Gelişmiş ülkelerde çocuk istismarı cezalandırılıyor, okullarda cinsel sağlık-istenmeyen gebeliklerden korunma konusunda eğitimler veriliyor; bizim gibi ülkelerde ise ergenlerin el ele tutuşması infial yaratırken, “çocuğun gözü açılabilir” kaygısıyla cinsel eğitim yasaklanırken diğer taraftan da çocuk yaşta evlilikler teşvik ediliyor

Çocukların çocukluğunu yaşamasına izin vermeyen bir çirkinlik

Pınar İçel - Dr., SES Genel Sekreteri

#115ÇocuğaİstismarıÖrtemezsiniz

Kadınlar geçtiğimiz hafta boyunca sosyal medyada bu paylaşımı yaptı, dövizlere yazdı, sokağa çıktı.

Kadınlara göre istismar edilen çocuklar varken, devlet kurumlarına göre abartılacak bir durum yoktu. “Çocuk” dediklerimizin bir kısmı zaten 15 yaşın üzerindeydi, dolayısıyla gebeliklerinin adli mercilere bildirimi zorunlu değildi (!) Hem bir kısmı evliydi, gerisi belki rıza göstermişti.

Kız çocuklarının ne vakte kadar çocuk sayılacakları, başlarının ne zaman kapatılacağı, kaçıncı sınıfa kadar okutulacağı, ne zaman evlendirileceği hep devletin aklını kurcaladı. Her doğan kız çocuğu potansiyel risk demekti, bekaretini koruyamayabilirdi. Bir an önce evlendirilip namus nöbeti kocaya devredilmeliydi. Kız çocuklarının yetişkin sayılmaları için yeterli emare, ilk adetini görmesi kabul edilmeliydi; hem zaten din de bunu destekliyor, kız çocuklarının 9 yaşından sonra evlenebileceğini salık veriyordu. Çocuğun istismara uğraması durumda ise çocuk değil istismarcı korunmalı, çocuk istismarcıyla evlendirilmeli, böylece namus kurtarılmalıydı.

Sahi tek bir hastanede 5 aylık zamanda -bildirimi yapılmamış- 115 çocuk gebe varsa, memleketin geri kalanında durum nasıldı? Gebelikle sonuçlanmamış kaç kız çocuk daha istismar edilmekteydi, erkek çocuklar için durum neydi?
Kız çocuklarının dörtte biri, erkek çocuklarının da onda biri cinsel istismara uğruyor. İstismarın yok sayıldığı/teşvik edildiği, çocukların istismar edenlerle evlendirildiği bir ortamda yaşıyoruz. Ancak unutmamalıyız ki çocuk istismarının bildirilmesi yasal bir zorunluluktur. Bildirim; çocuğu gelecekte olabilecek istismarlara karşı korumak için önlem almak demektir. Bazen çocuklar kendilerine karşı yapılan davranışların istismar olup olmadığına karar vermekte zorlanabilirler. Ne olduğunu fark etseler bile, tehdit altında olduklarını hissettiklerinde ve etrafları tarafından desteklenmeyeceklerini düşündüklerinde istismarı ifade etmeyebilirler. Ancak gebelik cinsel istismarın net bir göstergesidir. Tereddütsüz bir şekilde 18 yaş altındaki tüm gebelikler adli mercilere bildirilmelidir.

Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre: (Bildirimi yapılmış olan!) Her yıl 20 bin kadar kız çocuğu gebe kalıyor. Hem anne hem de bebek için riskli olan çocuk gebeliklerin sayısı o kadar artmış durumda ki, bu gebeliklerin takibini sağlayabilmek için bazı hastanelerde adölesan (ergen) gebe poliklinikleri açılmış durumda.

Dünya Sağlık Örgütü, 15-19 yaş aralığındaki kız çocuklarının en yaygın ölüm nedeni olarak gebelikle ilişkili durumları işaret ediyor, bu çocuklardan doğan bebeklerin de sağlık problemleriyle karşılaştıklarını bildiriyor. Üstelik bu bebeklerin de istismara uğrama oranlarının yüksek olduğuna dikkat çekiyor!

Gelişmiş ülkelerdeki ergen gebeliklerinin çoğunluğu evlilik dışı, istenmeyen-planlamayan gebeliklerken, geri kalmış ülkelerde ise çoğunlukla evlendirilmiş çocuklar karşımıza çıkıyor. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var; çocuğun evlendirilmiş olması cinsel istismar gerçeğini yok etmiyor, yalnızca perdeliyor. Gelişmiş ülkelerde çocuk istismarı cezalandırılıyor, okullarda cinsel sağlık-istemeyen gebeliklerden koruma konusunda eğitimler veriliyor, bizim gibi ülkelerde ise ergenlerin el ele tutuşması infial yaratırken, “çocuğun gözü açılabilir” kaygısıyla cinsel eğitim yasaklanırken diğer taraftan da çocuk yaşta evlilikler teşvik ediliyor.

Kadın ve çocuk düşmanı politikacılar imza attıkları uluslararası sözleşmelerin gereklerini bile yerine getirme sorumluluğu duymuyor. 18 yaşın altındaki her birey, çocuk olmasına rağmen çocukların 15 yaşından sonra evlendirilmesi meşru sayılıyor, imam nikâhını cezasızlandıran düzenlemeler yapılıyor, müftülere nikâh kıyma yetkisi verilip evde doğumlarda sözlü beyan yeterli görülüyor. 4+4+4 sistemiyle çocukların erken yaşta eğitimden koparılmaları kolaylaştırılıyor.

Aynı Sağlık Bakanlığı, 2008’deki genelgesinde sağlık kurumlarında tespit edilen 18 yaş altı tüm gebeliklerin adli mercilere bildirilmesi yönünde beyan verirken 2009’da ise 15 yaşını tamamlamış çocukların -sanki bir sağlık emekçisi tarafından değerlendirilmesi mümkünmüş gibi- bildirimin yalnızca zorlama bulgusu görülen durumlarla sınırlandırılması gerektiğini söylüyor.

Çocuk istismarı vakaları ortaya çıktığında ise pişkince “Ne yapalım, eğer bildirirsek evde doğururlar” diyebiliyor! Çocukların esenliğini sağlamaya niyetli olanın yapması gerekenler; çocuk evliliklerini yasaklamak, eğitim almalarını garanti altına almak, çocuğa yönelik suçları cezalandırmak ve yine çocuklara yaşlarına uygun şekilde sağlıklı cinsellik eğitimi vermek iken, çocukların çocukluğunu yaşamasına izin vermeyen karanlık, istismarcıları aklamanın derdine düşüyor.


Çocuğun çıkaramadığı sesi çıkarmak zorunda olduklarını hisseden kadınlarsa, çocuk istismarcılarının peşine düşüyor, yakasına yapışıyor. Ve çocuk gülüşlerin soldurulamadığı bir dünyanın düşünü kuruyor.