Google Play Store
App Store

Ülke her yeni güne daha büyük bir rezalet ve hukuksuzlukla başlıyor. Buna baskı politikaları ve rejimin sopası eşlik ediyor. Erdoğan ve Bahçeli ittifakı ne kanun, ne de kurum tanıyor. Kurdukları çıkar örgütüne de “biat” istiyorlar.

Çürümüşlüğün fotoğrafı

POLİTİKA SERVİSİ 

Ülkenin dörtte üçünü ilgilendiren büyük ekonomik kriz, iktidar eliyle derinleşmeye devam ediyor. İtiraz eden halkın karşısına polis, jandarma, yargı ve mafya çıkıyor.

İktidarla halk arasında anlamsız bir mücadele yaşanıyor. İktidar, sermaye ve mafya üçgeni içinde karapara aklama, yolsuzluk ve çeteler arasındaki cinayet haberleri neredeyse rutin hale geldi. Çürümenin ortaya saldığı pis koku dayanılmaz.

İktidar eliyle yaratılan bu tabloyu net biçimde görmek için son 72 saat içerisinde olup bitene bakmak yeterli:

NE GÜVENLİK NE DE ADALET VAR

Çorlu tren faciasında dokuz yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz hakkında soruşturma açıldı. Oğlunun ölümünün ardından adalet talebini dile getiren Öz, iki açıklaması nedeniyle ‘kamu görevlisine hakaret’le suçlandı. 25 Haziran 2020’de Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın ardından bir polisin Öz’ü kamerayla çektiği görüntülerde Öz, “Çek, çekinme, Saray’ın soytarısı hepsi. Hepsi üç maymunu oynuyor. Bu hâkimler beni sanık yaptı; onlara üç maymunu oynuyorlar dediğim için… Katilleri aklıyorlar. Bir kişiyi bile tutuklayamıyorlar. Evladım öldü benim, evladım. Ben sanık olabilirim, ben içeri de girebilirim, ama onlar yüz karası. Çek, utanma, çünkü polissin, çek” diyerek tepki göstermişti. Kamu görevlisine hakaret suçlamasının ardından konuşan Öz, “Söylenecek bir şey kalmadı. Biz, bu ülkenin yurttaşları olarak yapılması gerekeni hep yapıyoruz, ama ilgili makamlar ne yazık ki ne güvenlik sağlayabiliyor ne de adalet...” dedi.

Antep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde yıkılan Furkan Apartmanı’nda 51 kişinin ölümüne ilişkin davada, firari iki sanığın dosyaları ayrılırken 3 sanık hakkında beraat kararı verildi. Mühendis Yılmaz Şahin Yurtyapan’a ise indirim uygulayan mahkeme, 16 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Davanın ardından konuşan depremzedeler karara ‘Evlerimiz tekrar başımıza yıkıldı’ sözleriyle tepki gösterdi.

AÇIKLANAMAYAN ŞEY NE?

Karapara aklama ve vergi kaçırma suçlarından yargılanan Dilan ve Engin Polat çiftinin tahliye edilmesiyle ilgili tepkiler devam ediyor. Daha önce mal varlıklarına el konulan, lüks otomobilleri emniyet güçlerine verilen ve meydanlarda sergilenen çiftin tahliye edilmesi, suçların arkasında kim var sorularını artırdı. Dilan Polat’ın tahliye kararının ardından yaptığı “Devletimiz sağ olsun” paylaşımı dikkat çekerken, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da kararla ilgili bir paylaşım yaptı. Özdağ, "Hapishaneden nasıl çıktığını biliyorum. Ne yazık ki yazamıyorum. Sen, kocan ve benzerleriniz, 85 yaşındaki kadınların kâğıt mendil satarak kiralarını ödemeye çalıştığı, pazar yerlerinde çürümüş meyveleri toplayarak karnını doyurabildiği bir ülkede, hak etmediğiniz ve terbiyesizce yaşadığınız görgüsüz zenginliğinizle hem zamanın ruhunu hem devrin yüz karasını temsil ediyorsunuz" ifadelerini kullandı.

SEZGİN BARAN KORKMAZ GERİ GELDİ

Karapara aklama suçlamasıyla yargılanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Sezgin Baran Korkmaz’ın gazeteci Fatih Altaylı’ya verdiği röportaj, suçlamalardaki iktidarın payını ortaya koydu. Korkmaz, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Bakanlık’ta arasında geçen konuşmayı anlattı. Korkmaz, İnan Kıraç’ın uzun yıllardır iş ortağı olan Nahum ailesinin Kıraç Holding’deki yüzde 45’lik hissesini İnan Kıraç’ın isteğiyle 60 milyon dolara satın aldığını, ancak Kıraç’ın bu parayı daha önce söz vermesine rağmen geri ödemediğini açıkladı. İnan Kıraç hakkında ihtiyati haciz kararı aldırdığını belirten Sezgin Baran Korkmaz, daha sonra devreye dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun girdiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a vermesini istediğini söyledi. Şöyle konuştu: “İnan Kıraç, Tayyip Erdoğan’a gidip Sezgin Baran Korkmaz’ın kendisine çökmeye çalıştığını anlatmış ve Erdoğan da dosyayı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e vermiş. Abdülhamit Gül, dosyayı inceletmiş ve Erdoğan’a dosyanın ticari bir alacak verecek meselesi olduğunu belirtmiş. Daha sonra birileri Erdoğan’a bu işin içinde çökme meselesi olduğunu söyleyerek, bu işin İçişleri Bakanı’nın görevine girdiğini söylemiş ve Erdoğan dosyayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya vermiş. Bunun üzerine Soylu, beni Ankara’daki makamına davet etti. Gittiğimde, bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a vermem gerektiğini söyledi. Nedenini sorduğumda bu işin devlet meselesi olduğunu söyledi.” Soylu ve Erdoğan’ı işaret eden Korkmaz’ın açıklamalarının ardından tepkiler yükseliyor. İddialara ilişkin birçok soru gündeme gelirken, ‘Karapara aklama olayındaki devletin rolü nedir?’ ‘Bu iddialar soruşturulacak mı?’ ve ‘İddiaları sorgulayacak bir yargı makamı kaldı mı?’ sorularının yanıtı yok.

KİBAR’A GÖZALTI VE TUTUKLAMA

Artvin Hopa’da doğayı savunurken öldürülen Reşit Kibar’ın ardından hukuksuzluklar da bitmedi. Kibar’ın katili Muhammet Ustabaş tutuklanırken, Ustabaş’ın kullandığı silahın ruhsatlı sahibi Fikret M. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Olayın tanıklarından Dursun Ali Koyuncu ise cinayeti protesto ettiği konuşması gerekçe gösterilerek tutuklandı. Önceki gün Borçka Orman İşletme Müdürlüğü önünde ağaç kesiminin durdurulması için dilekçe veren köylülere eşlik eden Koyuncu’nun, burada yaptığı konuşmanın ardından sabah saatlerinde evi basıldı ve savcılık kararıyla tutuklandı. SOL Parti üyelerine de yapılan operasyonda Mete Akyüz’le birlikte bir genç daha gözaltına alındı. SOL Parti Hopa hesabından yapılan açıklamada, silahlı saldırıda öldürülen Reşit Kibar’a sahip çıkmak isteyen Hopalılara ev baskınları yapıldığı duyuruldu.