Daha az turizm, daha fazla yaşam
Yunanistan, İspanya, Türkiye hatta Mısır gibi ülkelerde, ülkelerin en güzel yerleri turizm için feda ediliyor. Turizm Uzmanı Gazeteci Savaş Daş, “Kontrolsüz kitle turizminin Türkiye’deki çarpıcı örneği Bodrum” diye konuştu.
Umut Deniz AYDIN
Avrupa’nın pek çok popüler tatil merkezlerinde de “kitle turizmi”ne yönelik protestolar var. Kaldıramayacağı ölçüde turist ağırlayan kentlerde turizmin neden olduğu olumsuzluklardan, pahalılıktan şikâyet eden kitleler Mallorca’da, Barcelona’da, Atina’da, Venedik’te sık sık eylemler düzenliyor. İspanya’nın gözde tatil destinasyonu Mallorca’da 21 Temmuz’da kitlesel eylemler yapılacak. Benzer şikâyetler Türkiye’de de oluşmaya başladı.
“Azmanbüs” kriziyle gündeme gelen Adalar’daki yoğunluk, Efes’teki turistlere yönelik özel yemek organizasyonu tartışmaları, kıyı bölgelerindeki fahiş artışlar “kitlesel turist akını”na bağlanıyor. Kitle turizminin etkilerini ve ne yapılması gerektiğini turizmguncel.com haber müdürü Savaş Daş ile konuştuk.
Avrupa'nın çeşitli turizm bölgelerinde turizm karşıtı protestolar yapıldı. Bu protestoların nedeni ise “aşırı turizm” ile açıklanıyor. Neden kitleler “aşırı turizm”e karşı?
Aslında turizm karşıtı protestoların veya turizm fobisinin mevcut durumu karşılamadığını düşünüyorum. Orada yaşanan şey bir turizm karşıtlığı, turizm fobisi veya yabancı karşıtlığı değil. Lokal insanların oradaki turizm aktivitesinden olumsuz etkilenmeleri. Örneğin İspanya Mallorca’da protestocular biz turizme hatta “kitle turizmi”ne bile karşı değiliz diyorlar. Biz kontrolsüz kitle turizmine karşıyız diyorlar. Bunun nedeni ise konutların turizm amaçlı kiralanıyor olmasının ister istemez kiraları yükseltmesi, yerel restoranların kafelerin barların fiyatlarının artması. Yerli halk için bunlar ulaşılamaz hale geliyor. Bu sorunu insanlar gördü ve bir hareket başladı. Buralarda neler yapılacağına dair konuşmalar sürüyor. Otoritelerin de bu sesi duyduğu ve cevap verdiği söylenebilir.
Otoritelerin burada verdiği cevap hep duyduğumuz İtalya’da uygulanan şehre giriş vergileri gibi önlemler midir?
Balear Adaları’nda –Malllorca’nın da bağlı olduğu adalar- bu protestolar yoğunlaşıyor. Orada mesela yabancılara konut satışlarına konutların kiraya verilmesine belli sınırlamalar gündemde. Ucuzcu turist kitlesinden bahsediliyor. Ucuz bilet bularak ve ucuz konaklama imkânları ile gelen çoğunluğu gençlerden oluşan turistlerden kurtulmaya çalışıyor destinasyonlar. Şehirler daha çok üst gelir gruplarını çekmeye, kampanyalarını o gruba yöneltmeye çalışıyor.
YASAK ÇÖZÜM DEĞİL
Bazı şehirlerde de Airbnb gibi kısa süreli ev kiralama uygulamalarının yasaklanması söz konusu. Bu önlemler çözüm olabilir mi?
Çözüm olamaz çünkü turizm sektörü öyle bir noktaya geldi ki. Bir arz üretiyor ve sonrasında o yatırıma talep oluşturmaya çalışıyor yani bir pazarlama söz konusu. Ancak bu yaratılan talep düşük değerli bir talep ve bu kontrolsüz kitle turizmine neden oluyor. Turizmin konutlara taşmaması lazım şehirdeki insanlara veya oradaki doğal ve tarihi varlıklara zarar vermemesi lazım. Bu önlemler şuan için sembolik olsa da protestolar arttıkça sertleşecektir diye düşünüyorum.
BODRUM EN ÇARPICI ÖRNEK
Böyle bir turizmi kim niye istesin? Bu durumun Türkiye’deki örnekleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Elbette “kontrolsüz kitle turizmi” Türkiye için de geçerli. Bence burada en iyi örnek Bodrum. Tam da Mallorca gibi trafiğin, betonlaşmanın çok olduğu ve inanılmaz bir pahalılığın olduğu bir yer. Orada basında gündem olan bir lahmacunun binlerce liraya satılması olsa da her şeyin fiyatı çok yüksek. Bu nedenle bahsettiğimiz duruma en yakın örneğin Bodrum olduğunu düşünüyorum. Aslında Ege’de de bazı eylemlilikler yapıldı sahillerimize sahip çıkıyoruz adı altında. Tahminim Türkiye’de bu durumun etkisi artacaktır. Çünkü örnek vermek gerekirse yine Bodrum’da bir belediye işçisi 30 bin TL civarı maaş alırken 15 bin TL gibi fahiş ev kiraları ile karşılaşıyor ev alacaksa evler 5 milyondan başlıyor ve bu durumlar turizm bölgelerinde yaşayan insanları zor durumda bırakıyor.
Bu tepkilerin nedeni aslında bu turizmin halka hiçbir katkısının olmaması. Katkısı olmaktan öte büyük zararı oluyor. Böyle bir turizmi kim niye istesin.
Eminim bu durumun politik olarak bazı karşılıkları vardır Avrupa’da? Partiler düzleminde bu konuyla ilgilenen taraf kimler oldu şuana kadar?
Tahminimce aktivist insanların bu protestolarda yoğunlaştığını söyleyebiliöçekiyor. Mesela Yunanistan’da Syriza, İspanya’da Podemos veya Almanya’da Yeşiller’in temsil ettiği görüş hâkim, ancak net bir parti ekseninde örgütlü değiller birkaç dernek etrafında toplanıyorlar. Ben eminim ileride İspanya’da daha geniş çaplı eylemler duyacağız.
Belirtmek isterim ki Yunanistan, İspanya, Türkiye hatta Mısır gibi ülkelerde insanlar ülkelerinin en güzel yerlerini turizm için feda ediyorlar. En güzel koylarını plajlarını sahillerini ve kent merkezlerini feda ediyorlar. Oraları lokal insanlardan arındırıyorlar. Mesela Mısır’da Şarm El-Şeyh’e Mısırlılar giremiyor, orası serbest bölge orada kumarhane bile var. Bunun nedeni döviz girdisi olsun cari denge sağlayalım mantığı. Çok büyük doğal kaynaklarını feda ediyorlar. Bunun bir dönüşünün olması gerekiyor insanlara. Mesela İspanya’da yine 100 milyar dolar gibi senelik bir turizm geliri var ancak Türkiye’de bu kadar şeyi feda etmemize rağmen ne yerel halk faydalanabiliyor ne de ülkenin beli doğrulabiliyor. Bütün sahillerimizi betonlaştırmışız devasa oteller yapmışız ama bir karşılık yok. Bence bunun insanlarda getirdiği bir öfke var. Şehir merkezleri de vitrine dönüşüyor, oralarda adım atamıyorsunuz. İstanbul Galataport’a gidin bir çay için 100 liradır. Orası kapatılmış bir sahil ve insanlar giremiyor. Bu nedenle insanların turizme tepki göstermesi gayet anlaşılabilir.
Peki nasıl yapmak gerek?
Naçizane çözüm: Turizmin kesinlikle tabana yayılması, herkesin ondan fayda sağlaması gerekir. Koruma kullanma-dengesinin çok iyi sağlanması gerekiyor. Turizmin yaşayan insanların hayatlarının kalitesini aşağı çekmek yerine refahını arttırması gerekiyor. Nitelikli bir istihdam alanının sağlanması şart. Örneğin bizdeki gibi 3 ay çalıştın şimdi oteli kapatıyorum şeklinde değil nitelikli bir istihdam sağlanması gerekiyor ki toplum ile turizm barışsın öbür türlü turizm bir tarafa toplum başka bir tarafa bakıyor.