da yapıyordu. ‘Sizi tatbikata götürüyoruz’ demişler. Herkes bilir ki, çavuş bile erlerin saatlerce bir ağaca selam vermesini emredebilir. Bizim çocuklarımız halka kurşun sıkmadılar. Fakat tatbikata götüren komutanlara ‘Hayır gitmiyoruz’ diye direnmeleri de beklenemezdi. Hepimizin çocukları masum!” Baba Murat Cengiz, “Alt kademedeki erlerinin korunmasını, emri veren subayların cezalandırılmasını istiyoruz” diyerek sürdürüyor: “Şükür, hainler emellerine kavuşamadılar ancak olan evlatlarımıza oldu. Şimdi alçakların kiriyle, lekesiyle uğraşıyoruz. Evlatlarımıza kavuşmak istiyoruz. Bu acı bir an önce bitmeli.”
Cengiz, “Bu gençler daha 19 yaşında, emin olun içlerinde darbeyi bilmeyenler var. Birinin ifadesinde, ‘bir kişi bir kişiye vurursa darbe olur’ diyor.

‘Çocuklar her şeyden bihaber’
Silivri önünde asker oğlu için bekleyişini sürdürenlerden bir başkası ise Ayşe Abay. “Oğlum Mikail, bir buçuk aylık asker. Henüz askerliği bile anlayamadı” diyen Abay adeta isyan ediyor: “Çocuklarımızı onlara emanet ettik. Ne bilirdik başımıza bunların gelebileceğini! Ankara’dan geliyoruz. Günlerdir mağduruz. Oğlumla darbe girişiminden sonra bir kez konuşabildik. Bana ‘Anne Ankara’da patlama olmuş iyi misiniz?’ diye sordu. Çocuklar her şeyden bu kadar habersiz. Bir an önce bilgilendirilmek istiyoruz. Onlara da burada beklediğimizi söylesinler.”

‘Halkı incitmeyin, gerekirse kafanıza sıkın’
Silivri Cezaevi kapısı önünde kardeşini bekleyen, Uğur Yıldız da tüm ailelerin taleplerine benzer olarak; “Sadece haber almak ve ‘vatan haini’ sıfatından kurtarmak istiyoruz” diyor. Darbe girişiminde Van’da olduklarını belirten ve hemen sokağa çıkıp tepki verdiklerini anlatan Uğur Yıldız şunları aktarıyor: “Buradaki pek çok aile çocuklarına, ‘Sakın halka karşı güç kullanmayın, gerekirse kafanıza sıkın’ diye mesaj attı. Askerler silahlarını bırakıp teslim oldu. Buna rağmen ortaya çıkan dayak, şiddet görüntülerini içimize sindiremedik. Bu çocukların eziyet görmesi değil kucaklanması gerekiyordu. Darbenin engellenmesindeki en önemli noktalardan birinin buna direnen komutanlar olduğu üzerinde duruluyor. Eksik bir nokta; asker kardeşlerimiz ve evlatlarımız da darbeyi engellemek için uğraştı. Onlar olmasa her şey çok daha zor olacaktı. Çoğu havaya ateş açtı. Tankların içinden ne olduğunu bilmeden çıkanlar var. Hiçbir asker tank atışı yapmadı. Hatta tankları bozanlar oldu.”
Yıldız bir başka konuya da şöyle değiniyor: “Cezaevi kapısında bekleyen ailelerin çoğu fakir. Onların çocuklarına da durumu iyi olanlar yardımcı olmak, para yatırmak istiyor ama buna izin verilmiyor.”

‘Oğlum bu Feto’cu generallerin işi, sakın halka silah doğrultmayın!
Bir baba ise telefonunu gösteriyor, kanlı geceye ait mesajda; “Oğlum Fetö’cü generallerin işi, sakın halka silah filan doğrultmayın” diye yazıyor. Bekleyişi sürdüren baba; oğlunun kısa sürede silah bırakıp teslim olduğunu da aktarıyor.

Keşanlı bir aile de yine günlerdir Silivri’de bekliyor. Boytaç ailesi başka ilginç bir noktaya dikkat çekiyor, Baba Ümit Boytaç şunları aktarıyor: “İsmail’i davulla zurnayla yolladık. ‘Komutanlarını dinle, üzme’ dedik. Benim oğlumun askerliğinin bitmesine daha var. Peki, bu koşulda, evladım cezaevinden çıkıp yine birliğine teslim olursa kime güvenecek? Dahası, bundan sonra askere gidenler nasıl inanç sağlayacak?”

***
‘Camilerde yatıp kalkıyoruz’
Asker aileleriyle birlikte uzman çavuş aileleri de beklemeye devam ediyor. Uzman Oğuz Aktürk’ün babası benzer bir öykü anlatıyor: “Çocukları biz uyardık. Darbeyi öğrenince oğlumu aradım, bu tatbikat değil dedim. Evladım, tankın içinden çıktı ve Üsküdar karakoluna teslim oldu. Şimdi onlardan bir haber almak için bekliyor, camilerde yatıp kalkıyoruz.”

Kardeş Öznur Aktürk de; “Sapla saman birbirinden ayrılmalı” diyerek, şunları söylüyor: “Benim abim yeni uzman oldu. Darbeyi nereden bilsin. Tıpkı erler gibi uzmanlar da suçsuz!”

***

Avukatlar erler konusunda iyimser
Silivri cezaevi kapısı önünde kardeşini bekleyen, Uğur Yıldız, “Ankara’da 1200 er serbest bırakıldı. Silivri’deki erler de serbest bırakılmalı. Bu işte çifte standart olmaz” diyor. Öte yandan İstanbul Barosu tarafından askerleri savunmak için atanan avukat Ayhan Örenel sağduyu çağrısı yapıyor: “Erlerin bırakılacağı konusunda iyimseriz. Sanıyorum ki aileler, önümüzdeki hafta çocuklarıyla görüştürülürler. 23 avukat var. Alışılmamış bir durum. Bu yüzden sıkıntılar yaşanıyor. Ailelerin en çok muzdarip oldukları konulardan biri, suçsuz olduğunu düşündükleri çocuklarının, korkunç bir eylem gerçekleştiren subaylarla aynı yerde tutuluyor olmaları.”