Çalışan bir insan için güvende ve sağlıklı yaşam talebi, insancıl bir içeriğe sahiptir ve olması gerekendir. Çalışan kesimin 100’lerce yıldır ‘sendikalaşma’ için verdiği mücadelenin altında yatan gerekçe de budur.

Kapitalist kurgu içinde, sermayenin ‘kar’ histerisinin yarattığı kaos ile, çalışan kesimin bu histeriye karşı sürekli mücadele vererek alan kaybetmek istememesi, bir örgütlenmeyi zorunlu kılmıştır. Bunun ucu İngiltere’deki Sanayi Devrimi’ne kadar gider.

Tabii burada, özellikle Avrupa’da feodal yapıya karşı mücadele eden burjuvazinin ortaya koyduğu demokrasi talebi, o zaman için ilerici bir görünüm içerip, bir kültür olarak ortaya çıkmıştı. Bu Avrupa için, yaşanan çelişkiler içinde çalışan ve sermaye adına bir avantajdı.

İşte bizim ıstırabımız burada başlamakta…

Bizim sermaye ‘esnaf’ kurgusu içinden gelip, devlet olanaklarını kullanarak ortaya çıkan ve demokrasinin hiçbir kültür kırıntısı ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan, yarı feodal bir yapıya sahiptir.

Şimdi bu yapıdaki sermayeye, ‘artı değer’ paylaşım çelişkisini (artı değeri de anlatmak lazım bunlara), çalışanın örgütlenme talebini ve en önemlisi bu örgütlenme ve sosyal haklara sahip olmanın üretimde verimin artmasına neden olacağını nasıl anlatıp, nasıl ikna edeceğiz?

Üstelik, ne hikmetse bizde sendikalaşma talebi bir ideoloji sorunu olarak görülür!

Çünkü bu az bile gelişememiş sermaye, olayı bu platformda taşıyarak ve arkasını devlet desteğini alarak süreci imha etmek için bir kaos ortamını yaratıyor…

Demokratik talep olan ‘sendikal hak ve örgütlenme’ye, Sanayi Devrimin başladığı ve kapitalist kurgunun en üst düzeyde olduğu İngiltere’den, Sayın Prof. Dr. Ufuk Aydın’ın “Profesyonel Sporda Sendikalaşma” kitabından ve kendi alanımdaki sorunu, PFA örneğini vererek anlatmak istiyorum ki bu çelişki daha net anlaşılsın.

PAF İngiliz Profesyonel Sporcular Sendikası.

Kuruluş 1907. Üye sayısı 4000 civarındadır.

Şimdi PAF’ın 100 yıllık mücadelesi sonucunda üyelerine sağladığı haklara bakalım:

►Profesyonel futbolcuların yılda 4 hafta ücretli izin hakkına sahip olması,

►Futbolcuların kulüplerinden izinsiz olarak medyaya açıklama hakkına sahip olması,

►Sakatlanan futbolcuya sakatlığı döneminde temel ücret ödenmesi,

►Ölen futbolcunun ailesine yüklü miktarda (40 000 pound) ölüm yardımı yapılmasının sağlanması,

Futbol ligi ile ortaklaşa kurulan özel sağlık sigortası sistemi ile, sakatlanan futbolculara önemli bir ekonomik yük getirmeden tedavilerinin sağlanması,

►İş piyasasında, işveren (kulüp) yönetimlerinin ve federasyonun (FA ve FL) tek yanlı uygulamalarının kaldırılması,

►Sporcu ortalama ücretlerinin önemli ölçüde artırılması,

►Transfer sisteminde, futbolcular aleyhine uygulamalar özellikle transfer ücreti ile futbolcuların normal ücretinin sınırlamasına yol açan “tavan ücret” uygulamasının kaldırılması,

►FL ve FA ile uyuşmazlıkların çözümünde özel bir yöntem getirilmesi.

Uygulamalarının tümü; hatta daha fazlası hep PFA’in izlediği olumlu stratejilerinin eseridir.

“Oyunculara Nakit Yardım Planı”, bu plan PFA, FL ve Premier Lig’in ortak faaliyetidir. 1980 yılında oluşan plan, kulüplerin yaptığı transferden %5 kesinti yapılarak finans edilmekte. Planla, futbolu bırakan veya zorunlu bırakan futbolculara vergiden muaf tutulan toplu para ödenmektedir. Planın yedieminleri PFA yöneticileridir. 1980 yılından 2005 yılına kadar 5.091 kişiye 71.227.530 pound yardım yapılmıştır.

►Görev başında ölüm halinde 1 milyon pound (yıllık gelirinin 4 katını aşmamak koşuluyla) para ödenmekte.

►Emeklilik ikramiyesi ise 2005 yılında 105 bin 600 pound olarak belirlenmiştir.

Bana göre, PFA’nın yaptığı en önemli eğitim faaliyeti ise “Futbolcuların İleri Eğitimi ve Mesleki Eğitimi Programı”dır. Program, PFA’in Eğitim Fonu ve FL ile Premier Lig tarafından finanse edilmektedir. Programın amacı, her çeşit mesleki eğitim ya da ileri eğitim almak isteyen üyelere (futbolculara) finansal destek sağlamak amacını gütmektedir…

Bizde ise ‘spor’ 21 ‘İş Kolu’ içinde olmadığından ve maalesef eğlence sektörü içinde örgütlenme hakkı verildiğinden dolayı da asla üye kotasını dolduramıyor. Bu da ‘grev’ ve ‘toplu sözleşme’ hakkına sahip olmasını engellemektedir.

100 yıldır bekliyoruz…