Danıştay’ın kuruluşunun 151’inci yılı ve “Danıştay ve İdari Yargı Günü” dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, “Yargı kararlarını eleştirirken yargı ve yargıçlar, idarenin yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine engel çıkaran bir güç gibi değerlendirilmemelidir” dedi. Kamuoyunun hafızasında, 2017 yılındaki Danıştay töreninde ayağa kalkıp dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında cübbesini kapatmaya çalıştığı fotoğrafla […]

Cüppesini ilikleyen saygıyı mumla arar

Danıştay’ın kuruluşunun 151’inci yılı ve “Danıştay ve İdari Yargı Günü” dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, “Yargı kararlarını eleştirirken yargı ve yargıçlar, idarenin yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine engel çıkaran bir güç gibi değerlendirilmemelidir” dedi.

Kamuoyunun hafızasında, 2017 yılındaki Danıştay töreninde ayağa kalkıp dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında cübbesini kapatmaya çalıştığı fotoğrafla ve Adalet Yürüyüşü’nde anamuhalefet partisini doğrudan hedef alan açıklamalarıyla yer eden Danıştay Başkanı, “Bir ülkede yargının saygınlığının zedelenmesi ekonomik, sosyal, siyasal iktidarın huzur ve barışın sağlanmasını zorlaştıracak yıkıcı etkilere yol açar” diye konuştu.

BirGün’e konuşan hukukçular, hem yargının bugün içinde bulunduğu durumu, hem de Güngör’ün sözlerini değerlendirdi.

Yargıçlar Sendikası Eski Başkanı Mustafa Karadağ

Yargıçlar Sendikası Eski Başkanı Mustafa Karadağ, “Yargı kararlarının objektif ölçütlerle eleştirilmesi gerektiği elbette doğrudur ancak yargıçların da iktidar sahipleri karşısında cübbelerini ilikleyecek düğme arama telaşında olmaması gerekir” ifadesini kullandı.

‘DÜĞME BULMA TELAŞI’

2010 yılında Anayasa’da yapılan değişiklerle yargının iktidarın eline geçtiğini anlatan Karadağ, Güngör’ün yargı kararları eleştirilirken dikkat edilmesi gereken noktalara ilişkin sözlerini, “Doğru, ancak yargıçların da iktidar sahipleri karşısında dik duruş sergilemeleri, cübbelerini ilikleyecek düğme bulma telaşında olmamaları gerekir” sözleriyle değerlendirdi.

Karadağ, yargıçların iktidarın yanında duruş sergilememesi gerektiğinin altını çizerek “Yargıçlar, siyasal iktidar temsilcileriyle sulama kanalı açılışına ve çay toplamaya gitmemeli, siyasilere şirin görünme çabasında olmamalı” dedi.

‘GÜVENİN SIFIRLANMASINA YOL AÇAN AKTÖRLER’

YSK’nin, İstanbul seçimlerinin ardından bazı yargıçlara yönelik başlattığı soruşturmaları ve HSK’nin iktidar gibi düşünmeyen yargıçlara karşı tavrını anımsatan Karadağ, şunları söyledi:

“Son beş altı yıldır, özellikle 2014 sonrasında yoğunlaşan, AYM’den tutun da Danıştay’a, YSK’ye kadar, bu kurumların yerleşik içtihatlarından dönmeleri ve bu dönüşlerin nedense hep iktidardan yana olması, etik olarak bu sözlerin söylenmesine engel. Türk yargısının son yıllarda verdiği kararlar yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkeleriyle bağdaşmıyor. Ne yazık ki yargıya güvenin sıfırlanmasına yol açan aktörlerin yanlı ve yanlış olduğu bilinen kararlara yönelik eleştirileri bu şekilde yorumlamaları beklediğimiz ama istemediğimiz bir şey.”

‘ELEŞTİRİ HAK DEĞİL, ÖDEVDİR’

Güngör’ün sözlerini Anayasa Hukuku Profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu da değerlendirdi.

Zerrin Güngör’ün sözlerine yönelik, “Yargının saygınlığı vereceği kararlarla sağlanır. Yargıyı, Anayasa’ya ve yasalara uygun kararları saygın kılar. Yargı kararlarının eleştirilmesi onu saygınlıktan uzaklaştırmaz” diyerek değerlendiren Kaboğlu, “Örneğin YSK’nin eleştirilmesi, yanlış kararlarını düzeltmesi için gereklidir. Bir anlamda yargıyı eleştirmek bir hak değil, ödevdir” dedi.

İbrahim Ö. Kaboğlu – CHP İstanbul Milletvekili

YSK’nin son İstanbul kararını örnek gösteren Kaboğlu, “Bu kararı eleştirmemek bir görev ihmali olur, seyirci kalmak olur. Yargının saygın olması isteniyorsa bu gibi hukuk dışı kararların mutlaka eleştirilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Kaboğlu, Danıştay Başkanı’nın “Yargı kararlarını eleştirirken yargı ve yargıçlar, idarenin yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine engel çıkaran bir güç gibi değerlendirilmemelidir” sözlerine ‘yanlış’ diyerek, “Yargı ve yargıç kendini idareye göre konumlandırmaz. Yargı ve yargıç kendini hukuka göre konumlandırır. Yargının görevi kişilere değil, hukuka sadakattir” diye konuştu.

Kaboğlu, yargının sözü ve eylemi arasında tutarlılık olması gerektiğini de sözlerine ekledi:

“Bir yüksek mahkeme başkanının sözleri ve kararları arasında tutarlılık olmalıdır. Bu aynı zamanda bir tür yargı-demokrasi ilişkisinin de gereğidir.”