Toplumun farklı kesimlerinin son yıllarda farklı örgütlenme arayışlarına girdiklerini görüyoruz. Bu bir yandan merkezi örgütlenmelerin ulaşamadığı geniş bir zemini işaret ederken bir yandan da toplumun örgütlenme ihtiyacını ortaya koyuyor.

Çözüm yolu örgütlü toplum, örgütlü siyaset*


Siyaset düzlemi, AKP-MHP’nin yaşadığı çözülme karşısında çıkış arayışları, buna bağlı olarak gündeme gelen baskılar ile muhalefetin buna yanıt üretme çabası arasına sıkışmış durumda. Seçim ve siyasi partiler yasasındaki değişiklik hazırlıkları, Biden’ın göreve gelişi sonrası ABD ve Avrupa ile ilişkilerin güncellenme arayışları derken, toplumun dağ gibi olmuş sorunları siyaset alanında kendine yer bulamıyor.

ÇARESİZLİK

Muhalefet partileri kimi zaman esnaf ziyareti üzerinden kimi zaman da yoksulluk istatistikleriyle gündeme müdahale etmeye, Türkiye’nin gerçek sorunlarını görünür kılmaya çalışıyor. Ancak bu tür adımlar siyaset alanını etkilemeye yetmeyecek durumda. Çünkü yoksulluğun var olduğunu kabul etmek ve onun varlığını ortaya koymak tek başına yeterli bir politika değildir. Toplum zaten kendi derdini feryat figan ortaya koymaya devam ediyor. Asıl sorun bu sorunlarına çözüm bulacak bir muhatabın olmamasıdır. Muhalefet partileri yoksulluk konusunda ‘video aktivizm’ hareketinin ötesine geçerek çözümün muhatabı haline gelemiyor. Türkiye’nin asıl sorunu tam da burada. Toplum bu tablo içinde büyük bir güvensizlik, yalnızlık ve çaresizlik duygusuna kapılıyor. Pandeminin de insanlara güvencesiz olduğunu derinden hissettirdiği bu süreç, toplum için dipsiz bir karanlığa doğru dönüşüyor.

POİLİTİKA

Bugün en belirgin sorun yoksulluk ve işsizliğin yaygınlaşmasıyla birlikte toplumun kendisini uçurumun kenarında yapayalnız hissetmesidir. Toplumun bu yalnızlığını, güçsüzlük hissini ortadan kaldıracak bir politikaya ihtiyaç var. Bu aslında örgütlenme perspektifine işaret eden bir politika olarak anlaşılmalı. Sorunları tekrarlamanın ötesine geçmek ve gerçek bir muhalefet hareketini, yoksulluğun muhalefetini örgütlemek ancak böyle mümkün olabilir. Toplumun örgütlenme kapasitesini arttıracak kampanyalar ve buna bağlı olarak örgütlenme zeminleri çoğaltılarak, uzun sürecek kriz karşısında yığınak oluşturulması gerekiyor. Sorunların çözümünü iktidar değişimi sonrasına bırakan (ki o halde bile umut vadetmeyen) soyut önerilerin ötesinde, örgütlü bir toplumsal seferberliğe olan ihtiyacı görerek adım adım atılması şart.

HAREKET NOKTASI

Pandemi kimi toplumsal talepleri öne çıkarıyor. Aynı zamanda kimi örgütlenme eğilimlerini de güçlendiriyor. Bu toplumsal taleplerin başında kamu hizmetlerinin gelmesi şaşırtıcı olmasa gerek. Sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerine erişemeyenler doğal olarak en başta bunları talep ediyor. Toplumu güvensizlik çemberine hapseden ana faktörlerden birisi de bu. Temel hizmetlerden dahi yararlanamayan insanlar yoksullukla baş edebilme gücünü tümüyle kaybediyor. Kamusal hizmetlerin ücretsiz olarak verilmesi konusu o yüzden artık hayati bir mesele haline gelmiş durumda. Bir başka önemli başlık ise var olan eşitsizlikler. Eşitsizlikler su yüzüne çıktı. Bu da toplumda eşitsizliğe karşı bir itirazla birlikte eşitlik fikrini de güçlendiren bir sonuç üretmeye devam ediyor. Bu noktalar şimdi acil sorunlar karşısında hareket noktalarını işaret ediyor.

ÖRGÜTLENME

Toplumun farklı kesimlerinin son yıllarda farklı örgütlenme arayışlarına girdiklerini görüyoruz. Emek alanında çeşitlenmiş ağlar ve platformlardan yerel ölçeklerdeki yan yana gelişlere ya da sorun temelli örgütlenmelere kadar çok çeşitli örgütlenmeler ortaya çıkıyor. Pandemiyle de bu dayanışma ağlarının yaygınlaştığını görüyoruz. Bu bir yandan merkezi örgütlenmelerin ulaşamadığı geniş bir zemini işaret ederken bir yandan da toplumun örgütlenme ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu dönemde örgütlenmenin tek bir biçime sıkıştırılmaya çalışılmadan farklı ihtiyaçlar çerçevesindeki bir araya gelişleri, iletişim ve dayanışma ağlarının örgütlenmesi ve giderek de bunların bir ilişkilenmesinin ortaya çıkarılmasını hedefleyen çok yönlü bir örgütlenme mücadelesine ihtiyaç var. Bu anlamda dinamik, enerjik ve kurucu bir iradeye toplumun tüm kesimleri acil ihtiyaç duyuyor.

*Bu yazı solsiyaset.org sitesinden alınmıştır.