Halkla anlaşamayan fırsatçılar, askeriyeye ve emniyete ait TOKİ’ler yerleştirmişler merkeze

Dağlarına TOKİ  gelmiş memleketimin

> GÜLŞEN İŞERİ

Ahmed Arif görmüş olsaydı memleketin dağlarını ne düşünürdü bilmiyorum ama yazık ki bizler son yıllarda dağlarına bahar yerine TOKİ konutu gelen memleketin halini yazar olduk!
Hiçbir estetiği olmayan, dağlarda kazık gibi dikilmiş tek tip binalar topluluğu; memleketin dağlarını işgal eden bir devlet, ranta dönüşen güzel ülkem... Bu kez yolumuz Van’dı. Türkiye’nin esas konusunun seçim olduğu şu günlerde seçimleri de geride bıraktık, “Hükümet kurulacak mı kurulmayacak mı?” diye tartışmalar devam ederken, HDP’nin ciddi oy aldığı Van’ın sokaklarındaydık.
Konumuz seçim değildi elbette, konumuz Van’ın her geçen gün değişen yüzünü göstermekti... Kentsel Dönüşüm’den payına düşeni alan Van’da yaklaşık olarak 18 bin TOKİ konutu var. Bunun 15 bin 900’ü deprem sonrası yapılan konutlardı. Adına afet konutu diyorlar ama afetten zarar görenler pek de o konutlarda oturmuyor. Çünkü maliyeti oldukça yüksek! Dolayısıyla TOKİ’nin bu büyük yalanı halk tarafından da biliniyor.

‘AFET KONUTU KOCA BİR YALAN'
Depremi fırsat bilen bazı fırsatçıların söylediği bu yalanı mimar İdris Canbay şöyle özetliyor:
“Afet konutu değiller, TOKİ adına afet konutu dese de bu büyük bir yalandır. Afete maruz kalan bölge, bu bakanlar kurulu kararıyla olur, o durumda yapılır, afete maruz bölge ilan edilmedi Van!
Bir kez 1995 yılında bir afet yaşandı ve o zaman 1080 civarında afet konutu yapıldı.
Kaldı ki afet konutu ilan edilseydi satılamazdı bu konutlar. Oysa şimdi yüzde yüz 10 kar ederek konut satıyorlar. Parayla satılıp, parayla alınan hiçbir konut afet konutu değildir, TOKİ’nin yalandır bu.”
Ve Van’ın merkezinde yükselen inşaatlar ve AVM’ler... Bir metropolün içine düşmüş gibi hissetseniz de burası Van; peki Van Belediyesi bütün bu kuralsızlıklara, yalanlara nasıl bakıyordu!
Sadece sorun Van’la ilgili değildi kuşkusuz! Türkiye’nin her bir kentinin kentsel dönüşüm kıskacında ve TOKİ Cumhuriyeti altında olduğunu düşünürsek burada belediyelerin de sınırlandığını görebiliyoruz. Özellikle de 2007 yılında İmar Kanununun 3194 sayılı 9. Maddesine eklemeler yapıldı. Bu öyle bir yasaydı ki, TOKİ’ler belediyeden ruhsat almak zorunda kalmıyor, bu da TOKİ’nin önünü açıyordu.

TOKİ KENDİ BAŞINA KARAR ALIYOR
Van’a Kıztaşı’ndan bakarken bir yandan da mimar Canbay’la sohbetimiz devam ediyor. Özellikle vurguladığı ise “Belediye Van’da konut üretmedi! Çünkü belediyenin herhangi bir yetkisi yok, kullanım izni veriyor ama TOKİ burada da devreye giriyor, suyunu, kanalizasyonu bağlamadan, insanları konutlara yerleştiriyor, sonra da diyor ki gidin belediyeden izin alın, belediye de mecbur veriyor tabii.”
Aslında her şeyi kılıfına uygun yapıyordu TOKİ... TOKİ’yi görünür kılmak için merkezden başlanılmıştı, halkla anlaşamayan fırsatçılar askeriyeye ve emniyete ait TOKİ’ler yerleştirmişler merkeze, dağlara doğruda daha orta sınıfın yaşayacağı, özellikle de memurların yaşadığı TOKİ’ler var.
Van’ın doğusunda Erek dağının eteklerine yayılanlar ise yeni yapılar... Aşık Mahsun-i şerif’in dediği gibi, “parsel parsel eylemişler dünyayı, bir dikili taştan gayrı nem kaldı”
Türkiye’nin doğusu da batısı da aynı kaderi paylaşıyor, ama yine de yerel belediyelerin TOKİ’nin karşısında bu kadar da güçsüz olduğunu düşünmüyorum, en azından deprem mağduru insanlara sosyal konutlar konusunda ısrarcı olup kendi güçlerini de gösterebilirdi!
Belki o zaman kentin doğusunu ve batısını uygulama noktasında ayırabilirdik, şimdi ise rant, parsellenen dağlar ve uygulanan politikalar aynı...