Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davanın dördüncü gününde adliye önünde toplanan gazeteci örgütleri açıklamada bulundu.

Cumhuriyet davasında 4. gün

Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davanın dördüncü gününde adliye önünde toplanan gazeteci örgütleri açıklamada bulundu. Açıklama yapanlar arasında gazetecilerin yanı sıra KHK ile ihraç olan Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal da yer aldı. "Cumhuriyet Davası Koordinasyonu" adına gazeteci Nazan Özcan basın açıklamasını okudu.

Açıklamada, "Evet, üzerine 'terör' lekesi bulaştırmaya çalışılan Cumhuriyet davası aslında tüm medyaya gözdağı verme, susturma, sindirme davasıdır. Hatta daha da fenası medya üzerinde tüm topluma 'itiraz etmeyin, adalet aramayın' mesajı verilmektedir. Ahmet Şık'ın dünkü konuşmasında apaçık ispatladığı gibi darbe sonrası görevden alınan generallerin neredeyse tamamı, "Kumpas soruşturmaları" sonrası gerçekleşen YAŞ'larda atanmıştır. Darbe girişimi sonrası anlaşıldı ki yargının yüzde 35'i bugünkü iktidar tarafından şimdilerde FETÖ olarak adlandırılan "Cemaat"e teslim edilmiştir. Emniyette de durum farklı değildir. Dolayısıyla ne Cumhuriyet Gazetesi'nden bir illegal örgüt ne de bizlerden terörist çıkaramayacaksınız" denildi.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında Cumhuriyet Gazetesi yazarları Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ile Orhan Erinç'in savunma yapması bekleniyor.

- CANLI -

21.39 Avukat Gülendam Şan Karabulutlar'ın kısa söz almasıyla bugünkü duruşma bitti. Yarın 10:00'da davaya devam edilecek.

21.19 - Ayhan Erdoğan: Bu ByLock unsurları ile MASAK raporunun dosyadan çıkarılması gerekir. İddianamede PKK, DHKP-C ve FETÖ yardımı deniyor ama bu yardım nasıl yapılmış, illiyet bağı kurulmamış. Hukuka aykırı başlayan soruşturma hukuka aykırı delillerle devam etmiştir. Kısıtlama kararı aydınlanma hakkını ihlal etmiştir.

21.04 - Ayhan Erdoğan: 16. Ceza Dairesi ByLock'u örgüt delili sayıyor, ama kullanılmasını. ByLock'çu tarafından aranmayı değil. Burada suçların kişiselleştirilmesi gerekiyor ama iddianamede ne tutukluluk ne suçlamalar kişiselleştirilmiş. Genel bir suçlama olduğundan savunmalar da benzer oluyor.

21.03 - Ayhan Erdoğan: Savcı bilirkişiye 'Açık Kaynak Araştırması' diye inceleme yaptırmış hukukta bu yoktur bu polisli lügatıdır.

20.58 - Ayhan Erdoğan: Sıkıyönetimde delil elde etmek için işkence yapılırdı. Sonra cemaat geldi, işkence kalktı dendi. Ama adamlar marifetli çıktı Delil uydurmaya başladılar Artık delil de üretmiyorlar. Sadece iddia ediyorlar. Burada suç uydurma ve iftira var.

20.55 - Ayhan Erdoğan: Bilirkişi isimlerinin verilmemesi de raporlara erişememiz de lehte delil toplanmaması da hukuka aykırı.

20.54 - Ayhan Erdoğan: MASAK raporlarının değerlendiren meçhul bilirkişinin, -umarım MİT'çi değildir- Kimliğinin gizlenmesi beni "MİT'çi mi acaba" diye düşündürdü.Bilirkişi raporu diye sunulan her 3 raporda hukuka aykırı delildir. Taleplerim arasında olacaktır

20.51 - Ayhan Erdoğan: Delillerin dosyada dikkate alınmamasını talep edeceğim, çünkü hukuka aykırı delillerle yargılama olmaz!

20.48 - Ayhan Erdoğan: O çok hızlı aramada, tutuklulukta bir baktık "kuvvetli şüphe" varmış. Neredeyse hükmü inşa edecek her şey. Ama o delillere baktığımızda o "her şey" yok. Başta savcının yıkık inşa ettiği o yapının devamında da yıkıntı var.

Avukat Ayhan Erdoğan, iddianamedeki delil yokluğundan ve bilirkişinin taraflı ve yetersiz olarak seçilmesinden söz ediyor

20.48 - Mahkeme Başkanı (tutuklamanın devamı kararıyla ilgili): Onu anlarım. sıkıntı yok.

20.47 - Ergin Cinmen: 25 ACM'ye yapılan tüm yargıya yapılmıştır... Artık HSYK'nın istemediği kararlara imza atmak kolay mı. Asla size işinizi öğretme kaygısında değiliz. Ama bir şeylerin farkında olmanızı istiyoruz. Dört gündür duruşmayı yönettiniz. Dinlediniz. Sorularınızı yanıtladık. Ama iddianame buydu. Sizin iddianameyi reddetmenizi beklerdik. Bizim sizin eksik kararınızı ayrı irdelemeyi gerek görmeksizin tutukluluk kararına devam demenizi yadırgadık.

20.47 - Ergin Cinmen: Kolay iş yapmıyorsunuz. Bakın hala, yandaş basın inanılmaz açıklamalar yapıyor. Adına tanık dediğimiz, ama tanık değil onlar, o insanlar belli sütunlarda hala yazıyorlar. Normal bir yargılama yaşamıyoruz.

