Covid-19 varyantları ve çift varyant aşı etkinliği

Prof. Dr. Bekir S. KOCAZEYBEK*

Kasım 2019’da başlayan ve üç yılı aşan bir süre zarfında dünyada milyonlarca vaka (666 milyon) ve ölüme (6,7 milyon), ülkemizde ise 17 milyon vakaya, 101 bin ölüme neden olan Covid-19 son aylarda etkinliğini farklı varyantlarla tekrar arttırmıştır. Memsimsel olarak her yıl solunum yollarını enfekte etmesi beklenen Influenza A (grip), RSV, Adenovirüs gibi virüslerin artışıyla birlikte SARS-CoV-2 Omicron varyantının alt tiplerinde görülen çok çeşitlilik ve son aylarda da ABD’de Covid-19 vakalarının yüzde 43’ünden sorumlu olduğu bildirilen bir diğer Omicron varyantlarına göre yüzde 12 daha fazla hızlı yayılabilen Omicron XBB 1.5 etkinliğini arttırmış baskın bir varyant haline gelmektedir. Buna karşın ECDC (Avrupa Hastalık Kontrol Merkezi) ise şimdilik Avrupa için (Türkiye’de buna dahil) risk oranının (yüzde 2,5) şimdilik düşük olduğunu, ancak 1 ya da 2 ay sonra bulaşıcılık kapasitesinin yüksek olmasından dolayı daha baskın bir varyant olabileceğini öngörmektedir.

Bugünlerde giderek vaka sayılarını arttıran Omicron XBB 1.5 varyantının WHO (Dünya Sağlık Örgütü), CDC (Amerikan Hastalık Kontrol/Önleme Merkezi) ve ECDC öngörülerine göre şimdilik gözlenen en önemli özelliğinin diğer tüm varyantlara göre çok bulaşıcı olmasını sağlayan Spike = Dikensi kısmındaki yeni mutasyonların sayısının artması ve özellikle F486P mutasyonunun bireylerin immün savunmasından kaçışını sağladığı ve solunum yolu epitel hücrelerine tutunmasını çok daha arttırdığı ve virüsün daha kolay yayıldığını ifade etmektedirler. Buna karşın klinik olarak akciğerlerde yarattığı tahribatın ve hastalığın şiddetini arttırıp arttırmadığı hususunda şimdilik net bir göstergenin olmadığını eklemektedirler. Bilim çevrelerince Omicron XBB 1.5’e dönük vakaların izlemiyle bu hususta ileriki günlerde net bir tablonun ortaya konulabileceği açıktır.

Ancak üç yıllık bilimsel deneyimlerimiz bize COVID-19 hastalığı sonrası gelişen immün yanıt ve SARS-CoV-2’ye karşı geliştirilen muhtelif aşıların etkinliklerinin giderek azaldığı primer (ilk iki doz) aşılama ve üzerine güçlendirici (booster) dozajlara sahip olunsa da (ayrıca öncesinde ve sonrasında Covid-19 geçirilmiş olsa da) en az üçüncü aydan itibaren hastalıktan koruyucu antikorların düşmeye başladığı 6. ayda ise bu azalmanın çok anlamlı düzeylere vardığı bilinmektedir. Bundan dolayı güçlendirici dozajlara 6. aydan itibaren ihtiyaç olduğu ifade edilebilir.

2022 yılı altıncı ayından itibaren tüm dünyada ve ülkemizde gözlenen Covid-19’a karşı korunma önlemlerindeki rehavet, resmi kısıtlamaların ve kuralların kalkması maske ve mesafe hususlarında bireysel davranış yanlışlıkları ile birlikte SARS-CoV-2 virüsünün Omicron varyantı insanlar arası daha hızlı yayılım göstermiştir. Bu durumda virüslerin doğal karakterlerinin gereği olarak toplumdaki biyolojik evrimlerini devam ettirmelerinin yolu açılmıştır. SARS-CoV-2 her ne kadar çok insana bulaşırsa o kadar da mutasyon geliştirme kapasitesini arttırmakta ve çok farklı varyantların da toplumda dolaşımlarına neden olunmaktadır. Bu süreç gerçekte bir basit daire benzetmesine uygundur. Kısır bir döngüde toplumda SARS-CoV-2 toplumsal reflekste ve insan davranışları nedenleriyle bir türlü toplumlarda dolaşımlardan kaldıramamakta bunun sonucu olarak yeni ve daha bulaşıcı varyantlar oluşarak toplumdaki vaka sayılarını giderek arttırmaktadırlar.

Bu süreçte bizleri en korkutan husus bir gün bu varyantlardan birinin daha şiddetli hastalandırıcı ve öldürücü mutasyonlara sahip olması ve mevcut aşılara karşı çok sert direnç göstermeleri ve az da olsa bu süreçte var olan aşı etkinliklerinin neredeyse sıfıra inmeleridir.

Çin’den tüm dünyaya yayılan pandemik varyant virüsten (Wuhan21 tipi) BionTech ve Moderna firmaları tarafından geliştirilmiş olan tek varyanta (monovalan) karşı mRNA bazlı aşıların üç yıllık süreçte etkinliklerinin giderek azalması daha da önemlisi 2022 yılında özellikle Omicron varyantının değişik alt tiplerinin küresel düzeyde farklı farklı dönemlerde vaka sayılarını arttırmaları nedenleriyle aşı firmaları yeni aşı kombinasyon çalışmalarını başlatmışlardır. BA1, BA4/BA5’e karşı daha etkili olabilecek çift varyanta (bivalan: hem Wuhan21 hem de Omicron BA 1, BA 4 ve BA 5’İ kapsayan) karşı olan aşılarla karşılaştırma çalışmaları başlatılmıştır.

