Truss hükümeti zenginlere para aktarmanın herkes için daha fazla zenginlik yaratacağı fikrini tekrarlıyor.

Damlama yalanı
Liz Truss. (Fotoğraf: AA)

Grace BLAKELEY

İngiltere'de Liz Truss hükümeti zenginlere para aktarmanın herkes için daha fazla zenginlik yaratacağı fikrini tekrarlıyor. Tek bir sorun var: İşe yaramıyor. Pek çok insan kendisini “neoliberal” olarak tanımlamaya heveslidir, ancak çok azı “damlama (trickle-down) ekonomisi” temelli politikaları desteklediğini kabul eder. Bu terim 1980'lerde demokrat stratejistler tarafından zenginler için vergi indirimlerinin diğer herkes için refah yaratacağı fikrine saldırmak amacıyla ortaya atılmıştır. Milyonlarca kişi kira ve faturalarını ödemekte zorlanırken, eninde sonunda herkes için refah yaratacağı umuduyla zenginlere vergi indirimi şeklinde para dağıtmak hiçbir zaman çok popüler bir politika fikri olmamıştır. Bu nedenle 'damlama ekonomisi' terimi çok popüler bir saldırı hattı haline gelmiştir. İşte tam da bu nedenle çoğu neoliberal bu kavramdan nefret etmektedir.

"Damlama ekonomisi"nin yanıltıcı bir terim olduğunu savunuyorlar. Zenginlere vergi indirimi sağlamanın ardındaki düşünce, onların daha fazla mal ve hizmet satın almalarını sağlamak ya da diğer herkesin gelirlerini iyileştirecek şekilde ücretlerin artırılmasına olanak sağlamak değildir. Büyüme ile vergi indirimleri arasındaki bağlantı daha fazla tüketimden değil, daha fazla yatırımdan geçmektedir. Ve yatırımın herkes için iyi olması beklenir. Özel sektör yatırımları, işletmelerin üretimi artırırken yeni işçiler almasıyla daha yüksek istihdam yaratır. Daha yüksek istihdam daha yüksek tüketim anlamına gelir ve bu da kendi kendini besleyen bir ekonomik büyüme döngüsü içinde üretimi destekler. Ancak özel sektör yatırımı sadece daha yüksek istihdam yoluyla tüketimi artırmaz; aynı zamanda her kapitalist ekonomide uzun vadeli ekonomik büyümenin temelidir.

TOPLUMU TEKMELEMEK

Yatırım, inovasyonun temelidir. İnovatif yeni teknolojiler, üretim verimliliğini artırmaktan hastalık ve iklim değişikliği gibi sosyal sorunların üstesinden gelmek için dahiyane yeni yollar sağlamaya ve sadece insan ihtiyaçlarını karşılayan arzu edilen yeni ürünler geliştirmeye kadar her şeyi başarmamıza yardımcı olabilir. Sınıfsal olarak bölünmüş toplumlarda ise bu yatırımlar, kapitalist üretim tarzının kahramanları olan girişimciler tarafından üstlenilir. 20. yüzyılın başlarında yaşamış politik ekonomist Joseph Schumpeter, girişimcileri toplumu tekmeleyip çığlık atarak geleceğe sürükleyen kahraman risk alıcılar, daha yüksek vasıflı insanlar olarak görmüştür. Bu çabaların ödülü kârdır. Schumpeter'in önceki genel denge modellerinden önemli bir ayrımı temsil eden modelinde, girişimciler yaratıcılıklarından geçici süper kârlar elde edebilmelidir. Bu kârlar, başarılı bir girişimcinin yeni bir inovasyonu ilk geliştiren ve piyasaya süren kişi olduğunda elde ettiği piyasa gücünden kaynaklanmaktadır.

Ancak sonuçta bu tür süper kârlar her zaman geçici olacak. Eğer işletme inovasyon yapmaya devam etmezse, yeni girişimciler ortaya çıkacak ve yerleşik firmanın pazar payını yiyip bitirecek, böylece hiçbir firma hiçbir pazara uzun süre hâkim olamayacak.

