Geçen hafta Van’da yaşandı. Bir koyun uçurumdan atladı. Ardından giden diğer 500 koyun da atlayarak topluca telef oldu.

Erdoğan’ın tek adam rejiminde ısrarı da, ülkeyi ve 81 milyonu bir uçurumun eşiğine getirdi. Çünkü tek adam rejiminde ısrarın yarattığı ve daha da derinleşerek süreceğinden kesin emin olduğumuz, ekonomik, sosyal, hukuksal ve toplumsal krizler ve tahribatlardan kurtulamayacağız.

Halk, büyüyen iç ve dış borcun sofrasındaki ekmeği küçülttüğünü, cüzdanına göz diktiğini gördü. Artan işsizliğin, yaygınlaşan yoksulluğun kader olmadığını, din ile kullukta eşitlik vaaz edenlerin, Saray ile varoş arasındaki uçurumu değil, toplumsal kutuplaştırmayı tetiklediğini biliyor.

Bu nedenle 81 milyonun iradesini tek bir adamın iki dudağına teslim etmek istemiyor. Tek adama ilgileri azalınca, ince ince kaçıyorlar.

Endişe Saray’dan içeri girince de, Erdoğan bu kez kapalı toplantılarda HDP’nin barajı aşmasını engellemek için erkenden sandıklara müdahil olmayı öğütlüyor.

İktidar bloku sıkıştıkça, önce “Yeni Türkiye İçin” ‘tek adam rejiminin’ lazım olduğunu yoksa faili meçhul siyasi cinayetlerin olduğu “90’lara döneriz” retoriğini de değiştirdiler. Eskiden medet umar hale geldiler. Şimdi bu nedenle “90’ların mimarları” olan Tansu Çiler protokollerde ve Mehmet Ağar’ın oğlunu da adaylıkla ağırlıyorlar.

Çünkü memleketi ve halkı çok ciddi sorunlarla baş başa bıraktılar ve artık yönetemiyorlar. Artan yoksulluk, ekonomik kriz, hukuksuzluk, OHAL ve toplumsal kutuplaşmaya dayalı gerilimler ile huzursuzluk kanayan en büyük yaralarımız. Ya işsizlik? Ya işsiz ve geleceklerinde umut göremeyen üniversiteli gençler?

Siyasi iktidarın yalanları dahi, kendi tabanını yanında tutmaya yetmiyor artık. Cumhur İttifakı ve AKP iktidarı “İnce İnce” erirken, Muharrem İnce’nin yarattığı heyecan onun adaylığını daha da güçlendiriyor.

Bugün Cumhur ittifakına karşı, Haziran’ların mirası olan sokağın doğal ve fiili ittifaklar sürüyor. Gezi, Haziran, HAYIR, ADALET için yürüyenler, 24 Haziran’da da TAMAM diyecekler!

Gezi zekâsının ve özgüveninin bitmediğini ve sürmekte olduğunu görüyoruz. Gezi, ilk göz ağrısı aşk gibi heyecanlıydı. Memleket, özgürlük ve laiklik için, sokakta mücadele aşklarının protokolsüz ama filli ittifakıydı.

Zalimlerin karşısında mazlumların barikat kardeşliğiydi. Yasaklara ve gericiliğe karşı ise, laiklik ve özgürlük direnişinin ittifakıydı. İlk ittifak birleşik mücadele ile Haziran’da yaşandı ve 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarına yansıyarak, heyecan ve özgüven kazandırmaya devam etti.

16 Nisan referandumdaki HAYIR mücadelesi ile tek adam rejimine “DUR” diyen özgüveni ve heyecanı daha da yükseltti. Sandığa atılan her HAYIR’ın kazandığından emin olanlar, sandıktan çıkarılan EVET şaibesine daha da öfkelendiler.
Bu kez de hukuksuzluğa ve OHAL’e karşı, “ADALET” için yürüdüler.

Şimdi yine bir Haziran ayındayız. Halk, Haziran aşkı ile sandıklara gidecek. AKP’nin kapalı odalardaki “HDP’siz Meclis” oyununu ve tek adam hayalini bozacak. Bu Pazar günü HDP’li mecliste çoğunluğu ve Cumhurbaşkanlığında Muharrem İnce’yi görmek için oyların ittifakını sandıkta sağlayacaklar.

Sandıkları daha sıkı koruyacaklar. Tek bir OY’un bile kıymetli ve hayati öneme sahip olduğunu biliyorlar. Haziran ile halk, İnce İnce hem uyanıyor, hem de cezaevi hücrelerinden özgürlük arayışı Demirtaş’larla örülüyor. Türkiye artık birlikte uyanıyor.

Seçmen İnce İnce uyandıkça, sokaklar TAMAM diyor. Cumhur ittifakı eriyor ve çözülüyor. Zira “Takke düştü kel göründü.” Seçmenler AKP iktidarının kendisine iktidar olan elitistlerin hareketi olduğunu, Erdoğan kişisel hırsına göre hareket ettiğini, MHP’nin de baraj aşmak için “dün kara dediğine bugün ak” dediğini anladı.

Dolaysıyla dün kadar muhalefet partilerinin siyasette özgüven yaratamaması sonucu, AKP’ye yönelen seçmenler, bu dönemde muhalefet yapma tarzından memnun görünüyor. Seçmen yüzünü sandıkta CHP ve HDP’ye dönecek gibi görünüyor. AKP ve MHP tabanından çok ciddi kaçışlar var. AKP’nin mitinglerine katılım giderek düşüyor. Dün doldurulan alanlar taşıma usulü ve bindirme kıtalarla bile doldurulamıyor.

Araştırma şirketleri yandaşlık verilerini yayınlıyorlar. Seçmenler bu manipülatif anket sonuçlarına inanmıyor. TV programlarının, her konuda uzman ve her soruya bir cevabı olan, kendinden menkul yandaş sözcülerini ve onların yorumlarını dahi dikkate almıyorlar. Zira ekranların önü boş.

Kim ne derse desin Gezi düşüncesi ve talepleri yaşıyor. 24 Haziran’da iktidar bloğu karşısında kazanan kişilerden ve partilerden bağımsız olarak, Haziran düşüncesi ve solun evrensel değerleri olacaktır. Sağ siyasetin Türkiye’yi getirdiği kâbus ortadadır. Bugün muhalefet bloğunun başarısı, açıkça ifade etmeseler de solun argümanlarına sığınmasıdır.
Haziran aklı bilir ki, 24 Haziran bir kesin çözüm değil, ama 25 Haziran’dan sonrası mücadelenin seyrini belirlemek için önemli bir kazanım olacaktır.

İşte tam da bu nedenle tek adam ile uçurumun önüne getirilen 81 milyonluk halk, uçurumdan atlamayacak ve memleketin telef olmasına izin vermeyecek kararlılıkta görünüyor. Halk tam da bu nedenle, 24 Haziran’da ya Meclis’e HDP’nin katılımını saylayarak, cumhurbaşkanlığını da İnce İnce ayar vererek örecek ya da uçuruma atlayıp telef olacak.