Hajdu’nun kaleme aldığı metnin günümüz aile yapısını ve bilindik sorunları çok iyi irdeleyengüçlü bir mizah olduğunu söyleyebiliriz. Herkesin hayatından izler bulabileceği oyunu ocak ayı boyunca Oyun Atölyesi’nde izleyebilirsiniz

Daha İyi Günlerimiz Olmuştu

EDA YILMAYAN

Çocukla birlikte değişen aile yaşamını ve akrabalık ilişkilerini irdeleyen ‘Daha İyi Günlerimiz Olmuştu’ oyunu sezonun iddialı komedisi. Macar yönetmen Szabolcs Hajdu’nun kaleme aldığı eser ocak ayı boyunca Oyun Atölyesi’nde.

Türkçe’ye Aslı Sarıoğlu Nagy tarafından çevrilen oyunun yönetmenliğini Muharrem Özcan, kostüm tasarımını ise Gamze Kuş üstleniyor. Perde açıldığında bizi sıcacık bir ev dekoru karşılıyor. Kentli bir aileyle tanışıyoruz. Bilgisayarı başında bir baba ve çocuğuna masal anlatarak onu uyutmaya çalışan anne.

ÇOCUK MERKEZ, KAVGADA HERKES!

Farkas ve karısı Eszter’in evlilikleri, oğulları Bruno nedeniyle sarsıntıdadır. Çocuğuyla daha fazla ilgilenen Eszter, oğluna laf söyletmek istemez, bu nedenle eşiyle çatışmalar yaşamaktadır.

Bruno günümüzde sıklıkla görüldüğü gibi her dediği yapılan, aile yaşamında merkeze alınan bir çocuktur. Onu sahnede hiç durmamacasına bağırırken, çığlık atarken izliyoruz. Babası Farkas oğluyla çok fazla vakit geçirmez ve annesinin hiç bıkıp usanmadan ve devamlı tekrar ettiği masalları da anlamlandıramaz. Ona göre Eszter, Bruno’yu şımartmaktadır. Aile için dengelerin yeni nesil çekirdek ailelerde nasıl dönüştüğünü sahnede izliyoruz.

Oyunun ilerleyen bölümlerinde Eszter’in ablasına eşiyle ilgili yakınmaları Farkas’ın ruh durumunu daha iyi anlamamızı sağlıyor. Eszter, Farkas’la iyi bir ikili olduklarını, ama oğulları Bruno doğduktan sonra üçlü olmayı başaramadıklarını söylüyor. Bruno karakterini canlandıran çocuk oyuncu Berke Karabıyık’ın sahnede iyi iş çıkardığını söyleyebiliriz. Küçük çocuğu olan aileler oyunu izlerken kendi yaşamlarından da izler bulabilir. Zaman zaman dediğini yaptırtmak için direten, bağıran çocuklar; anne, babayı zorlamakta, annelerle çocuklar daha farklı ilişki geliştirirken, çoğunlukla babalar dışarıda kalmakta bu nedenle de çocuk doğduktan sonra karı koca ilişkisi sekteye uğramaktadır. Tüm bu çelişkileri Farkas’ı canlandıran Tuna Kırlı’nın kusursuz oyunculuğuyla izliyoruz.

Karı kocanın rahatça sohbet edebilmeleri için evdeki çocuk televizyonla oyalanmalıdır. Anne televizyon izlemeyi kontrol altına almaya çalışırken tartışma anında çocuğu odasına televizyon seyretmeye gönderirler. Çocuk oyuncu ‘Bir izle, bir izleme diyorsunuz, anlamıyorum ki’ sözleriyle ailenin hepimize tanıdık gelen yaman çelişkisini gözler önüne seriyor.

KISKANÇ ABLA SENDROMU

Sahnede altı oyuncuyu izleriz, ancak diyaloglar arasında adı geçen, korkulan, otoriter bir de baba vardır. Şöminenin üzerinde tablosu asılı duran dediğim dedik, otoriter görünümlü baba figüründe Haluk Bilginer resmedilir. Bilginer sert görünümüyle evin merkezindedir. Eszter’in babasıyla ilişkisi iyiyken, ablası Ernella babasıyla iyi geçinemez. Çünkü babasının, eşi Albert’i beğenmediğini o nedenle kendisini de istemediğini düşünür.

Bir gece yarısı Abla Ernella, kocası Albert ve kızları Laura’yla birlikte arabalarının bozulduğunu ve saatlerce yürüdüklerini bahane ederek kız kardeşi Eszter’in evine gelir. Bu zorunlu ziyaretle bir süre birlikte yaşamak zorunda kalırlar. Bu ziyaret, her iki ailenin de gizli gerginliklerinin ve sırlarının ortaya dökülmesine neden olur.

Ernella’nın eşi Albert bir işte tutunamaz, kızı Laura da kaygılıdır, evsiz kalmışlardır ve bundan sonra nereye gideceklerini bilemezler. Kız kardeşi Eszter’in ise dışarıdan güzel görünen bir yaşamı vardır. Oysa onların da yaşamı çocuk sahibi olduktan sonra değişmiştir. Ev içinde çatışmalar yaşarlar. Evde olmadıkları bir an abla Ernella’nın gerçek düşünceleri ve neden kız kardeşinin evinde olduğu gerçeği ortaya çıkar. Kız kardeşi Eszter’in ise hiçbir şeyden haberi yoktur.

Ernella kardeşini kıskanır, yaşamını, oturduğu evi, babasının kardeşine olan sevgisini çekemez. Ernella karakterini canlandıran Pınar Çağlar Gençtürk kıskanç abla rolünü sahneye çok iyi taşıyor, mimikleri ve oyunculuğuyla izleyici etkisi altına almayı başarıyor.

Hajdu’nun kaleme aldığı metnin günümüz aile yapısını ve bilindik sorunları çok iyi irdeleyen güçlü bir mizah olduğunu söyleyebiliriz. Herkesin hayatından izler bulabileceği oyunu ocak ayı boyunca Oyun Atölyesi’nde izleyebilirsiniz. Oyun tek perde ve 95 dakika sürüyor.

Tam Bilet 70 TL, Öğrenci bileti 40 TL

Oyun Atölyesi’nin web sayfasından indirimli seansları da takip edebilirsiniz.

İndirimli seanslarda tam bilet 65 TL, öğrenci bileti 35 TL.