Mahkeme Başkanı: Yazarlar. Buradan da blog yazıyorlar... Yalan yanlış yazıyorlar, yazsınlar umrumuzda değil. Yarın için loto oynuyorlar.

20.44 - Mahkeme Başkanı: İki hususa yanıt vermem gerekir. Bu yargılama, burada çok kıymetli hocalar var, hukukçular var. Bu yargılama birilerinin ikna edilmesi gereken bir yargılama değildir. Bizim iknaya ihtiyacımız yoktur. İkna çağrınızın hukuki değeri de yoktur. Kanun maddelerini avukat arkadaşlardan öğrenecek değiliz. Bu dikte edici tavrınızı reddediyorum.

20.42 - Ergin Cinmen: Bu basın özgürlüğünün bir tık daha düşürüp ifade özgürlüğünü ihlal etmektir Bu sorular sorulamaz. Sorulduğu zaman hukuk devleti yok demektir.

20.37 - Ergin Cinmen: Sayın hakim, bir gazetenin manşeti tartışılır mı? Tartışılmaz. Dünyanın hiçbir yerinde tartışılmaz. En kötüsü nedir biliyor musunuz? Bir yazara "sen şu tarihte şunu yazdın ne demek istiyorsun? Bu manşette ne demek istiyorsun?" demek.

20.35 - Ergin Cinmen: Savcılık hem itham etmiş hem de kararı vermiştir Dilekçemizde "tutukluluk" değil "tutulu" terimini kullandık. Bu CMK'da olan bir kavram. Tutukluluğun koşulları bellidir ama bu koşulların hiçbiri gerçekleşmedi. Ben onları tutulu olarak görüyorum.

20.29 - Ergin Cinmen: Merak ediyorum Bekir Bozdağ ve Tayyip Erdoğan'ı bugüne kadar FETÖ'nün reisi olan Gülen kaç kez aramıştır?

20.23 - Ergin Cinmen: 33 klasörlük dosya hazırlamamız gerekir.Uzun süreli tutukluluğa da ihtiyacınız vardır. Ayrıca soruşturmaya gizlilik katmanız gerekir. Ortaçağ'da Engizisyon mahkemesi kurulurdu. Sadece işkence değil. İhbar yapılır "cadıdır diye". Önce o adam yakalanır mahkeme kurulur o mahkemede o kişinin önce düşüncesi irdelenir. Sonra masumluğunu ispat etmesi gerekir... Yani suçluluk karinesi vardır. "Masumiyet karinesi" büyük mücadele sonucunda elde edildi. Davamızda suçsuzluk karinesi nereye oturur? O zaman FETÖ'cüsün aksini ispatla o zaman! Bunun aksi ispat edilemez ki. Engizisyonun yöntemi budur. İtham değil tahrik sistemi vardır.

Aksinin ispat edilemeyeceği bir şey itham olarak konup aksinin ispatı istenirse buyrun size suçlululuk karinesi. Seni ByLocklu aramış...

20.20 - Ergin Cinmen: Bülent Utku'yu hem FETÖ'cü hem PKK'li hem DHKP-C'li olarak anlatmak istiyorsanız çok büyük yalanlara girişmek zorundasınız.

20.18 - Ergin Cinmen: Avukatların kopuş savunmaları vardır.Kopuş iddianameleri çıktı.Hukuku kenara koyup cezalandırmak istediğiniz insanların üzerine gidin

20.15 - Cumhuriyet duruşması yeniden başladı.Bülent Utku'nun vekili Avukat Ergin Cinmen savunma yapıyor. Cinmen, "Benden önceki savunmanlara katılıyorum. Cumhuriyet gazetesi 12 eylül karanlığında pırıl pırıl aydınlattı ortalığı. 12 Eylül sonrası olabildiğince insanların seslerini seslendirmeye çalıştılar, soluk borusu gibiydi" dedi.

18.57 Avukat Duygun Yarsuvat'ın savunması bitti. Duruşmaya yarım saat ara verildi.

18.56 - Duygun Yarsuvat: Vereceğiniz kararlar, türkiyede insan haklarına saygılı hukuk devleti vardır denilecek kararın altına imza atacaksınız.

18.53 - Duygun Yarsuvat: Kuvvetli suç şüphesi soruşturma sonucunda çıkar... Olgu ne? Manşetler mi para alışverişi mi?

18.50 - Duygun Yarsuvat: Hakim ve savcılar cezaevinde kalarak o şartları öğrenmeli. Bunu derslerimde de söylüyorum. Sanık dosya kapağındaki bir isim değildir, bir insandır.

18.48 - Duygun Yarsuvat: Sanıkların ve ailelerinin mal varlıklarını tespiti istenmiştir. Bu düşman ceza hukukuna göre yapılıyor.

18:10 - Tora Pekin'in savunması bitti Avukat Duygun Yarsuvat savunma yapıyor.

61 yılından beri avukatlık yapıyorum. Abdullah Çiftçi diye vakıf uzmanı bir bilirkişiyi hiç görmedim, duymadım.

Duygun Yarsuvat: Bu iddianameyi okuduğum zaman 'bu filmi görmüştüm' dedim. Ergenekon, Balyoz, Deniz subayları gibi davalarda metot hep aynıydı. Bu metodu o zamanın meşhur ve Türkiye'nin yegane zırhlı araca sahip savcısı bilerek yapmadı. Düşman ceza hukuku kitabı yayınlandı.

