800. haftada yasaklı Galatasaray Meydanı'na çiçek bırakmak isteyen Cumartesi Anneleri'ne polis müdahale etti. Maside Ocak, Hasan Karakoç ve Yaşar Aktaş gözaltına alındı.

Cumartesi Anneleri’nin 800. haftasında polis engeli: 3 gözaltı

Galatasaray Meydanı'na karanfil bırakmak isteyen Cumartesi Anneleri'ne polis saldırdı. Hanife Yıldız'ı darp eden polis, aralarında Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak'ın ve Yaşar Aktaş gözaltına aldı. Gazetecilerin görüntü alması engellendi.

Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın ağabeyleri Hüseyin Ocak, Ali Ocak ve İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, kısa bir açıklama yaptı.

Ocak ailesi, gözaltında kayıplara karşı mücadelede simgeleşen Galatasaray Meydanı'nda 800. hafta eylemini yapmak için İçişleri Bakanlığı ve Meclis Başkanlığı'yla görüşme yaptıklarını söyledi. Yapılan görüşmede, ailelerin alana girmesine ve çiçek bırakmasına izin verileceğinin kendilerine iletildiğini söyleyen Yoleri de buna rağmen polislerin çiçek bırakmaya izin vermediğini kaydetti.

Maside Ocak gözaltına alındığını Twitter üzerinden paylaştı.

CUMARTESİ ANNELERİNİN AÇIKLAMASINI BULDAN VE SANCAR OKUDU

Ailelerin alana girmesine izin verilmemesi üzerine HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç da Galatasaray Meydanı'ndaki barikatın önüne geldi. Buldan ve Sancar, saldırı nedeniyle okunamayan basın açıklamasını okudu. Açıklama sonrasında polis bariyerlerinin önünden alana karanfil attılar.

KARAKOÇ: HESAP SORMAKTAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ

Hasan Karakoç engellemeyi protesto etti. Karakoç, "Galatasaray Meydanı'ndan da kayıplarımızı aramaktan da faillerden hesap sormaktan da asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir güç bizi mücadelemizden vazgeçiremeyecek" sözleriyle tepki gösterdi.

Hasan Karakoç, konuşmasına devam ederken, polis bir kez daha müdahale etti. Hasan Karakoç gözaltına alındı.

Meydan polis ablukasında tutulmaya devam ediyor.

cumartesi-anneleri-nin-800-haftasinda-polis-engeli-3-gozalti-760858-1.

PULTAN: BU KÖTÜ MUAMELE TARİHE GEÇEN BİR UTANÇTIR

Kayıp annelerinin gözaltına alındığı ve annelerin Galatasaray Lisesi önüne gitmesine izin verilmediği eylemde, kendisi de bir kayıp yakını olan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan polis ablukası ve engellemeleri altında Galatasaray Meydanı'na karanfil bıraktı. Burada Cumartesi Anneleri'nin yapmak istediği fakat polis müdahalesi ile engellenen açıklamanın metnini okuyan Buldan, şunları söyledi:

"Cumartesi Annelerine yönelik bu muamele tarihe geçen bir utançtır. Cumartesi Anneleri'nin kayıplarını aramasının tam 800’üncü haftası. Kayıp yakınlarının bugün buraya gelmeleri güvenlik güçleri tarafından engellenmiş, annelerimizin ailelerimizin buraya karanfil bırakmalarına izin verilmemiştir. Bu herhangi bir yasanın ya da Anayasa'nın sizlere vermiş olduğu bir hak değildir. İşte bunun için ailelerimiz, annelerimiz buraya gelemediği için onların hazırlamış olduğu basın metnini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ben de bir kayıp yakınıyım. 800. haftasında bu meydanda adalet arayışının engellenmesi bugün burada tarihe geçen en utanç verici manzaradır. Anneler, çocuklarının kemiklerini arıyor. Anneler adalet arıyor, anneler bir mezar yeri arıyor. Ancak onları engellemek, gözaltına almak büyük bir hukuksuzluktur. Bu tarihe geçecek bir utançtır. Tarihin en utanç verici manzarasıdır."

