Çöküş sürecinde ilk düşen domino taşının Sri Lanka yerine Türkiye olması bekleniyordu
Sri Lanka’daki isyanın kaleme alındığı The Guardian’daki yazıda, 'Gelişmiş ülkelerin ekonomik çöküş sürecinde ilk düşen domino taşının Sri Lanka yerine Türkiye olması bekleniyordu' denildi
TOLGA UĞUR
Güney Asya ülkelerinden Sri Lanka’da açlık, yoksulluk ve kötü yönetime karşı başlayan isyan Başbakan Mahinda Rajapaksa’yı götürse de dinmiyor. Rajapaksa’nın istifasıyla sonuçlanan eylemler devam ederken İngiliz The Guardian gazetesinde Larry Elliott imzasıyla çıkan yazıda, “Gelişmiş ülkelerin ekonomik çöküş sürecinde ilk düşen domino taşının Sri Lanka yerine Türkiye olması bekleniyordu” denildi.
“Sri Lanka Küresel Borç Krizi Karşısında Düşen İlk Domino Taşı Oldu” başlıklı değerlendirme yazısında ülkede ekonomik kriz nedeniyle haftalardır süren protestoların ardından başbakan Rajapaksa'nın istifasının da halkın öfkesini dindiremediğine dikkat çekildi. Sri Lanka'nın ekonomik çöküşünü tamamladığı ve IMF ve Dünya Bankası'nın "kurtarma paketi hazırlama girişimlerinde bulunmalarına karşın ülkenin daha da kötüye gitmesinden" endişelendiği ifade edildi.
Dünya genelinde gelişmekte olan ülkelerin pandemi, borç yükü ve gıda ve akaryakıt fiyat artışının yarattığı krizle mücadele ettiği belirtilen yazıda, bu ülkelerin sırayla ekonomik çöküşe sürüklendiği ifade edildi.
İLK DÜŞEN TÜRKİYE OLACATI
Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre, dünyada söz konusu krizlerin en az birinden etkilenen toplam 107 ülkenin olduğu kaydedilen yazıda, ekonomik çöküş sürecinde "ilk düşen domino taşı"nın Türkiye olmasının beklenmesine karşın, ilk taşın Sri Lanka olduğu belirtildi. Yazıda, "Türkiye, yıllık yüzde 70 enflasyon oranına karşın hâlâ ayakta. Tehdit altında olan diğer ülkelerin aksine Türkiye kendi halkını besleyebiliyor" denildi.
Yazıda, hali hazırda borç krizi yaşayan gelişmekte olan ülkelerin, Ukrayna'daki savaşla birlikte krizi daha da derin hissetmeye başladığı belirtildi.
Yazının tam hali şöyle:
“Haftalar süren protestolar ve derinleşen krizin ardından Sri Lanka Başbakanı Mahinda Rajapaksa istifa etti. Devletler için iflas sistemi yoktur ama eğer olsaydı, Güney Asya ülkesi bunu kullanacak ilk ülke olurdu. IMF’den bir ekip bu hafta Kolombo’da (Sri Lanka’nın başkenti) ülke yetkilileriyle zorlu reform paketi ve finansal yardımı içeren bir 'kurtarma' paketi için görüşmelere başladı. Ancak IMF ve onun kardeş organizasyonu Dünya Bankası çok iyi biliyor ki, bu kriz bir ülkedeki yanlış yönetimden çok daha fazlası. Onlar, Sri Lanka’nın önümüzdeki felaketlerin habercisi olmasından korkuyorlar.
Dünya genelinde, düşük ve orta gelir grubundaki ülkeler, üç boyutlu krizle mücadele ediyor: Pandemi, borçlarında yaşanan artış ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan artış…
Dünya Bankası Başkanı David Malpass, organizasyonun geçen ay düzenlenen bahar toplantısında endişelerini şöyle dile getirdi: “Gelişmekte olan ülkeler konusunda çok endişeliyim. Onlar enerji, gübre, gıdanın yanı sıra faiz oranlarındaki muhtemel artışlarla karşı karşıya. Her biri onları zorluyor.
Birleşmiş Milletler, sorunun boyutlarını araştırıyor. Ticaret ve Gelişim Kolu’nun son raporuna göre 107 ülke yanda belirtilen üç şokun en az birisiyle karşı karşıya: Gıda fiyatlarındaki artış, enerji fiyatlarındaki artış, sıkı finansal durum. Üç şokun da mevcut olduğu 69 ülke bulunuyor. Bu ülkelerin 25’i Afrika’da, 25’i Asya ve Pasifik’te ve 19 tanesi de Latin Amerika ve Pasifik’te.
(Ekonomik açıdan) Zayıf olan ülkelerin listesi geniş ve çeşitli. IMF, Mısır ve Tunus, iki ülke de Rusya ve Ukrayna’dan önemli ölçüde buğday ithal ediyor ve enerji ithalatında yaşanan artış nedeniyle enerji kesintilere uygulamak zorunda kalan Pakistan ile diyaloglara başladı. Gana, Kenya, Güney Afrika ve Etiyopya’yı içeren Alt Sahra ülkeleri de sıkı bir şekilde takip ediliyor. Arjantin 45 milyar borcu dolarlık borcu için IMF ile yeni bir anlaşma imzaladı, El Salvador ve Peru gibi diğer Latin Amerika ülkeleri de risk altında.
Aylardır, Türkiye’nin düşen ilk domino taşı olacağına dair spekülasyonlar vardı ama Türkiye yüzde 70’i bulan yıllık enflasyonu ve alışılmadık ekonomi programına rağmen hâlâ ayakta. Diğer ülkelerin aksine, Türkiye kendi insanını hâlâ besleyebiliyor.
Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Bölümü Direktörü Richard Kozul Wright “Ülkelerin kendilerine özgü problemleri var ancak şokların büyük bir bölümünün bunlarla alakası yok. Pandemi ve savaşın bu ülkelerle alakası yoktu ancak borçlanmalarında büyük bir artışa neden oldu” diyor.
Dünya Bankası düşük gelir grubundaki ülkelerin yüzde 60’nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin öncesinde borçlarını ödeme konusunda risk altında bulunduğunu açıklamıştı. Ukrayna’daki savaş, yatırımcıların yatırımcıların ABD dolarına yeniden dönmesini ve gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değer kaybetmesine neden oldu. ABD Merkez Bankası FED’in faizleri yükseltmesi sorunu büyüttü.
Gelişmekte olan ülkelerdeki krizler yeni değil ama Kozul Wright’in da söylediği gibi, uluslararası düzen, eli kulağında olan borç problemi karşısında hazırlıksız yakalandı. Wright, “Sistem, yalnızca ülke ülke sorunlarla ilgilenebilir. Ama bunlar sistem kaynaklı problemler ve şu anda onlarla mücadele edebilecek sistematik yollar yok.”
Sri Lanka, Ukrayna’daki savaşın ekonomik sonuçlarına teslim olan ilk ülke. Ama muhtemelen son olmayacak.”