Özellikle demokratik olmayan rejimlerde İkinci Dünya Savaşı döneminde kullanılmış olan bir ceza hukuku anlayışı. Bu dosya gibi. Düşman kim? Cumhuriyet gazetesinde çalışanlar... Burada düşman kim cumhuriyet gazetesi.Adamları çalışanlar, yazarlar, muhasebe, idari elemanlar.Savcının görevi gazeteyi imha etmek. Yurttaş ceza hukuku tehlikesizdir, düşman ceza hukukunda bütün sanıklar tehlikelidir. Gücü elinde bulunduran kişilere karşı tehlikelidirler.

Duygun Yarsuvat: Gazete manipülasyon yapıyormuş örgüte yardım ediyormuş Savcılık da iddianamesine bu bölümü aynen almış. Sürekli soruyorlar 'niye x gazetesi ile aynı manşeti yayınladınız?' diye. Aynı olaylar aynı sonucu doğurur çok doğaldır. Birisi "Ben Cumhuriyet okuruyum" diyor... "Ama artık okumuyorum". Neden? "Çünkü stratejisi değişti" Kime karşı?

18:00- Tora Pekin'in savunması sona erdi.

17.55 - Avukat Tora Pekin: İktidar medyasının son hedefi de burada bulunan gazeteci arkadaşlarımızı desteklemek için çalışan "Dışarıdaki Gazeteciler" oldu. Duruşmanın başlama tarihi "24 Temmuz" başlığıyla kurdukları Whatsapp grupları. Bu grup ismi oldu size yeni darbe girişimi tarihi Buradalar darbe yapmıyorlar duruşmayı izliyorlar. Kayda geçsin bir yere de gitmiyorlar.

17.50 - Avukat Tora Pekin: Dosyada kısıtlama kararı verilmesi ancak soruşturma gizliliği ihlal edilerek yandaş basına servis edilmesi... Üstadım Akın Atalay kibarlıktan "sahte" demedi ama sahte. Onun da araştırılmasını talep ediyoruz. Cumhuriyet iddianamesi basına sızdırıldı, meğer taslakmış. Soruşturma belgeleri sistematik olarak adliyeden sızdırılıyor. Soruşturmanın gizliliği masumiyet ilkesinin korunması içindir. Cemaat yargısının kullandığı yöntemleri şimdikiler aynı şekilde kullanıyor. O dosya savcıların namusudur, sorumluluğundadır. Biri bunu verirse o savcıların dünyayı ayağa kaldırmaları gerekirdi ses çıkmadı. İddianameyi savcının kendisi sızdırmışsa ses çıkartmaz. Görünüşe göre bir suç var ve buna isyan etmeyen koskoca bir adliye var. Kamuoyunun tutuklamalara inandırılması için bire bin katıp haber yapılması... Başkan da bunu yapmaya başladı. Eskiden yapmazdı. AA'nın da son zamanlarda yayın politikası çok değişti. (Salonda gülüşmeler)

17.45 - Avukat Tora Pekin: Bazı hocalarımız Prof. Dr. Kaboğlu gibi, görevlerine döndüklerinde bu dosyayı yanlış soruşturma örnegi olarak okutacaklardır. Delilden suçluya gidilmesi yerine önce suçlu yaratılması. Bu dosya hukuk fakültelerinde yanlış soruşturma örneği olarak okutulacak. Gizli tanık yok ama gizli bilirkişi var. Bu da bir ilk. Tanıklardan biri Gülen'in eski sağ, öbürü sol kolu.

17.43 - Avukat Tora Pekin: Hikmet Çetinkaya ve Ahmet Şık cemaat soruşturması unsurlarının uzmanlarıdır, onların huzurunda anlatmayı deneyeceğim. Basın İlan Kurumu'nun dosyaya gönderdiği Tiraj raporu sahtedir. Tanıklardan bahsediyor, gizli tanık yok ama gizli bilirkişi var daha beter. Bu tip yargılamanın olmazsa olmazı hukuka aykırı deliller. Parkeciye ödenen, lokantacıya ödenen icra dosyasından tahsil edilen paraları lütfen bana anlattırmayın.

17.40 - Avukat Tora Pekin: Murat İnam ile beraber bu soruşturmayı hazırlayan savcılar suçludur. Mecazen söylüyorum. Niye bu kadar haber arasından 1,5 başlığımız zaman gazetesi ile ortak diye yargılanıyoruz? Cumhuriyet olunca sorun var. Bir savcı hiç araştırmadan kayyımın verdiği ilanı yayınlayan gazeteyi suçlar mi? Biz bunları ve daha fazlasını sorgu hakimlerine söyledik. Savcı İnam'ın masumiyet karinesi var. Bir savcı siyasi bir gazetenin hasımları olan kişilerin listesini hazırlayıp tanık diye dosyaya koyar mı? Bir savcı sanıkların 7 ceddini araştırır mı, üç dört yüz liraları delil diye dosyaya koyar mı? 10.000 sayfa çöp deliller bunlar. Yasemin Baba ve Mehmet Akif Ekinci bu iddianame nedeniyle suçludur. Savcı, devletin atadığı kayyumun verdiği reklamı, söylememize rağmen delil diye iddianameye koyar mı? Zor şartlarda çalışan avukat ve gazeteciler hakkında hazırlanan iddianame bu işte. 10 bin sayfa çöp! 2005 yılında Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü ve vekilinin tutuklanması cemaat yargısının miladıdır. 25 Aralık 2013'e kadar hukuk cinayetleri işlenmiştir.

