Geçen haftaki yazıyı “Umutsuzluk gazeteciliği diye bir şey mi var?” sorusuna ayırmış, zaten hakikat yeterince endişe verirken onu daha kötü göstermeye çalışmanın neye faydası olduğunu tartışmıştım. Yazı epey homojen dağıldı ve yankı odamızın dışında dahi tartışıldı. Kendi mecralarına hiç bakmadan, benim bağımsız medya diye andığım (geniş çevrelerin muhalif medya dediği) medyaya ölçüsüzce yüklenenler de oldu.

Oysa mesele, hâlâ eleştirilebilecek durumda olanı eleştirmek ve bir süredir bilinçli okurun çok rahatsız olduğu konuyu yapıcı bir şekilde tartışmaya çalışmaktan ibaretti. Bir de zaten eleştirilmeyecek kadar kötü durumda olmak vardı ki, vakit kaybı olarak saydığım için o kısma hiç girmiyorum. Değerli vaktimizi ve yerimizi daha anlamlı şeylere ayırabiliriz. Kendim yazacak olduğum için değil, kim yazarsa yazsın anlamlı olacak şeylerden söz etmek istiyorum. Çözüm gazeteciliği (solutions journalism) gibi. Bu kavram, geçen haftaki yazıyı bitirirken umutsuzluk gazeteciliğine karşı bir öneri olarak aklımdaydı.

Çözüm gazeteciliği kavramını ilk duyuşum, akademisyen ve yazar Sarphan Uzunoğlu’nun iki yıl kadar önce journo.com.tr de çıkan makalesiydi. O makalede bahsedilen solutionsjournalism.org adresini sonraları ara ara ziyaret etmeye devam ettim. David Bornstein, Tina Rosenberg ve Courtney E. Martin tarafından kurulan Çözüm Gazeteciliği Ağı’nın amacı, sosyal sorunların çözümüne yönelik gelişmeleri öne çıkaran gazeteciliği desteklemek ve yaygınlaştırmak. Böyle yazınca pek bir şey anlaşılmıyor. O sebeple bu haftaki Köşe Vuruşu’nda çözüm gazeteciliğini örneklerle biraz açmak istiyorum.

İşsizlik artıyor haberinin ötesi
Son zamanlardaki en büyük rutinlerimizden biri işsizliğin yükselişine dair haberler. Çift haneye çıktı, tek haneye indi, DİSK’e göre farklı, TÜİK’e göre farklı vs. Evet işsizlik bir sorun. Türkiye’de de bir sorun, dünyada da bir sorun. Türkiye’ye özel nedenlerini ortaya koyan haberlere eyvallah. Bu tarz haberleri engelleme çabaları olduğunda elbette karşı çıkmalıyız. Ancak olay burada bitmiyor, bitmemeli. Peki nasıl bitmez? Az önce bahsettiğim Çözüm Gazeteciliği Ağı’na geri dönelim. Bu ağ, “Çözüm Gazeteciliği”ne uygun haberleri de takip ediyor. Bu yazıyı yazmak için solutionsjournalism.org’u son ziyaret edişimde, o güne kadar 147 ülkede 699 haber merkezi tarafından üretilen 3947 çözüm gazeteciliği hikâyesini tespit ettiklerini bildiriyorlardı. İşte buradaki arama penceresine evrensel bir sorun olan, Unemployment (işsizlik) kavramını yazdım ve önüme gelen çözüm gazeteciliği örneklerini incelemeye başladım.

İşsizliğe yerel çözümler
Ulaştığım haberlerden biri, (Next City –Johnny Magdeleno / 5 Ekim 2016) çoğumuzun Breaking Bad dizisinden sonra adını duyduğu Albuquerque’teki önde gelen şirketlerin başlattığı yerel işsizliği çözme ve şartları iyileştirme programıydı.

Önde gelen şirketler, sorunları yerel imkânlarla çözmeyi umuyordu. Bunun için fikirler vardı. Örneğin; çamaşırhane hizmetlerini düşük ücretle işçi çalıştıran ulusal bir şirketle çözmek yerine, yerel bir işçi çamaşır yıkama kooperatifinin kurulmasına öncülük etmek bir çözüm olabilirdi. Böylece, hem işçiler daha çok kazanacak hem şartlar iyileşecek hem de yerel istihdam desteklenecekti. Aynı şekilde bazı eğitim gerektiren işler için başka bölgelerden eleman getirmek yerine bir eğitim programı tasarlanamaz mıydı? Böylece bölgesel işsizlik oranı düşürülebilir ve belki göç de önlenebilirdi. Kim bilir belki bizim Breaking Bad’teki Jesse Pinkman de mavi esrar üretimi yerine düzgün bir meslek sahibi bile olabilirdi. (haberde elbette böyle bir şey yok, ben ilave ettim) Amerika’nın Meksika sınırındaki yerin bizimle ne ilgisi var diyebilirsiniz, ancak bu tarz örnek haberlerin yayılmasının ilham verme ihtimalini düşünürsek işler değişir.

