Kiminle hangi sorunu konuşup nasıl çözülebileceğine dair muhabbete başlasanız sonu bu iki sözcüğe çıkar: Eğitim şart!

Malum; 20 yılda memlekete her alanda çağ atlatan AKP, eğitim alanında bir türlü istediği atılımı gerçekleştiremedi. Ben demiyorum, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor. Kindar bir nesil yetiştirmeyi başarıp başaramadıkları tartışmalı olsa da, dindar bir nesil yetiştirmedikleri ortada.

Hem de canhıraş çabalamalarına karşın!

Dindar nesli bir an için kenara koyup, genel olarak eğitim konusuna baktığımızda da durum içler acısı. Okula gittiği halde okuma yazma bilmeyenlerimiz var. Hangi sınava sokarsak sokalım sıfır çeken yüz binlerimiz var. Her ile açtığımız üniversitelerin hiçbir öğrenci tarafından tercih edilmeyen bölümleri var. Artık yüzde 40’ı özel hale gelen üniversitelerimizde okuyabilmek için parasını ödeyebilecek bir ailenizin olması şartı var…

Bunu da ben söylemiyorum, TÜSİAD söylüyor; mevcut sorunların üzerine binen Covid-19 koşullarında, “fırsat eşitsizliğinin artması ve uçurumun açılması”, özellikle yoksul çocukların okula devam edememesi ve onlar için yoksulluğun katmerlenmesi durumu var…

Eğitimin kamusal niteliği aşındırılıp, cemaat ve tarikatların eğitim ve sosyal hizmetler alanındaki etkinlikleri artırıldıkça, yalnızca farklı gelir grupları arasındaki fırsat eşitliği ortadan kalkmadı, genel olarak da “eğitimsiz bir nesil” yetişmeye başladı.

Nermin Hanım, Ankara’da bir lisede matematik öğretmeni, geçen gün; “Öğrenciler 8’i 3’e bölemiyorlar. 2’nin artan olduğunu anlatamıyorum” diye yakınırken şunu da ekledi: “Belki de istenen bu. İnsanlarımız ne kadar eğitimsiz, ne kadar cahil olursa, o kadar kolay yöneteceklerini biliyorlar.

İşte, her derde deva Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eğitim konusunda devreye girdiği yer de burası.

4-6 yaş Kuran kurslarını zorunlu eğitime dahil edecek, çalışan gençliğe yaygın din eğitimi verecek, 13-18 yaş grubu için yazları boş gezmesinler diye Kuran kursları açacak, KYK yurtlarında manevi danışmanlar görevlendirecek, cezaevlerinden üniversitelere ve hukuktan ticarete hayatın her alanını inanca göre düzenleyerek eğitim sorununu kökten çözecek. Dijital dünyaya çeki düzen verip gençlere kul olduklarını hatırlatacak. Öyle artık Günaydın falan demeyi de bırakacağımız için “Cahiliye Dönemi” fiilen sona erecek!

Ateizm Derneği – ki gençlerin hızla deizme, ateizme yöneldiği, imam hatiplerin ve ilahiyatların deist yetiştirdiği Abdurrahman Dilipak tarafından da tespit edildiği halde – memlekete yaptığı ve yapacağı hizmetler saymakla bitmeyen Erbaş’ı mahkemeye veriyor. Kendi ayağına sıkmak gibi bir şey yaptıkları!

Neyse, artık anladınız zaten ama ben yine de ağzımdaki baklayı tam çıkarayım.

Hani geçen gün Erdoğan’ın imzasıyla Prof. Dr. Ali Erbaş Diyanet İşleri Başkanlığı’na tekrar atandı ya… AKP’li Cumhurbaşkanı, “Benden sonraki cumhurbaşkanı adayımız Prof. Erbaş’tır” diye de bir kararname imzalayamaz mıydı acaba?

Keşke yapsa… 7/24 muhalefete cumhurbaşkanı adayı arayan iktidar bülbüllerini rahatlatır, biraz da Cumhur İttifakı’nın adayı konusunda kafa yormalarını sağlardı. Daha doğrusu, fazla kafalarını yormadan Erbaş için kalem oynatmalarının önünü açardı.

Benim söylememin onlara bir faydası olur mu bilmem ama, işte söylüyorum: Cumhur İttifakı için cumhurbaşkanı adayım Prof. Dr. Ali Erbaş!

Akıllarını ve ruhlarını iktidara emanet ettikleri halde, Millet İttifakı’nın adayı da adayı diye patinaj yapıp duranlar, alsın bunu işlesinler, biraz renk gelir köşelerine.