17.35 - Avukat Tora Pekin: Ortak manşetler konusunda, "Yeni Şafak, Star, Vatan... ortak manşetler attılar. Olabilir, gazetecilik açısından çok hoş değil ama olur, suç değildir" dedi.

17.30 - Avukat Tora Pekin: Türkiye, Yeni Şafak ve Sabah gazetelerinde PKK yöneticisi Karayılan ile yapılan söyleşileri örnek verdi. Cumhuriyet'e yasak digerlerine serbest mi? Kandil röportajlarını yapmayan gazete yok. Çünkü kamuoyunun bilmeye hakkı var. Savcılar perdelemeye çalışsalar da AİHM'in kararları var. Başkaları basınca bunun adı gazetecilik, Cumhuriyet basınca PKK'ya yardım oluyor. Biz Koza Altın gibi siyanürle altın arayan şirketlerin reklamını almayız. Kayyım döneminde verilmiş ilan. Ama yandaş yüzlerce reklam aldı. Biz alınca FETÖ-PYD 'adeta ele geçirdi'. Yandaş medya alınca ticari faaliyet, öyle mi?

17.25 - Avukat Tora Pekin: Şehit Savcı Kiraz'la ilgili haberin birinci sayfadaki başlığı neydi? Karanlığa Girdiğimiz Gün. Bu kadar tahrik eden iddianame karşısında savunma yapmak doğru mu çok konuştuk. Suçlamaların saçmalığını açıklayacağım. Bu röportajda örgütü övücü bir tek cümle söyleyiniz. Pekin, aynı dönem yurtta sulhle ilgili yazılmış yazıları sundu. Akit gazetesinde "yurtta sulh cihanda sulhe döndük" Sinan Burhan 28.06.2016. Savcılar gazeteciliği bilmediği gibi Basın Kanunu'nu da bilmiyor. Eğer bilselerdi hakkında dava açma süresi geçmiş ve düşme kararı verilmiş haber için yeniden soruşturma açmazlardı. Cemil Bayık ile Kandil'de yapılan roportaj: Şiddet içerikli hiçbir şey yok,tek bir söz yok. Dört aylık dava süresi de geçmiş zaten. Yayın politikası konusunda söyleyeceğim tek şey, bunun tartışılacağı yerin ceza mahkemesi olmadığıdır. Pekin, Yeni Akit'te de Yurtta Sulh başlıklı yazılardan örnek verdi; İktidar yanlısı gazetelerde bu başlık sorun değil, bize 9 ay hapis.

17.15-Avukat Tora Pekin: İddianamede yer verilen CUMOK koordinatörü olduğu iddia eden kişinin öne sürdüğü ilkeler Vakif Senedi'nde yok. Kendiliğinden ilke uydurmuş. Yayın politikası suçlaması, Cumhuriyet hakkında bir şey bilmemekten kaynaklı. Hayali senaryo ile algı yaratılmak üzere inşa edilmiş. Gazetelerin yayın çizgisine ne zamandan beri savcılar karar veriyor? Ne istediklerini de kimse söylemedi. Aslında iddianame ne istediğini söylüyor, algıyı oradan çözüyoruz. Bunların Vakıf Senedi'nde olan tek ilke laiklik. Bu ilke de Cumhuriyet'te asla çiğnenmez. Kandil röportajını niye yaptınız demek yargıya düşmez. Savcı çok istiyorsa okur temsilcimize iletsin şikayetini. Bizde okur temsilcisini tutukluyorlar. PKK röportajının işi ne diyorlar. Bu sizin işiniz değil. Ama terör örgütünün eylemlerini meşru gösteren sözler var diye sorabilirsiniz.

16.45 - Duruşmaya ara verildi.

16.32 - Avukat Fikret İlkiz: Bize Koza'nın reklamını sordunuz. Savcı Murat Inam'ın Koza ile ilişkisi, Ekrem Dumanlı ile görüşmeleri olduğu kendi iddianamesinde var. Eski HSYK idi şimdi yeni adıyla HSK üyesi Mehmet Akif Ekinci tanık bu dosyada. HSK, Murat İnam için şikayetimize ne karar verecek? Tutuklayan 9. Sulh Ceza hakimine Savcıyı anlatınca 'Onun masumiyet karinesi var' dedi. Peki bizimkilerin yok muydu da tutukladı? Herkesin masumiyet karinesini gözetmesi gerekir. Hakim ve savcıların üzerlerinde en ufak şüphe varsa çekilmesi gerekir. Murat İnam çekilmedi. Bir kişinin bir ceza davasında sanık olması halinde bir başka ceza soruşturması yürütemez bu çok açık. Kişilerin sıfatlarına göre değişen herhangi bir masumiyet karinesi korunamaz. Hakimler Savcılar Kanunu madde 8'e göre 3 aydan fazla cezalı suçtan soruşturulan savcı olamaz. İnam, 10suçtan müebbetle yargılanıyor. Savcı Murat İnam yüzünden soruşturma boyunca yapılan tüm işlemler geçersiz sayılacak göreceksiniz. Bu yöndeki AİHM kararlarını sunduk.

