Cumartesi Anneleri'ne keyfi yasak sürdü

ZEYNEP KURAY

Cumartesi Anneleri’nin 705'inci haftalık eylemi polis ablukası altında gerçekleştirildi. Polisin saldırı tehditlerine rağmen kararlıklarından vazgeçmeyen kayıp yakınları, 2 Kasım 1995 tarihinde gözaltına alınıp katledilen Abdulmecit Baskın’ın için adalet istedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Cumartesi Anneleri’nin 700 ‘üncü haftaya getirdiği keyfi yasağın ardından her Cumartesi günü polisin engelli ve saldırısına uğrayan kayıp yakınları, 705 haftalık eyleminde de devlet ablukasıyla karşıladı. Polis, sabahın erken saatlerinde kitlenin toplandığı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukur Çeşme Sokağı'nı iki yönden ablukaya aldı. Baskı ve saldırı tehditleri karşısında geri adım atmayan Cumartesi Anneleri ise boyunlarında gözaltında kayıplarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Önce basın mensuplarını zorla alandan çıkartan polisler tarafından etrafları sarılan kayıp yakınları müdahale anonsları gölgesinde, 2 Kasım 1995 tarihinde İzmir’de gözaltında kaybedilen Abdulmecit Baskın’ın akıbetini sordu. Bu haftaki açıklamayı okuyan gözaltında kaybedilen Fehim Tosun’un kızı Besna Tosun, iktidarın keyfi engelline Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. Maddesi ve Anayasanın 3. Maddesine atıfta bulunarak tepki gösterdi. Tosun, “AİHS’in her türlü kötü muameleyi yasaklayan 3. Maddesi, Anayasa’nın 17. Maddesinde ve Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine aykırı bir biçimde sokakta işkenceye tabi tutuluyoruz” dedi.

ELLERİ ARKADAN BAĞLANMIŞ BULUNDU

Abdulmecit Baskın’ın gözaltında katledilmesinden 25 yıl geçtiğine belirten Tosun, “41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdulmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2 Kasım 1993 tarihinde Ankara’da kendilerini polis olarak tanıtan, polis yelekli, telsizli bir ekip tarafından gözaltına alındı. 2 gün sonra cansız bedeni, Ankara Gölbaşı mevkiinde bir köylü tarafından bulundu. Baskın, Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne 200 metre mesafedeki metruk bir binanın arkasında elleri arkadan bağlanmış ve ateşli silahla vurularak öldürülmüştü” diye konuştu.

AYHAN ÇARKIN CİNAYETİ İTİRAF ETTİ

Ailenin tüm başvuruları etkin bir soruşturma yapılmadan “kovuşturmaya yer olmadığı” kararıyla sonuçsuz bırakıldığını aktaran Besna Tosun, “26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle, Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akçay tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın anlattıkları, olay yeri tutanakları ile karşılaştırıldı. İfadeler ile yer gösterme tutanaklarının ‘örtüştüğü’ savcılık dosyasına eklendi” dedi.

2011 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada bugüne kadar hiçbir ilerleme kaydedilemediğine işaret eden Besna Tosun, mahkemenin aile avukatlarının taleplerini geri çevirirken sanıklar için “can güvenlikleri olmadığı” gerekçesiyle duruşmadan vareste kararı verdiğine dikkat çekti.

Besna Tosun son olarak şunları söyledi: “Abdulmecit Baskın’ın gözaltına alınışının 25. yılında adil bir yargılama sonucunda dava dosyasında isimleri bulunan sanıkların cezalandırılmalarını istiyoruz”talebinde bulundu.

HANİFE YILDIZ: ADALET İSTİYORUM

Cumartesi Anneleri’nin açıklamasından sonra Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız, polis ablukasına “Bu nasıl bir adalet. Ben kendi ellerimle gertirdim size. Oğlum İsrail’de dediniz. O zaman bulun getirin. Ben oğlumu istiyorum” diyerek isyan etti. Öte yandan görüntü çekmeleri engellemek için polisler tarafından önlerine etten duvar örülen basın mesupları bu keygi engelle topluca tekpi gösterdi.