Verimli tartışmalar açmak
Yine Çözüm Gazeteciliği Ağı ile ulaştığım bir başka haber (The New York Times –Peter Goodman, 17 Aralık 2016) Finlandiya hükümetinin bir deneyinden söz ediyor. Habere göre, Finlandiya hükümeti beyaz yakalılardan inşaat işçilerine kadar çeşitli sektör ve kategorilerden 2000 işsizi rastgele seçerek onlara iki yıl boyunca karşılıksız maaş verecekti.

Hükümet daha sonra ne olacağını görmek için sabırsızlanıyordu. Daha fazla insan iş peşinde koşacak mı, kendi işini kuranlar olacak mı, kaç kişi çalışmaktan tamamen vazgeçecek, kaç kişi bu parayı eğitimine yatırıp iş hayatına daha vasıflı olarak geri dönecek gibi pek çok soru. Buradan çıkacak sonuçlara göre, sosyal refah politikasını şekillendireceklerdi. Doğrusu, karşılıksız “Evrensel Temel Gelir” konusu çok eski bir tartışma. Nixon’ın başkanlığında 1970’lerin Amerika’sında dahi gündeme gelmiş. Ancak yapay zekânın pek çok iş alanını ele geçirmesi ve işsizliği artırma riski nedeniyle yeniden gündemde. İşte bu haber de bir boyutuna odaklanıyor. Bir işsizliği çözme çabasının altını çiziyor.

Bu tarz haberler ve dosyalarlarla yeni tartışmalar açarak çözümü desteklemek mümkün mü? Neden olmasın? İşsizlik sorgusuna karşılık tam 194 habere ulaştım Çözüm Gazeteciliği Ağı’nda. Bu sorunu önüne koyan, bir gazeteci belki Türkiye’den yerel örnekler bile bulabilir. X firmasının 200 işçiyi işten çıkarması elbette önemli ve üzücü bir haberdir büyük görülmesi gerekir ama hiç hesapta olmayan Y firmasının kimsenin aklına gelmeyecek bir iş fikriyle 100 kişiye istihdam sağlamış olması da bir haberdir. Sorunu bilen gazeteci, bakış açısını biraz değiştirerek çözüme de odaklanabilir.

Çözüm gazeteciliği yapılmıyor mu?
Çözüm Gazeteciliği bilinçli veya bilinçsiz olarak elbette Türkiye’de de yapılıyor. Gazetemiz BirGün’de de başka kaynaklarda da ara ara rastlamak olası. Önemli olan bunları da ön plana çıkaran ve yoğunluğunu artıran bir akış sağlayabilmek. Hem dünyada hem de belki Türkiye’nin göremediğimiz bazı yerlerinde sorunlarımızın çözümüne ilişkin bir sürü örnek mevcut. Öyle ki, Çözüm Gazeteciliği Ağı’nda yabancı gazeteciler tarafından yapılmış Türkiye adresli haberler de var. İnanıyorum ki, eğer gazetecilik bu örneklere daha fazla odaklanırsa, daha fazlası da kendiliğinden gelecektir. Bu iş tabii sadece “iyi haberleri” öne çıkaralım gibi bir basitlikten ibaret değil. Bir sosyal soruna ilham verecek bir çözüm getirmiş örnekler bulmak ve bunları “aman destek olalım” tonunda değil, gazeteci titizliğiyle her açıdan ele almayı gerektiriyor. İyi niyetli başlayıp çuvallamış bir projeyi de sırf iyi niyetli diye allayıp pullamak değil yani. “Peki tüm bunlardan okura ne ya da okura düşen ne?” diyecek olursanız, okur böyle haberleri daha fazla görmeye odaklanıp paylaşsa fena mı olur? Hem bunları yapan gazeteci ve medya organı motive olur hem de olası bir çözüme hep birlikte katkıda bulunmuş oluruz.