16.30 - Avukat Fikret İlkiz: 3 Kasım 2016'da Bekir Bozdağ dedi ki "Cumhuriyet hakkında devam eden Cumhuriyet savcısının adı, Yargıtay'da görülen Selam Tevhid dosyasında sanıklardan biri olarak geçiyor. Buradaki 49 kişinin KHK öncesinde meslekle ilişiği kesilmiş, 46'sı ise KHK ile uzaklaşmış. HSK olarak görevden alırsınız almazsınız, talebimiz, isteğimiz bu değil. Bu soruşturmayı bu koşullarda yürütemezsiniz.

16.22 - Avukat Fikret İlkiz: Başsavcılığın 'Murat İnam 28 Mart'ta soruşturmadan alındı' beyanı yalandır. 3 Nisan tarihli 'tutukluluk devam etmeli' yazısında imzası var. Selam Tevhid dosyasındaki 54 hakim savcıdan 49'u atıldı. Savcı Murat İnam ise hala yerinde duruyor. Dün duruşma sırasında Başsavcılık savcı İnam için açıklama yaptı. 31 Ekim'den yani operasyondan hemen sonra 'görevden aldık' dedi. İddianamenin yazıldığı tarih 3 Nisan 2017. Buna karşılık 28 Mart 2017'de İnam'ın da aralarında olduğu 5 savcının utukluluklarının devamına karar verildi. Yani dün yapılan Başsavcılık açıklamasında "soruşturmadan sonra görev alındığı" yalan.

16.20 - Başsavcılığın 'Murat İnam 28 Mart'ta soruşturmadan alındı' beyanı yalandır. 3 Nisan tarihli 'tutukluluk devam etmeli' yazısında imzası var. Selam Tevhid dosyasındaki 54 hakim savcıdan 49'u atıldı. Savcı Murat İnam ise hala yerinde duruyor.

16.18 - Avukat Fikret İlkiz, 'FETÖ ile ilgili 10 ayrı suçtan müebbetle yargılanan savcı Murat İnam bu dosyaya bakamaz' diye her yere şikayet yaptık. Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde 4 Ekim tarihli duruşmaları gösteren listede İnam sanık ve hakkında 10 ayrı suçlama var. Dün yapılan Başsavcılık açıklamasında "soruşturmadan sonra görev alındığı" yalan.

16.15 - Avukat Fikret İlkiz, Savcı Murat İnam'ın Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde FETÖ'den yargılandığı dosyanın duruşma listesini sundu.

16.11 - Avukat Fikret İlkiz soruşturmayı yürüten Savcı Ahmet İnam hakkında görüşlerini ve kanıtlarını sunuyor: Savcı Murat İnam, gazeteciler Emniyet'te gözaltında iken Emniyet'in üst katında tanıkların ifadesini aldı. Barış Pehlivan, bu soruşturmayı yürüten savcı hakkında haber yaptı, savcının doğrudan FETÖ üyeliğinden yargılandığını öğrendik. Savcı Murat İnam hakkında konuşunca heyet olarak siz rahatsız oluyorsunuz ama biz bu savcıdan müthiş rahatsızız.

16.10 - Orhan Erinç'in sorgusu tamamlandı.Sanık sorguları bitti. Duruşma, avukatların iddianameye ilişkin değerlendirmeleriyle devam ediyor. Söz Avukat Fikret İlkiz'de.

16.07 - Mahkeme Başkanı: Vakfın, Genel Yayın Yönetmenlerine "Arkadaş, Genel Yayın Yönetmenisin ama burda bizim bir senedimiz var, ilkemiz var" diye bir yüklemesi var mı?

Orhan Erinç: Murat kardeşim masasında 60 gün senedi tuttuğunu söyledi ama o cümlenin baş tarafında benim kendisini çağırdığımı atanmasını tebliğ ettiğimi, kutladığımı ve "anayasamız budur" diye vakıf senedini verdiğimi söyledi. Yani sizin sorduğunuz soruyu Sabuncu verdi. Cumhuriyet'i bağlayan tek şey senet ve vakfın kabul ettiği yayın ilkeleridır.

16.05 - Mahkeme Başkanı: Yurtdışında iki sanık var: İlhan Tanır ve Can Dündar. Sözleşmeleri devam etmekte midir, bunlar gazetenin adamı mıdır?

Orhan Erinç: İlhan Tanır zaten çok kısa bir süre Cumhuriyet'te çalıştı kendisiyle bağımız yok. Can Dündar telifle çalışır yazı için ödeme yapılır.

16.00 - Başkan: Tüm gazeteler aynı haber ajansından mı beslenir?

Orhan Erinç: Biz bir ajansa aboneyiz. Çünkü devletin Anadolu Ajansı bizi abone yapmıyor.

15.57 - Orhan Erinç: Gazeteler haberlerine çok kıskançtır. Bazı gazeteler özel haber yayınlandığında dağıtım şirketi yerine kendi kamyonları ile dağıtırlar. Devletin haber ajansı bizi kaale almıyor, ambargo uyguluyor. Bunu da anlamak mümkün değil.

15.55 -Orhan Erinç: [Gazetenin aleyhine tanıklık eden eski Cemaatçiler Hüseyin Gülerce ile Latif Erdoğan'ın iddiaları için] Cevaba vermeye değmez.

15.50 - Kıdemli hakim: Zaman gazetesiyle 3 gün arayla aynı manşetle çıkması tartışma yarattı mı?

Orhan Erinç: Buna pişti olmak denir, ender olur.

