Türkiye ikidir ittifakla seçime gidiyor. Bir tarafta Cumhur İttifakı (AKP-MHP [BBP]) diğer tarafta da Millet İttifakı (CHP-İYİ Parti [SP]). HDP, 24 Haziran seçimlerinde denediği Kürt ittifakından sonuç alamamıştı. Parti yetkililerinin açıklamalarından 31 Mart için bunu bir kez daha deneyeceklerini anlıyoruz. Bunlar arasında gerçek anlamda ‘ortaklık’ olarak nitelenebilecek olan sadece Cumhur İttifakı. AKP ile MHP’nin basit […]

Çözülen sosyal demokrasi

Türkiye ikidir ittifakla seçime gidiyor. Bir tarafta Cumhur İttifakı (AKP-MHP [BBP]) diğer tarafta da Millet İttifakı (CHP-İYİ Parti [SP]). HDP, 24 Haziran seçimlerinde denediği Kürt ittifakından sonuç alamamıştı. Parti yetkililerinin açıklamalarından 31 Mart için bunu bir kez daha deneyeceklerini anlıyoruz.

Bunlar arasında gerçek anlamda ‘ortaklık’ olarak nitelenebilecek olan sadece Cumhur İttifakı. AKP ile MHP’nin basit anlamda bir seçim ittifakı değil, düşünce birliği geliştirdiği çok açık. Giderek tabanlarıyla da birbirine benzeyen partiler haline geliyorlar. Diğer ittifaklar içinse bunu söylemek mümkün değil.

TEK KAYBEDENİ CHP

İttifak içerisinde olan tüm partilere baktığımızda tek kaybedenin CHP olduğunu, hatta sosyal demokrat anlayış olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Üstelik bu kaybetme sadece oy bazında da değerlendirilemez. Siyasal çizgi, gelenekler ve alışkanlıklar açısından da sosyal demokrasinin önemli bir erime yaşadığını söylemek mümkün. Son dönemin modası ile ‘rozetsiz’, bir başka deyimle ‘siyasetsiz siyaset’ bu fikri çözülmeyi en net şekilde ifade eden kavramlar.

İYİ PARTİ GAYRETİ

CHP’nin Millet İttifakı’ndan en önemli muradanın İYİ Parti’yi, dolayısıyla Meral Akşener’i siyaset sahnesinde tutma isteği olduğu çok açık. İYİ Parti sahnede oldukça AKP ve MHP sağın ek sözcüsü olamayacak, sağ bloku parçalama sürecinde İYİ Parti alternatif olarak kalacaktı. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu tercihe çok önem verdiğini bilmeyen yok. Zaman zaman ‘İYİ Parti’yi çok destekliyoruz’ eleştirilerine göğüs germesinin arkasında yatan gerçek de bu fikir. CHP yönetimi, Erdoğan’ı durdurma ve iktidardan etme görevini bir anlamda sağa vermiş durumda. İYİ Parti kuşkusuz bu sürçten en karlı çıkan parti durumunda. Meclis grubundan sonra şimdi de muhtemelen bir ki büyükşehir ve önemli ilçe başkanlığını kazanacak. Hem de bu bölgelerde üçüncü dördüncü parti konumundayken bunu başaracak.

POLİTİKA KONUŞULACAKTI

Yerel seçimlerin gündeme gelmesi ile birlikte CHP içerisinde çok sayıda il başkanı, MYK, PM üyesi ile konuştuk. Bu görüşmeleri gazetemizin sayfalarına da taşıdık. Neredeyse tüm söyleşilerin ortak sözü “CHP’nin adayları değil yerel yönetim programı konuşulacak” olmuştu. Seçimlere üç aydan az bir süre kaldı ve biz hala konuşulan bir yerel yönetim programı duymadık. Üstüne üstlük daha önceki yerel seçimlerde ‘halkçı, kamucu’ diye yapılan vurgular, tam olarak neyi ifade ettiği belli olmayan ‘sosyal belediyeciliğe’ dönüşmüş durumda. Kuşkusuz CHP Genel Merkezi bu ay içerisinde genel bir programı kamuoyu ile paylaşacak. Önceki seçimlerde hazırlanan programın bile gerisinde olacağı şimdiden belli olan bu programın, sağdan devşirilen adayların ya da ittifak yaptıkları partilerin savunmayacağını, sokaklarda anlatmayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Örneğin Mansur Yavaş CHP’nin en başarılı yerel yönetim örneği saylan “Eskişehir’in yaptığını yapacağız” ya da “sosyal demokrat belediyeciliği Ankara ile tanıştıracağım” der mi? Peki ne anlatacak o zaman?

TÜRKİYE’NİN İHTİYACI

AKP, belediyelerde de sıfırı tüketmiş durumda. Yolsuzlukla ve rantla anılmayan tek bir belediye dahi yok. Büyükşehir belediye başkanlarının neredeyse tamamı Erdoğan tarafından görevden alındı, hem de başarısızlıkla suçlanarak. Anlatacakları tek bir başarı hikayesi yok. MHP’nin yönettiği yerler için de durum farklı değil. Aslında iç ve dış politikada oluğu gibi yerel yönetimlerde de AKP’nin yaptıkları muhalefet partilerine geniş bir alanda söylem fırsatı sunuyor. Ama yapmayacaklar. Hem adayların niteliğine, seçilme yöntemine hem de kurulan ittifaklara bakınca AKP rejimine radikal bir eleştiriden bilerek kaçınıldığını söylemek haksızlık olmaz.

NEDEN ÖNEMLİ?

Kuşkusuz demokratik muhalefetin tüm eksiklerinin nedeni ve kaynağı olarak CHP’yi, parti yönetimini görmek doğru değil. Eleştirilerin odağında olmasının nedeni sosyal demokratların AKP rejimine itiraz eden tabanın hala ana gövdesi durumunda olması. Son bir aydır onlarca e posta adreslerimize onlarca mektup düştü. Çoğu, aralarında il ilçe yöneticisi de olan CHP’lilerden geliyor. Özetle mutsuzluklarını ifade ediyorlar. Birçok gerekçe sayarak umutsuz olduklarını söylüyorlar. Bu yazıda aslında onların mektuplarının ortak taleplerinin derlenmesi şeklinde oldu. Umutlu ve mutlu olmak, harekete geçmek için olmazsa olmaz iki koşul. İttifaklar ise bunu sağlamamış. Denendi ve görüldü. O zaman geriye küçük seçim başarıları için değil memleketi karanlıktan çıkarmak için siyaset yapmaktan başka ne kalıyor?…