Çöpte bulduğu Nana hayatını değiştirdi

Kayseri’de yaşayan 23 yaşındaki Batuhan Yüksel’in hayatı, çocukluk döneminde çöp konteynerinden kâğıt toplarken bulduğu kitapla değişti. Şimdi yüksek lisans öğrencisi olan Yüksel, satın aldığı ve çöplerden topladığı, içinde 100 yıllık tarihe sahip ikinci el kitapların da bulunduğu kitapçıda hem kendisi okuyor hem de öğrencilere kaynak sağlıyor.

Emile Zola bakışımı değiştirdi
Melikgazi ilçesinde içinde 10 bine yakın kitap, dergi, fotoroman ve ansiklopedinin bulunduğu kitabevinin işletmeciliğini yapan ve burayı “2’nci el kitapların huzurevi” olarak adlandıran Yüksel, kitaplara olan ilgisini şöyle ifade etti:
“Erciyes Üniversitesi Ermeni Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Kitaplara ilgi duymamın nedeni, çocukluk dönemimde çöplerden kâğıt toplarken bulduğum Emile Zola’ya ait 1943 yılı baskılı ‘Nana’ isimli kitap oldu. Bulduğum kitap, benim kitaplara olan bakışımı değiştirdi. Üniversitede hafta sonları çalıştığım bu kitabevini bir süre sonra devraldım.

Dükkânımdaki kitapların hepsi ikinci el olup, çöp konteynerlerinden, hurdacılardan, bitpazarlarında ve hayatını kaybeden kişilerin yakınlarının sattığı kütüphanelerden topladım. Hepsinin bakımını temizliğini yapıyor, raflara öyle koyuyorum.”

Öğrencilere ücretsiz kaynak sağlıyor
Kitabevinde baskı tarihi 100 yılı aşan farklı dillerde birçok taş baskı eserin bulunduğunu da belirten Yüksel, “Çalıkuşu’nun ilk baskısı olmak üzere birçok kitap var. Tarihi 100 yılı aşkın olan eserleri, naftalinlere sararak böceklerden korumak için özel bir çantada saklıyorum. Çok fazla kitap okuyan biri değildim. Okuduğumda ne kadar cahil kaldığımı düşünerek üzülüyorum. Burada roman ve kitapların yanı sıra farklı türde birçok kitap, dergi, ansiklopedi gibi yazılı eser var. Orta ve lise dönem ödevleri, yüksek lisans bitirme tezleri için gelen öğrencilere ise kaynak bulabilmek için ücretsiz olarak yardım ediyorum” diye konuştu.

***

Nana’nın öyküsü...

Büyük Fransız yazarı Zola’nın 1871-1892 yılları arasında yayımladığı roman, Nana adlı bir kızın sokaklardan tiyatro oyunculuğuna, oyunculuktan da Paris’in en meşhur hayat kadını oluşuna uzanan öyküsünü anlatır. Bir yandan da bir toplumun aşırıya kaçan haz düşkünlüğünü ve ahlâki açıdan çöküşünü gözler önüne serer. Nana pek çok kez sinemaya ve sahneye uyarlanmış, her seferinde de büyük ilgi uyandırmıştır.