15.48 - Mahkeme Başkanı: Vakıf, gazetenin "anayasamız" dediğiniz vakıf senedine ya da gazetecilik evrensel ilkelerine uyduğunu takip eder mi? Mesela vahşi bir tecavüz haberini abartarak verirse vakıf buna müdahale eder mi, böyle bir haber girer mi?

Orhan Erinç: Etik ilkelere uyulduğu sürece ve doğru olduğu sürece her türlü haber verilebilir.

15.45 - Mahkeme Başkanı: Eski Cumhuriyet çalışanısınız. Vakıfta kıdemlisiniz. Vakıf-gazete ilişkisi nedir? İmtiyaz sahibi vakıf mıdır? Vakıf yayın ilkelerine ve vakıf senedine uyumu denetler mi?

Orhan Erinç: Vakfın denetiminde önemli olan doğruluktur, haber içeriklerine müdahale etmez. Benim imtiyaz sahipliğim, Basın Yasası'na göre dernek ve vakıflarda yayın sahibinin başkan olarak belirlenmesi zorunluluğu. Yoksa ben de Cumhuryet çalışanıyım.

15.40 - Orhan Erinç'in sorgusu başladı. Heyet, Erinç'e gazetenin iç işleyişi ile ilgili sorular soruyor.

15.30 - Orhan Erinç beraat talebiyle savunmasını bitirdi. Belgeleri mahmeke heyetine sundu.

15.27 - Orhan Erinç: Mehmet Faraç, Cumhuriyet'in kadın çalışanlarından birini saçından sürüklediği için iş akdi kesilmiştir. Aydınlık gazetesinin okurudur. Mehmet Faraç, Cumhuriyet Vakfı'na seçilmek için CHP sekreterinin elini öpmüştür bir kişidir. Cumhuriyet'te çalışmayan bir kişinin yazısı Cumhuriyet'te yayımlanmaz.

15.25 - Orhan Erinç: Namık Kemal Polat, kendisine verdiği unvanla cumhuriyet okurlarını temsil etmeye yetkili değildir. Cumhuriyet okuru olup olmadığı bile bilinmemektedir. Dikkate alınmamalıdır. Bizim gazetemizi bağlamaz. Kendisi Aydınlık grubunun çeşitli kademelerinde görev almıştır. Boya, kendisinin verdiği bir ilanda Cumhuriyet Gazetesi'ni temsil edemez. Aydınlık grubunun amaçlarına göre hareket etmiştir. Kaldı ki Ankara CUMOK bize "Gazetecilik Suç Değildir" diyerek destek vermiştir.

15.23 - Orhan Erinç: Pamukoğlu'nun ifadesine gelecek olursak, sadece 2013'e kadar değil, hiçbir zaman FETÖ ile bağlantımız olmadı. Aydınlık gazetesi ile bizim anlayışımız farklıdır. Pamukoğlu, Vatan Partisi'nden Diyarbakır milletvekilliğine aday olmuştur. Anladığımız kadarıyla Pamukoğlu ve arkadaşları Cumhuriyet gazetesini ele geçirme arayışındadır. Aydınlık'ın yayın politikasını uygulamayı amaçlamıştır. Vakıfta kurucu üye diye bir şey yokken Alev Coşkun kendisine bu payeyi vermiş. Hikmet Çetinkaya da kurucu ama böyle paye çıkartmamıştır

15.20 -Orhan Erinç: Mustafa Balbay'ın cezaevinden gönderdiği oy kabul edilmiştir. İnan Kıraç da yurtdışından zarfla göndermiştir. Bunu önceden bidiğim iddiası yanlıştır. Zarf toplantıda açıldı. İnan Kıraç ile bu konuda hiç görüşmedim. Seçim sırasında oyun bu şekilde kabul edilip edilemeyeceğine dair tartışmayı ben açtım. İki görüş savunuldu ve kabul edilemeyeceğine karar verildi. Biz Vakıf senedindeki maddeyi bu şekilde yorumladık. Önder Çelik bu şekilde seçildi. Bu yönetim kurulunun kararıdır, tavsiye ya da yönlendirme olmamıştır. Yıllardan beri Cumhuriyet'in çeiştli kademesinde 36 yıldır çalışırken bunu seçmemizin suç sayılması anlaşılmazdır. Bu seçimlerle ilgili dava açtılar, dava açanlar duruşmada bulunmadılar. Mustafa Pamukoğlu ve Vatan Partisi'ndeki arkadaşları Cumhuriyet'i Aydınlık gazetesi yapmak için çaba içine girip bizi suçladılar. Alev Coşkun ise vakıf konusunu hukuki bir mecradan çıkarıp cezai soruşturmaya katmıştır.

15.15- Orhan Erinç: Vakfın, Cumhuriyet yazarlarını tasfiye ettiği, gazetenin geleneksel politikasını değiştirmekle, Önder Çelik'in seçilmesini sağlamakla suçlanıyorum. Bu, İnan Kıraç'ın ifadesine dayandırılıyor. Vakfın yapısı değiştirilerek Cumhuriyet'in değerlerinden uzaklaştırıldığını öne sürüyor.

15.10- Orhan Erinç: CHP adaylığını açıkladıktan sonra Balbay'ın yazılarına son verildi. Gazetecilik etiği açısından doğru buydu.Yargılanmayan vakıf yöneticileri itirafçı oldu demiştim. Şükran Soner'in ifadesinin öyle olmadığını anladım. Düzeltmek istedim.

15:00- Verilen aranın ardından duruşma yeniden başladı. Orhan Erinç savunmasına devam edecek.