OKUNMASINA İZİN VERİLMEYEN BASIN METNİ

Cumartesi Anneleri'nin okumasına izin verilmeyen basın açıklaması metninin tamamı şu şekilde:

AİHM kararlarına rağmen gözaltında kayıp dosyaları yargıya taşınmıyor

Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen ve kendilerinden bir daha haber alınamayan insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak kayıpların bulunması ve adaletin sağlanması talebiyle başlattığımız barışçıl direniş bugün 800’üncü haftasında. 800 haftadır, Anayasanın, hukukun üstünlüğünün, insan haklarının, bağımsız yargının ve adaletin sadece bir isimden ibaret olmadığını haykırıyoruz, bu topraklarda tüm baskılara rağmen hakikat adalet istiyoruz. Israrla soruyoruz gözaltına aldığınız yakınlarımız ne oldu? Onları kaybedenler, hukukun bütün kurallarını çiğneyenler neden korunuyor? Delillere, tanıklara, AİHM mahkumiyetlerine rağmen gözaltında kayıp dosyaları neden yargıya taşınmıyor? Hakikate ve adalete ulaşmamız neden engelleniyor? Neden iktidarlar, BM’nin bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair sözleşmesini imzalanmıyor, onaylamıyor ve uygulamıyor?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk icraatlarından biri Galatasaray’ı annelere kapatmak oldu

İktidarlar bu sorularımıza cevap vermek yerine yetkilerini kötüye kullanarak baskıyla, şiddetle bizi susturmak istiyor. Öyle ki 24 Haziran 2018 tarihinde yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin de ilk icraatlarından biri 699 hafta boyunca barışçıl buluşmalarımıza ev sahipliği yapan Galatasaray’ı hakikat ve adalet talebimize kapatmak oldu. Biz gidemeyelim diye Galatasaray 25 Ağustos 2018 tarihinden beri TOMA’lar, gözaltı araçları, bariyerler ve ağır silahlı polisler tarafından 24 saat abluka altında tutuluyor.

Anayasa hala yürürlükte mi?

Anayasanın ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin güvencesinde olan barışçıl buluşmaların mekanı olan Galatasaray “suç mahali”, Türkiye’nin anayasal normlarına ve uluslararası hukuk kurallarına dayanan meşru haklarımızı kullanmamıza da “terör” faaliyeti deniliyor. 800’üncü haftasında başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devleti yönetenlere soruyoruz, Türkiye’de Anayasa hala yürürlükte mi? Eğer yürürlükte ise Anayasa, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkını temel bir anayasal hak olarak tanımlıyor. Anayasa 'Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir' diyor. Anayasa'nın gücü bu kadar açık ve netken Galatasaray bize nasıl yasaklanıyor? Adalet talebimizi kamuoyuna duyurma hakkımız nasıl ağır silahlarla bastırılması gereken bir suç sayılıyor?

Anayasanın ihlal edilmesi görevin kötüye kullanılmasıdır ve suçtur

800’üncü haftamızda bir kez daha tekrarlıyoruz. Barışçıl buluşmalarımıza ev sahipliği yapan Galatasaray Meydanının 101 haftadır polis şiddetiyle bize yasaklanması anayasal haklarımıza yönelik ağır bir saldırıdır. Devletin Anayasayı ihlal etmesi yetkilerini kötüye kullanmaktır ve suçtur. Toplum sessizlikle bu suça ortak olmamalıdır. 800’üncü haftamızda bir kez daha ilan ediyoruz: Kararlıyız, bizi insan kılan hak ve özgürlüklerimize sahip çıkacağız. Türkiye, hiç kimsenin gözaltında kaybedilmediği, inkarın ve cezasızlığın son bulduğu bir demokratik ve hukuk devletine dönüşünceye kadar susmayacağız. Adalet ve hakikat mücadelemize son kayıp bulunana, son fail cezalandırılana kadar devam edeceğiz. Kayıplarımızdan ve buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan asla vazgeçmeyeceğiz.