Emniyet Müdürlüğü mensuplarının en çok mesai harcadığı iş, bizim sosyal medya (Facebook, Twitter…) hesaplarımıza bakmak, basın açıklamalarından ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ kelimeleri cımbızlamak. Bu sebeple hırsızlık, yolsuzluk, cinayet gibi bir sorununuz varsa kendilerine başvurmaya zahmet etmeyin.

(Zaten hırsızlık şikâyeti de sizi Cumhurbaşkanına hakaret davasında sanık yapabilir.)

Geçen hafta 13 yaşındaki bir çocuk, dokuz aylık ‘sosyal medya takibi’ sonucu yakalandı. Daha doğrusu, Facebook hesabını kendi ismiyle kullanmaya başladığı için yakalandı, çünkü polisin dokuz aylık internet araştırması bir sonuca ulaşmamıştı. (Ancak bu araştırma sırasında aile üyelerinin işyerleri ve okulları da polis takibinden nasibini aldı.)

Facebook’ta yazdığı ya da yazdığı sanılan birkaç cümle gerekçe gösterilerek, 13 yaşındaki çocuk Terörle Mücadele ekiplerinin gece baskınına maruz kaldı. Çocuğun ‘çocuk’ olduğunu gören polisler, sabah savcılığa davet edip gittiler.

Sabah savcıya ifade verirken, tüm derdinin bilgisayar oyunları olduğunu söyledi. Çünkü o bir çocuk.

Bundan önce en son 16 yaşındaki bir çocuğun savcılıkla tanışmasını haber yapmıştım. Onun yaşı daha ‘büyük’ olduğu için, tutuklanmıştı. Konya’daki bir basın açıklamasında söylediği şu sözler nedeniyle: “Yolsuzluğun, rüşvetin, hırsızlığın başı olarak Erdoğan’ı bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak değil, kaçak sarayın hırsız sahibi olarak görüyoruz.”

16 yaşındaki M.E.A., mahkemedeki savunmasında da geri adım atmadı, açıklama metnini yazdığını ve kendi iradesiyle okuduğunu anlattı polise ve savcıya. Ardından da ‘adli kontrol tedbirlerinin yeterli görülmemesi nedeniyle’ hapse atıldı.

Birkaç gün önce de yine Facebook paylaşımları gerekçe gösterilen Gizem Yerik tutuklandı. Şimdi Bursa E Tipi cezaevinde, tek kişilik hücrede.

Beyza Kural’ın bianet’teki haberine göre, Yerik’e Emniyet’te ‘duygu durumuyla’ ilgili sorular soruldu:

* Türkiye Cumhuriyeti Devleti halkı ile birlikte yitirdikleri canlar için üzüntülerinden kahrolurken, siz de üzüntüden kahroluyor musunuz?

* Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kahrolmasını isteyen biri olarak mutlu mu oluyorsunuz?

* Türkiye Cumhuriyeti devletinin kahrolmasını neden istiyorsunuz?

(Soruları gülerek yanıtladığını tahmin ediyorum.)

İki hafta önce de “Cumhurbaşkanı yasayı tanımıyor” dediği için Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanan bir tutukluyu yazmıştım. Ancak doğruyu söylediği, Cumhurbaşkanının kendi sözleriyle kanıtlandı: Pazar sabahı, “Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” dedi. Daha ne desin?

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, bu açıklamadan önce Meclis’te “Mahkeme kararını sevinçle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Asıl olan tutuksuz yargılamaktır” demişti.

Cumhurbaşkanının açıklamasının hemen ardından da “Sayın Cumhurbaşkanımız Anayasa Mahkemesi kararını eleştirmiştir, biz de eleştiriyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin son kararında yerel mahkemenin kararına adeta atıfta bulunarak, onun yerine geçerek ceza hukukçusuymuş gibi davranmalarını ben de eleştiriyorum” dedi.

Memlekette faşizm, hem susma hem söyleme mecburiyeti.