14.10 - Duruşmaya ara verildi.

14.05 - Orhan Erinç: Raporlara kızıyoruz ama haksızlık etmeyelim; çünkü teşekkür borcum var. 7 sülalemi aramışlar suçlayacak tek kuruş bulamamışlar.

14.03 - Orhan Erinç: Bin lira kazanan gazeteci 2 bin 500 lira harcama yapıyorsa, yuları başkalarına kaptırmıştır.

14.02 - Orhan Erinç: Cumhuriyet'in yayın politikası konusunda kendimi yetkin saydığımı, alçakgönüllülüğü bir kenara bırakarak söylemek isterim.

14.00 - Orhan Erinç: İddianamede Cumhuriyet Vakfı Başkanı olduğu iddia edilen 3 kişi daha vardı. Kuşkulandım "eş başkanlık mı var" diye. Ama anladım ki dosya ciddiyetten uzak bir şekilde hazırlanmış..

13.56 - Orhan Erinç: 1963'te Cumhuriyet'e geldiğimde 7 yıllık gazeteciydim. Arşive iner yeni harflerle başlayan ilk nüshadan beri tüm ekleri okurdum. 1991'de yayın yönetmeni, 2001'de köşe yazarı oldum. Ben yetkisi olan bir yönetim kurulunda, yönetim kurulunun rolünü bilirim. 60 yıllık yöneticilik hayatımda hiç "adamım" olmadı. Hep iş arkadaşım oldu. Bu tasfiye edildiklerini söyleyen arkadaşların iddiası.

13.55 - Orhan Erinç: Başkanlığı Burhan Felek'ten öğrendim. Öneride bulunmak ya da tartışmaya herkesten önce katılmak yaklaşımının yanlış olduğunu bilirim.

Cumhuriyet'i babalarının çiftliği sananları ileri sürdüğü bir iddiadır. Gerçekle ilgisi yok.

Yassıada davalarını izleyen ve hala gazetecilik yapmakta olan iki kişiden biriyim.

13.52 - Orhan Erinç: 2 Nisan 2013'te Önder Çelik'in seçilmesini sağlamakla suçlanıyorum. Sağlamışsam çok başarılı sayarım kendimi. Ama öyle bir girişimim yoktur. Bugün Diyanet İşleri Başkanı'nın yaptığı açıklamayı ben on yıllar önce yaptım Gülen ve hareketiyle ilgili.

TGC ve sendika başkanı olduğum zamanlarda Gülen beni kendi altın yaldızlı davetiyelerle davet etmişti. Hiçbirine gitmedim.

FETÖ'cülerin ortaya koyduğu İslamiyetin farklı olduğunu ben bile gördüm ama Diyanet İşleri yeni gördü.

13.50 - Orhan Erinç: Gazetecilikte 2 alışkanlığım var. Arkadaşlarıma isimleriyle hitap etmekten kaçınırım.

Konuşmalarımda senli-benli bir üslup yoktur. 51 yıllık meslek hayatımda çalışma arkadaşlarımdan hiçbirini savunmak zorunda kalmadım. Bu ilkemi 7 arkadaşım için bozdum.

O nedenle rahatsızlık duyduğumu söylemeliyim.

13.48 - Orhan​ Erinç: Ben bir kaymakamla görüştüğümde kaymakamın ByLock'unun olması benim değil Valinin sorunudur. Bir gazetenin yayın politikasının değişikliğini sorgulamak ceza mahkemelerinde yapılmaz. Bu basın çalışanı ve işveren kanununda belirlenmiştir. Bu konunun ağır ceza mahkemesinde tartışılmasını anlamıyorum.

13.45 - Orhan​ Erinç: Devletin bilmediği Bylock'u benim bilmemi beklemek doğru bir yaklaşım değildir diye düşünüyorum.

13.43 - Orhan Erinç: Savcının atadığı bilirkişi uzman olsaydı Türkiye'nin gündeminin değiştiğini yayın politikasının değiştiğini anlardı. Alev Coşkun seçilmediğinde oy vermeyenlerden biri de Mustafa Balbay'dır.

13.42 - Orhan Erinç: Cumhuriyet'in yayın politikası değil, Türkiye'nin gündemi değişti, haber akışı ona göre belirlenir oldu.

13.41 - Orhan Erinç: Suçlamalardan en önemlisi Cumhuriyet Vakfı'nı ele geçirmek ve yayın politikasını değiştirmek.

13.40 - Orhan Erinç: İddianameye bakarsanız Cumhuriyet'in Atatürkçülüğü sanaldır. Niye? Çünkü 3 kişinin çıkmasıyla Cumhuriyet Atatürkçülükten çıkmıştır. Hakimlerin, bizim gazeteci olarak halkı bilgilendirmek için yazdıklarımızı casusluk olarak okuduklarını anlıyorum.

13.35 - Orhan Erinç: 'Bizi tasfiye ettiler' diyen Mehmet Faraç 2010, Alev Coşkun 2013, Mustafa Balbay 2015 yılında ayrıldı. 3 farklı tarihi nasıl birleştiriyorlar. Kim, kimin zamanında ihraç edilmiştir? Mehmet Faraç çıkarıldığında Cumhuriyet Vakfı Başkan Vekili Alev Coşkun'dur.

13.30 - Orhan Erinç: Dinci medya bizi suçlar gibi bir yaklaşım sergilemekte. Bu da bize yöneltilen saldırının siyasi olduğunu ortaya koymaktadır.