Bu geçici süper kârlar olmadan kapitalizm durgunlaşırdı. Girişimcileri yatırım yapmaya teşvik edecek bir unsur kalmaz ve inovasyon dururdu. Schumpeter, kendi döneminde gördüğü sosyalizme doğru sürüklenmenin kapitalizmin çöküşüne yol açacağından endişe ediyordu -işçi sınıflarının bilinçli örgütlenmesinden değil, girişimci ruhun ezilmesinden. Şirket kârları ve zenginlerin gelirleri üzerindeki vergiler, inovasyona engel teşkil ettiği varsayılan faktörlerden bazıları. Eğer projenizin başarılı olması halinde kârınızın vergilendirileceğini biliyorsanız, o zaman neden yatırım yapma riskini göze alasınız ki?

NEOLİBERAL ARGÜMANLAR

Bu, neoliberallerin vergi indirimleri için öne sürdükleri argümandır: Bunlar olmadan ekonomimiz durma noktasına gelecektir. Bu argümanla ilgili tek bir sorun var -onlarca yıllık ampirik kanıtlarla bu argümanın tamamen yanlış olduğu kanıtlanmıştır. Kamu Politikası Araştırma Enstitüsü’nün yakın tarihli raporunun da gösterdiği gibi, kurumlar vergisinde onlarca yıldır yapılan indirimlere rağmen, yatırım oranları söz konusu olduğunda emsallerinin sürekli olarak altında performans gösteriyor. Bu da pek şaşırtıcı değil çünkü Schumpeterci çerçeve Birleşik Krallık ekonomisi için geçerli değil. Ekonomimiz, yaygın rantiyecilik ve piyasa gücü ile karakterize edilmekte. Birleşik Krallık'ın en büyük pazarları birkaç büyük firmanın hâkimiyetinde ve bu firmalar on ila yirmi yıl önce hâkim olan firmalarla büyük ölçüde aynı.

Finans ve gayrimenkulden emtiaya ve kamu hizmetlerine kadar bu piyasaların birçoğu, giriş için olağanüstü yüksek engeller ve yaygın rantiyecilik ile karakterize edilir. Bu sektörlerde geliştirilen “yeniliklerin” birçoğunun toplumun geri kalanı üzerinde büyük olumsuz etkileri var. Bu şirketlere ve yatırımcılarına fayda sağlamak üzere tasarlanan vergi indirimleri, Ekonomideki düşük verimlilik seviyelerinin altında yatan sorunu daha da kötüleştirmektedir: Çok fazla para en tepede sıkışıp kaldı.

Bizimki gibi bir ekonomide tüm servete ve güce sahip olanlar arazi, konut, kredi ve enerji gibi kaynakları kuşatıp en yüksek teklifi verene satarak çok daha yüksek getiri elde edebilirken, yenilik yapmak için çok az teşvik vardır. Trump'ın vergi indirimlerinin Wall Street'te mini bir patlamaya yol açtığı, şirketlerin hissedarlara büyük meblağlar dağıttığı ya da kapsamlı bir birleşme ve satın alma faaliyetine giriştiği ABD'de görüldüğü gibi, vergi indirimleri bu stratejileri teşvik etmektedir. Aynı şey 1980'lerde Thatcher'ın vergi indirimlerinin ardından da yaşanmış, bu indirimlerin mirası eşitsizlikte kalıcı bir artış, konut krizi ve birkaç finansal çöküş olmuştur. Ne yazık ki Liz Truss böylesi bir ortamda desteğini artırmak için Londra’daki geçici bir canlanmaya bile güvenemez. Bu vergi indirimlerinden faydalanması muhtemel yatırımcılar bile şimdi Birleşik Krallık ekonomisine bakıyor ve gelecekte nasıl sürdürülebilir bir şekilde büyüyebileceğini görmekte zorlanıyor. İşte bu yüzden vergi indirimleri otomatik olarak yatırım yaratmaz. Çünkü sürdürülebilir bir ekonomik büyüme olmadan, başlangıçta herhangi bir yatırım yapmanın pek bir anlamı yoktur.

Tribune Mag’den çevrildi.