Glasgow’da düzenlenen ve 197 ülkenin katıldığı COP26 sona erdi, zirvenin hayal kırıklığı yaratıp yaratmadığı tartışılan konular arasında yerini aldı. Prof. Dr. Murat Türkeş, COP26’nın bekleneni karşılamadığının altını çizdi.

COP26 hayal kırıklığı oldu

DİLARA ŞİMŞEK

İskoçya’nın Glasgow kentinde 31 Ekim’de başlayan İklim Değişikliği Zirvesi (COP26) konferansı, önceki gün sona erdi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 197 ülkenin küresel ısıtmayı 1.5 derecede tutmak için atacağı adımların tartışıldığı iki haftalık konferans bekleneni karşılamadı. Acil harekete geçilmesini gerektirecek taahhütler verilse de bunların hemen uygulanabilirliğinin gerçekçi olmaması nedeniyle zirve, yoğun eleştirilere maruz kaldı. Zirvenin bir diğer dikkat çeken unsuru ise fosil yakıt endüstrisiyle bağlantılı delegelerin sayısının her bir ülkenin temsilci sayısını aşması oldu. Global Witness adlı kuruluşun analiz sonucu iklim zirvesine fosil yakıt endüstrisinin çıkarlarıyla bağlantıları bulunan 503 delegenin katıldığı tespit edildi.

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, zirvenin beklentileri karşılamadığını kaydetti. Görüşülen konuların büyük bölümünde ilerlemelerin olduğunu ancak hedeflerin istenilen düzeyde dile getirilmediğini kaydeden Prof. Dr. Türkeş, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Beklentiler gerçekleşmedi aslında. Açıkçası iklim değişikliği savaşının, Paris Anlaşması’nın küresel ısınma hedefleri, kayıp ve hasarlar, iklim değişikliğinin finansmanı ve benzeri konularda ülkelerden beklenen ve Glasgow’da kuvvetli şekilde resmi metinlere geçilmesi düşünülen bu azimkâr hedefler, yükümlülükler istendiği düzeyde olmadı. Kuşkusuz bu görüşme konularının büyük bölümünde bazı ilerlemeler oldu. Bazı ülkeler ve bölgeler arasında anlaşmalar oldu. Dünya ölçeğinde kömürün finansmanının sınırlandırılması, karbondioksitin dışında metan gazı salımlarının azaltılması. Dünyanın sera gazı salımları açısından en kirletici iki ülkesi ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki iklim değişikliği iş birliği anlaşması kuşkusuz iklim değişikliği savaşının daha yüksek düzeyde sürdürebileceğinin bazı olumlu adımları.”

cop26-hayal-kirikligi-oldu-943840-1.
Prof. Dr. Murat Türkeş

‘SENEYE YİNE GÖRÜŞELİM’

Zirvenin bu sene ‘kuvvetli tavsiyeler’ şeklinde ilerlediğini kaydeden Prof. Dr. Türkeş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok daha kuvvetlendirilmiş, azimkâr sera gazı salımı azaltılmasının yükümlülükleri belirlenmesi gerekiyordu bu aslında kuvvetli tavsiye şeklinde ‘seneye yine görüşelim’e döndü. Çok daha iyisi olabilirdi, çok söz söylendi, çok tartışıldı, bilim bir sürü yeni kanıtlar ve çözüm önerileri sundu ama buna rağmen Glasgow’dan beklenen küresel iklim sisteminin korunması, insanın küresel iklim sistemindeki olumsuz etkisinin azaltılması, iklim değişikliğinin yer kürenin daha yaşanabilir bir düzeyde durdurulmasına ilişkin asıl beklentiler bilimin gösterdiği şekilde gerçekleşmedi. Asıl önemli olan Paris Anlaşması’nın küresel ısınmayı bir buçuk santigrat derecede sınırlandırmak ya da 2 santigrat derecesinin altında tutmaya hedefine ulaşmak için ülkeler 2030’a kadar bilimin gösterdiği yolda sera gazı salımlarını azaltamayacak. Başka bir deyişle bugüne kadar belirlenen iklim değişikliği politikaları sunulan ulusal olarak belirlenmiş katkılar, son 1 yılda ve Glasgow’da verilen sözlerin hepsi yüzde 100 gerçekleşse bile 2030’a geldiğimizde küresel ısınma 2 santigrat derecenin üstünde olacak. Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği savaşı ve kayıp hasarlar, uyum karşı önlemleri gibi pek çok konudaki finansman ihtiyaçları çok tartışıldı. Bunun önümüzdeki yıllarda nasıl şekilleneceğini göreceğiz.”

Prof. Dr. Türkeş’e göre bir diğer tartışmalı konu ise küresel karbon piyasaları: “Bu, küreselleşme kapsamında oldukça ticari yaklaşım. Doğrudan iklim sistemine bir katkısı yok. Küresel ısınmayı önlemeye doğrudan bir katkısı olduğuna ilişkin kanıt yok. Daha çok gelişmiş ülkeleri ve ticari kuruluşları rahatlatan başlık. Buradaki birçok konu tartışmalı. Sanıyorum kuvvetli ifadeler olmakla birlikte bazı anahtar konular önümüzdeki sene yenide görüşülecek.”