21 Eylül’de okulöncesi ve 1. sınıf öğrencilerimiz seyreltilmiş ve aşamalı olarak yüz yüze eğitime başladı. 21 Eylül günü bir başarı hikâyesine dönüştürülmeye çalışıldı. Yalnızca “onay” veren velilerin çocuklarının okula başladığı, öğrencilerimizin yüzde doksanından fazlasının uzaktan eğitime devam ettiği bir durumda “Yüz yüze eğitim başladı” algısının bir gerçekliği, öğrencilerimizin yaşamında bir karşılığı yok. Yüz yüze ve uzaktan eğitimde yaşanılan sorunlarla, salgınla baş etmek ise öğretmenlere, eğitim emekçilerine bırakıldı.

Öğrencilerimizin büyük çoğunluğu için uzaktan eğitimin devam ettiği koşullarda EBA çöktü ve Milli Eğitim Bakanı “Bu bizim için olumlu bir haber. Talepte sıçrama oluştu” dedi. Tüm öğrencilerimizin kamusal eğitim hakkından sorumlu olan bir bakanlığın yaşanılanı olumlu karşılamasını hangi sözcük, hangi cümle açıklayabilir? Sözün bittiği yerdeyiz.

Özel okullarda uzaktan eğitime erişimde sorun yaşanmazken, kamu okullarında öğrencilerimize yaşatılan eşitsizliğin, yoksulluğun üstünün örtülmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz.17 kitaplık set, tarlalara gönderilen EBA destek araçları mı yaşanılan eşitsizliği ortadan kaldıracak? Seçmenin, elemenin, rekabetin dayatıldığı sınav merkezli bir eğitim sisteminde özel okula giden çocuklarla, kamu okullarındaki çocuklar arasındaki eşitsizlik 17 kitaplık set ile mi ortadan kalkacak? Köylerdeki çocuklar EBA erişim noktalarına kışın çamurlu, karlı yollardan geçerek nasıl ulaşacak? Çocuklar sabah veya akşam saatlerinde gerçekleşecek derslere nasıl katılacak?

16 Mart’ta salgında okulların kapanmasından bugüne altı ayı aşkın bir zaman geçmesine rağmen en az altı milyon öğrencinin uzaktan eğitime erişiminin ücretsiz karşılanmasının gündeme dahi alınmaması, eğitime yeterli bütçe ayrılmaması siyasal bir tercih! Siyasi iktidarın tercihi!

Bir Milli Eğitim Bakanı eğitimi alınıp satılabilir bir hizmet olarak görüyorsa, parası olmayanların eğitime ihtiyacı olmadığını “Sen ağa, ben ağa bu inekleri kim sağa” cümlesi ile ifade ediyor ve bu cümle Bakanlar Kurulu toplantısında gülüşmelerle karşılanıyorsa, EBA’nın çökmesi “olumlu haber” olarak açıklanıyorsa kurulan hiçbir cümle yanlışlıkla söylenmiş ifadeler değildir. Malumun ilamıdır. Kurulan cümleler tek başına bir kişinin kişisel özellikleri, tercihleri ile sınırlı değildir. Bir siyaseti, bir yönetim, yaklaşım biçimini, bir sınıfı, sermayenin, özel okul sahiplerinin sözünü temsil etmektedir. Milli Eğitim Bakanı ve temsil ettiği anlayış eğitimi ticari bir hizmet, bir meta olarak görmektedir.

Milli Eğitim Bakanı’nın EBA’nın çökmesini “olumlu haber” olarak açıkladığı saatlerde Urfa’da mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştırılan 15 yaşında bir çocuk, tarım işçilerini taşıyan bir minibüsün devrilmesi sonucu yaşamını kaybetti. Kaybettiğimiz çocuklarımızın yaşamları yaşatılan eşitsizliğin sonucudur. Çöken yalnızca EBA değil, AKP’nin eğitim politikalarıdır.