Onlara hırsız diyorlar, desinler değişemem. Onlar zaten değişemez. Çaldılar, oynadılar, oy kullandılar, güldüler, geçtiler, geldiler, gitmediler… Onlar hep orada. Çalıyor ama çalışıyor dediler, bir de baktık bizim paramız gitmiş, bir de bizim paramızla garantiler verilmiş. Hepimizin bir sürü köprüsü, otoyolu var artık. Gitmesek de geçmesek de o köprüler, otoyollar bize geçiyor. Bizim içimizden geçiyor. Çalma […]

Onlara hırsız diyorlar, desinler değişemem. Onlar zaten değişemez. Çaldılar, oynadılar, oy kullandılar, güldüler, geçtiler, geldiler, gitmediler… Onlar hep orada. Çalıyor ama çalışıyor dediler, bir de baktık bizim paramız gitmiş, bir de bizim paramızla garantiler verilmiş. Hepimizin bir sürü köprüsü, otoyolu var artık. Gitmesek de geçmesek de o köprüler, otoyollar bize geçiyor. Bizim içimizden geçiyor.

Çalma çırpma konusunda rekorlara imzalar attılar. Mesela bütün Robocop 2 filmindeki sıkıntı şu: Detroit büyükşehir belediyesinin borcu ödenemez. İş böyle olunca da bir şirket çıkar, ‘Biz size para verelim siz de bize belediyeyi verin’ der… Belediyenin borcu 48 milyon dolardı yanlış hatırlamıyorsam. Ya bizim için 48 milyon dolar nedir? Şeker nedir bal nedir?

En güzel şeyleri çaldılar. Bir sürü insanın özgürlüğü çalındı. Kanser hastası KHK çıkmış, işten atılmış, tedavi için yurtdışına gitmesi gerekiyor. Çıkamıyor haliyle… Genç, üniversitede gençliği çalınmış. Geleceğimiz çalındı, toprağımız, tohumumuz, suyumuz, ağaçlarımız, kuşlarımız, tilkilerimiz, ayılarımız, sincaplarımız, çiçeklerimiz, karımız, sahillerimiz, koylarımız, dağlarımız, tepelerimiz… Hepsi çalınmış. Hatta bizim olmayan şeyler bile çalındı gitti. İnternetimiz çalınmış arada. Bilgiye erişim hakkımız ise zaten çalınık… Adaletin her yeri çalıntı, yedek parçayla idare ediyoruz.

Çalınmakla da kalmamış, bir daha geri geçmeyecek şekilde başkalarına satılmış. Ya ototeyp hırsızları bile daha insaflıydı… Zira ototeyp gitti mi, yerine yenisini alabiliyorsunuz. Bizimkilerin işi daha kaliteli. Tohumlarımız, karpuzumuz, domatesimiz, biberimiz, soğanımız gidiyor. Yerine başkasını alamıyorsun. Sana gösterilen yerden alman gerekiyor.

Bankadaki paramız –varsa tabii- çalınıyor. Gün aşırı %1-2 çalınıyor sürekli. Huzurumuz çalındı uzun süre. İstenmeyen bir şey oldu mu zaten hoppacık başlıyor huzurun kaçması. Gençliğimiz, enerjimiz, hayata karşı sevgimiz, hoşgörümüz, sevgimiz, mutluluğumuz, konserlerimiz, tiyatrolarımız, sahnelerimiz, sevdiğimiz ve henüz daha sevemediğimiz, sevmeye fırsat bulamadığımız her şey çalındı. İşin güzeli, çalındı ve bu açgözlülüklerini ve kapanmak bilmeyen aç midelerini doldurmaya da yetmedi. Kuşların göç yollarını çaldılar, ‘Kuşlar yeni yolları öğrenir’ dediler. Hayatı, ölümü, huzuru, mutluluğu çaldılar. Çaldıkça da büyüdüler, büyüdükçe dev bir yıldız gibi her şeyi içlerine çekmeye başladılar. Hepsi bunun bir parçası. Her birisi işin bir yerinde aktif. Herkesin elleri ve vicdanları kir içinde.

Bunca rezalet yıka yıka temizlenmez, lekesi çıkmaz. Ama ya çıkarsa?

Hayatınızı çaldırmayın, çaldırıp kapatın, onlara yazsın.