2022 yılı başlarında Omicron BA 1 varyantına karşı BionTech ve Moderna firmalarının tek varyanta (monovalan=Wuhan21) karşı ve çift varyanta (bivalan=hem Wuhan21 hem de Omicron BA1) karşı aşı çalışmalarının sonuçları FDA’ e (Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi) sunuldu. Maalesef araştırma sonuçları iyi değildi. Her iki aşı çeşidi arasında etkinlik yönünden önemli bir fark bulunamadı (fark bivalan aşı lehine çok az yani 1,5 ve 1,75 kadardı).

2022 yılının ortalarından sonuna doğru ABD ve Avrupa’da Omicron BA 1 yerine BA 4 ve BA 5’in yüzde 95 oranında baskınlığının artmasından dolayı FDA bu iki alt varyantı içeren aşı kombinasyon çalışmalarının iznini verdi. Daha sonra tek varyantlı (monovalan: Çin = Wuhan21) ve çift varyantlı (bivalan= hem Wuhan21 hem de BA 4/BA 5’i kapsayan) aşı çalışma sonuçları üç farklı yayında açıklandı (2’si makale, 1’i CDC açıklaması). Sonuçlar yine Omicron BA1’de olduğu gibi Omicron BA 4 ve BA 5’te de aşı etkinliği yönünden bir fark göstermedi. CDC’nin 2022’nin sonunda yayınladığı bir açıklamada tek tip varyanta karşı olan aşıyı 3 ay önce 2 doz olarak yaptıranlarda ve yine aynı aşıyı 2 doz olarak 8 ay önce yaptıranları ayrı ayrı 3. ve 8. ay sonra güçlendirici doz olarak iki varyantlı (bivalan) aşının yapılmasıyla elde edilen araştırma sonuçlarını açıkladı. Buna göre BA 4 ve BA 5’e karşı ekstra korumanın 8 ay sonrası güçlendirici çift varyantlı (bivalan) aşı olanlarda yüzde 43-56, 3 ay sonra güçlendirici aşı dozu olarak ikili (bivalan) aşı olanlarda ise yüzde 28-31 olduğu belirtilmiştir. Buna karşın CDC 2022 yılı sonunda yayınladığı bir değerlendirmedeki saha verilerine göre hastaneye yatışlarda iki varyanta karşı (bivalan) güçlendirici aşı olanların tek varyantlı (monovalan) aşı olanlara göre yüzde 73 oranında ekstra koruma sağladığı ileri sürülmüştür.

SONUÇ OLARAK; Pandeminin üçünü yılında SARS-CoV-2 varyantları özellikle Omicron alt varyantları toplumda etkinliklerini hala ciddi olarak devam ettirmektedirler. Özellikle Omicron’un alt varyantlarının en az 3 veya 4’er ay aralıklarla farklı coğrafik bölgeler ve ülkelerde Covid-19 geliştirme hızlarını arttırıp sonra kaybolarak yerlerine bir başka varyanta bırakma gibi sürece girmişlerdir. Omicron’un alt varyantlarının şuan en önemli özelliği 30’un üzerinde saptanan çoklu ve özel mutasyonları (Omicron XBB 1.5/F486P mutasyonu) ile bulaşıcı kapasitelerini arttırmaları ile toplumda hızlı bir şekilde yayılmalarıdır. Buna karşın bu varyantlar öldürücü ve çok ciddi hastalandırıcı özellik taşıyan bir mutasyonel evrimleşmeye gitmemişlerdir (ileri yaş, komorbitliler, immünitesi yetersiz ve düşük olanlardaki geliştirdikleri ölümler hariç). İlerisi için 3-4 ayda artan ve azalabilen varyantların yerine çok tehlikeli gelişmeye neden olabilecek endişe verici bir varyanta karşı yeni ve çok etkili bir aşı geliştirmenin daha mantıklı ve bilimsel bir yaklaşım olacağı bilim çevrelerinde kabul görmeye başlamış bir ortak akıl düşüncesidir. Bu karmaşık süreçte aşılama yoluyla hastalıktan korunmak için elimizde olan ve halen kullanılmakta olan tek varyanta (monovalan) karşı olan mRNA aşılarının etkinliği azalsa da bu aşılara alternatif olarak geliştirilen çift varyantlı (bivalan) yeni aşıların etkililiğinin tek varyantlı (monovalan) aşıya göre hastaneye yatışlarda üstünlük gösterdiği (yüzde 73 oranında) bildirilmiştir. Buna göre üstelik güçlendirici aşı dozajlarının iki varyantlı aşı olarak en az 6-8 ay arasında olunmasının daha yararlı olacağı vurgulanmıştır. Ayrıca bu güçlendirici dozajların özellikle 6-8 ay sonra özellikle ileri yaş, birden fazla altta yatan hastalığı olanlar, Covid-19 için risk taşıyanlar (sağlık çalışanları) immünitesi yetersiz ve baskılanmış olan kişilerde yapılmasının gerekliliğinin altı çizilmiştir.

Tüm toplumların SARS-CoV-2 / Covid-19 kabusundan bir an önce kurtulmasının yolu virüsten korunma yollarını (maske, mesafe) belirli koşullarda (özellikle kapalı ve kalabalık ortamlarda) tekrar hatırlanması ve ivedilikle hayata geçirilmesinin gerektiğine inanmaktayız. Aksi bir durumda tüm insanlığın tehdit edebilecek, aşıların etkinliğinden tümüyle kaçabilecek, bulaşıcılığı çok yüksek ve daha önemlisi başta akciğerler olmak üzere kalp-damar ve diğer sistemleri tutarak ölümlere neden olabilecek yeni bir varyantın önümüzdeki süreçte ortaya çıkması kaçınılmaz olabilecektir.

*İÜC- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Öğretim Üyesi/Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı