Siyasetiyle ve ekonomisiyle ülkeyi giderek karartmakta olan bu sistemin üzerine sol ışığın çok daha güçlü tutulması gerekiyor. Bu süreçte SOL Parti, solun siyasal sesi olarak güçleniyor.

Daha fazla sol ışık gerekiyor!

Ülke, siyaseti ve ekonomisiyle bunalıyor.

Siyaset, neredeyse bütünüyle içine sürüklendiği çok dar kalıplardan kurtulamıyor; bir türlü ileriye yönelik açılım yapamıyor.

Ekonomi, en acımasız sömürü süreçlerini yaşatırken kapitalist ekonominin en temel kurallarının dışına düşüyor.

Sonu karanlık bu gidişin daha fazla sol ışık ile aydınlatılması tarihsel ve büyük bir önem taşıyor.


İLK KAREDEN

Kapitalizmin bir üretim biçimi olarak ortaya çıkışı ile bir bilim dalı olarak ekonominin doğuşu eşzamanlıdır, denebilir. Kapitalizm, işçi sınıfının gerektiğinde canı pahasına verdiği çok büyük savaşımların bir sonucu olarak demokratik bir içerik kazandı. Birçok ülkede ve ülkemizde başta düşünce ve örgütlenme özgürlükleri; olmak üzere, temel insan hakları ve özellikle de ekonomik ve sosyal haklar az ya da çok yaşama geçti; hukukun üstünlüğü sağlandı; devletin, değişik sermaye kesimleri arasında ayırım yapmaması kurallaştı; bunlar temsili demokrasiyle güçlendi ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alındı.
AKP iktidarı, getirmekte olduğu ve ana akım muhalefetin de karşı çıkamadığı siyasal İslamcı rejim ile ülkeyi bu ana temellerden hızla uzaklaştırıyor.

İktidar, ülke siyasetini dönüştürmekle yetinmiyor; bunu ekonomiyle tamamlıyor. Uzunca bir süredir kapitalizmin işleyişi ile ilgili en temel hukuk kurallarından uzaklaşılıyor. Bunun son somut örneği, kamu ihalelerinde ünlü “beşli” şirket uygulamasıyla kapitalistler arasında ayırımcılık yapılmasıdır. Daha sonra “faiz sebep-enflasyon neticedir” diye ekonomi bilimine tümüyle ters bir öğreti oluşturuluyor. TCMB tarafından ısrarla yapılan faiz indirimleri bu hafta içinde ekonomide yaşanan büyük döviz depremi ve iktidarın bize özgü yeni bir “iktisadi model oluşturuyoruz” dış güçlere karşı ekonomik “kurtuluş savaşı veriyoruz” saçmalıklarının sonunda bu hafta içinde Milli Güvenlik Kurulu-MGK kararına dönüştürülmesi, AKP iktidarının ekonomi yönetiminde de ne kadar bilim-dışı davrandığını kanıtlıyor.

SOL IŞIK NİTELİKTİR

Siyasetiyle ve ekonomisiyle ülkeyi giderek karartmakta olan bu sistemin üzerine sol ışığın çok daha güçlü tutulması gerekiyor. Tıpkı sek sek oyunundaki ilk kareden başlarcasına, sol, önerilerinin temeline evrensel değer olarak, özgürlüğü, eşitliği, katılımcı ve temsili demokrasiyi yerleştirmelidir. Basının ve üniversitesinin büyük ölçüde susturulduğu bir ortamda sol kendisini yeni düşüncelerin oluşturulmasında da görevli saymalıdır. Sol, ek olarak, bunları güvence altına alacak hukuku; kurumlaşmayı, laik, çağdaş eğitimi ve bilimin yol göstericiliğini özenle öne çıkarmalıdır.

Yinelemekte yarar var. Bu sonu karanlık gidişin üzerine kapitalizmin doğuşunu sağlayan temelleri de göz ardı etmeden soldan ışık tutmak büyük bir önem taşıyor.

Bir örnekle başlayalım. AKP’nin sözüm ona “ekonomik kurtuluş savaşı”, anti-emperyalist gerçek Ulusal Kurtuluş Savaşı ve onun üzerinde yükselen Cumhuriyet’in ekonomik bağımsızlık için yerli üretim ve sanayileşme kazanımları ile mercek altına alınmalıdır.

Türkiye solunun geçmişte çektiği acılar ve verdiği onurlu savaşımlar; özellikle 1960’ların Türkiye İşçi Partisi ve Devrimci İşçi Sendikaları-DİSK oluşumları; CHP’nin sosyal demokrasi açılımı ve 1990’ların ve 2000’lerin deneyimleri, sayı olarak değil, asıl, nitelik olarak, belirleyici ve etkiliydiler. O büyük birikim yeni açılımlara kaynaklık edebilir; etmelidir.

Bu süreçte SOL Parti, solun siyasal sesi olarak güçleniyor.

Ancak, yapılması gereken çok daha fazlasıdır. Türkiye solu, tüm örgütleri ve bireyleriyle, bir bütün olarak, sosyalizmin evrensel temel değerlerini bu ülkenin tüm sol kazanımlarıyla birleştirerek daha ileriye taşıyabilir. Vurgulamak istediğim, ülkenin sol birikiminin ve ona dayalı gizilgücünün, içinden geçilmekte olan bu sonu belirsiz bunalımlı süreçte, çok daha etkili bir biçimde yaşama geçirilmesi gerektiğidir.

Bu çerçevede, özgürlüğü, eşitliği ve barışı, yaşam biçimine dönüştürerek ailede, eğitimde, iş yerinde, daha doğrusu yaşamın tüm alanlarında egemen ve geçerli kılmak olanaklıdır. Çocukların ve gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişmelerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması, Köy Enstitüleri yaklaşımdan gidilerek bugüne taşınabilir. İnsanın aklıyla ve bedeniyle gelişmesini konu alan evrensel edebiyat ve sanat eserleri öne çıkarılabilir. Kullanılan sözcüklerden ve kavramlardan her türlü kültür-sanat etkinliklerine dek tüm alanlarda sol kültür değerlerinin duyumsatılması sağlanabilir.

Bu bağlamda, her türlü ortak karar almalarda “katılım” mutlaka yaşama geçirilmelidir. Ekonomide, tarımdan başlayarak yerli üretime öncelik verilmesini, üreterek özgürleşmeyi ve eşitlikçi bölüşümü ilke edinmek, ülkenin, küresel kapitalizmin ucuz işçi cenneti olmasını önleyecek her çabayı göstermek sol yaklaşımın temeli olmalıdır. Bütçe önceliklerine toplumcu bir içerik kazandırmanın yolunun siyasal özgürlüklerden geçtiği, özgürlük-ekmek bütünlüğü vurgulanmalıdır. İletişim teknolojilerinin, sol kültürü yayma amacıyla da etkin kullanımının yolları bulunmalıdır. Dahası, bu karanlık gidişin üzerine bilimin ışığının tutmak amacıyla olabildiğince çok alanda bilimsel araştırma yapılmasını sağlamak ayrıca önemsenmelidir. Özetle, tüm iç ve dış güncel konular sol gözlükle yorumlanarak ülke gündemine getirilmelidir.

Sonuç olarak, tüm toplumu kuşatmakta olan çok yanlış gidişin durdurulması ve tersine çevrilmesi için daha fazla sol ışık gerekiyor.