13.30- Orhan Erinç'in savunması başladı.

Orhan Erinç: 1957 de başladım mesleğe. 6'ıncı yılımdayım. Sendika ve TGC'de yönetim görevlerini söyleyerek yönetim nedir ne değildir bilirim. Yazdıklarımızla gazetecilik yapmıyoruz da sanki birilerine mesaj veriyormuşuz gibi bir anlayış var. Bu dava sadece gazeteciliğin yargılandığı bir dava değildir. Buradaki arkadaşlarım mesleklerini yapmaktan da KHK ile çıkarılmışlardır. Yolsuzluk usulsüzlük kavga dövüş bizim için haberdir ama yargıç ve savcılar için belgeler yasal elde edilmemişse hukuken değeri yoktur.

13.10 - Savunması biten Aydın Engin'e çapraz sorgu yapılıyor.

13.08 - Aydın Engin: Soruşturma savcısı (Murat İnam) basın suçlarına ilişkin soruşturma açmak için yasal sürenin 4 ayla sınırlı olduğunu bilmiyor.

Aydın Engin: Batman'da 203 yargısız infazın enseden tek kurşunun sahibi olan Hizbullah'la ben konuştum. Daha da ileri gideyim; Afganistan da BM'nin "Teröristlerin şefi" dediği Hikmetyar'la da konuştum. Amerikalı subayların mücahitlere yakın dövüş öğrettiğini fotoğrafladım; Hamas lideri ile görüştüm. Gazetecilik ile teröristliği ayırmasını bilirim ben.

Mahkeme Başkanı Aydın Engin'e "Sizde bir 007 James Bond ruhu sezdim" dedi.

Aydın Engin: Tutanağa geçmesi için tek bir cümleme izin vermenizi diliyorum. Böyle bir iddianame ile benim ve arkadaşlarımın sanık iskemlesine oturtulmuş olmamız bana hukuk adına utanç, ülkem adına acı veriyor.

13.07 - Aydın Engin: Bir cemaatle ona paralel kişilerle ilişki kurmanın suç olduğu savında savcı. Ben gazeteciyim, işim bu.

13.05 - Engin: Bana 14 Temmuz öğleyin 'cemaat darbe yapar mı?' diye sorsaydınız bu tıynette olduklarını ama ona cesaret edemeyeceklerini söylerdim.

13.00 - Aydın Engin: Tutuklu 3 avukatım iddianameye gerekli cevabı verdi. Açıklama yapmayı anlamsız buluyorum.Yazıların kendileri iddianamaye cevap veriyor

12.58 - Aydın Engin: Sayın yargıçlar, şu anda 3'ü tutuklu sandalyesinde oturan ve diğerleri de yıllardır arkadaşım olan avukatlardır.

12.57- Hikmet Çetinkaya'nın savunması ve sorgusu tamamlandı. Aydın Engin'in savunması başlıyor.

12.50- Kıdemli üye, "Leyla Tavşanoğlu bir röportajında 'Hikmet Çetinkaya böyle oyunlar yapar' gibi bir şey demişti ne demek istemiştir?" diye sordu.

Av. Fikret İlkiz sorulan soruya, "Leyla Tavşanoğlu'nun söyledikleri üzerinden soru soramazsınız" diye yanıtladı.

12.40 - Hikmet Çetinkaya'nın savunması sona erdi. Çapraz sorguya geçildi.

Kıdemli üye, Hikmet Çetinkaya'ya Fethullah Gülen'in yurt dışına gittiğine sözüne dayanarak "Gitmiş midir, orada mı yaşıyor?" diye sordu.

Av. Fikret İlkiz soruya itiraz etti "Herkesce bilinen bir olgudur, tarih karıştırılmış olabilir ama böyle soramazsınız." diye yanıtladı.

12.35 - Hikmet Çetinkaya: Ben gazeteciyim. 51 yıldır Cumhuriyet gazetesindeyim. Laik, demokratik, hukuk devleti ilkelerinden asla vazgeçmem. Poliste, yargıda, eğitimde örgütlenmelerini haberleştirdiğim yıllarda Türkiye Fethullah Gülen'i tanımıyordu.

Birçok ceza davasında yargılandım. Gülen hakkımda şikayet dilekçeleri verdi, tazminat davaları açtı. Ama yılmadan yazdık.

FETÖ'nün sahte evraklarla bir çok yerde örgütlendiklerine kimseyi inandıramadık. Cemaatin ne kadar masum, benim ne kadar kötü olduğum hep söylendi. Hakkımda davalar açtılar çoğundan beraat ettim.

'Altın Nesil' adı altında Amerika'da örgütlenmesini yazdığımızda kimse olup bitenleri görmedi.

Devletten maaş alan bu imamın gerçek yüzünü açığa çıkarttım. Yıllarca peşimizden koştular aldırmadık.

Bu iddianameyi reddediyorum Beraat kararı verilmesini talep ediyorum.

12.30 - Mahkeme heyeti salona geldi. Duruşma başlıyor. İlk savunmayı yazar Hikmet Çetinkaya yapacak.

12.00 - Cumhuriyet gazetesi çalışanları ve avukatlar duruşma için salona alındı. Mahkeme heyetinin salona girmesi bekleniyor.

Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, yazar Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin'in savunmalarını yapacağı 4. gün duruşması öncesi Cumhuriyet okurları ve çok sayıda gazeteci Çağlayan Adliyesi önünde destek için toplanmaya başladı.