Sidney Lumet’nin önemli filmlerinden biri de Daniel (1983). Kurgusal çerçevede değinilen, işlenen konu; ABD’de atom bombasıyla ilgili bilgileri SSCB’ye vermekle suçlanıp 1953’te elektirikli sandalyede idam edilen Julius ve Ethel Rosenberg’in oğlu, kurgusal adıyla Daniel (Timothy Hutton)’ın olguyu araştırması, bir bakıma X.’i (bilinmez(ler)i) bulmaya çalışması... Filmin ilk açılış karesinde yakın çekimde görürürüz onu ve alıcı (kamera) yavaş yavaş geriye kayarken şunları duyarız ağzından: “Electricity is a form of energy (elektrik bir çeşit enerjidir)... It is generated by power sources driven by water, steams, or atomic fission... The two leading electric power producing countries in the world are the United States of America and the Union of the Soviet Socialist Republics. The teory of electricity is that atoms gain or lose electrons... In 1889, the first electric chair was put into use by the state of New York...” İngilizce’nin nedeni, filmin altyazısının bulunmayışı; n’apalım, şansına küs, sözlük falan öyle idare et, çözebildiğince. Ama ben şanslıydım. Tam yılını anımsayamasam da filmin gösterime girmesinden sanırım birkaç yıl sonra izledim Daniel’ı Türkçe altyazıyla. O zamanlar videocular vardı. Kasetleri kiralardınız. Bir gün baktım Daniel. Yönetmenin bu filmini bilmiyorum daha. Öyle genel ağ (internet) yok ki, gir, bul, öğren ne. Neyse, çarpıldım, filmi o gün iki kez izledim arka arkaya. Ertesi gün gidip geri verdim. Ama yeniden izlemek için dayanılmaz bir istek içimde. Aynı kasetçiye gittim yeniden. “Yok” dedi. “Nasıl olur, daha dün aldım sizden” dedim. “İyi de bu sabah, raflardan kaldırın emri geldi” dedi.. Ve o film o gün bugündür görünmüyor Türkçe altyazıyla ortalıkta...
Lumet, Daniel’de Robeson’ın müziklerini kullanmış...

Paul Robeson (1898-1976) oyuncu, atlet, bas-bariton, yazar, avukat, sivil haklar savunucusu... Nâzım’ın “İnci dişli zenci kardeşim” dediği; yaşamı boyunca sömürüsüz, özgür bir dünya için savaşım vermiş, her türlü baskıya karşın hiçbir zaman geri adım atmamış, ödün vermemiş Robeson, 1956 yılında, McCarthy önderliğindeki Cadı Kazanı (solcu avı) döneminde, Amerika’ya Karşı Çalışmaları Araştırma Komitesi yanınca sorgulanır. Sorguculara verdiği kimi yanıtlar şöyledir

(Tümü için: İhanet Yılları / Çeviren: Ülkü Tamer):

“(...)Çünkü benim babam bir köleydi ve benim insanım bu ülkeyi kurmak için canını verdi; tıpkı sizler gibi burada kalacağım ve onun bir parçası olacağım. Ve hiçbir faşist görüşlü kimse beni dışarı atamaz. Yeterince açık mı? Sovyetler Birliği ile dostum, Çin ile dostum ama faşist Franco ile dost değilim, faşist Nazi Almanya’sı ile dost değilim, dünyadaki tüm masum insanlarla dostum. (...) Beyler, Stalin’e olanlar Sovyetler Birliği’nin sorunudur ve ben 60–100 milyon siyahı Afrika’dan sürüp tarlalarda Amerika’nın gelişimi için heba etmiş olan insanların temsilcileriyle bunu tartışacak değilim. Siz ve atalarınız köle gemilerinde ve tarlalarda ölen milyonlarca siyahın sorumluluğunu taşıyorsunuz (...) Benim seyahat etmeme izin verilmemelidir, zira ben yıllarca Afrika’daki sömürge halkların bağımsızlığı için mücadele ettim. (...) Benim yargılanmamın sebebi Komünist Parti üyesi olup olmamam değildir, ben Amerika Birleşik Devletleri’nde hâlâ ikinci sınıf vatandaş olan halkımın hakları için dövüşmem sebebiyle yargılanıyorum. (...) Sizler ayağa kalkıp halkının ve işçilerin hakları için mücadele etme cüreti gösteren her Zenci’nin ağzını kapatmak istiyorsunuz. Ben çelik işçilerinin grevlerine de katıldım. Bugün ben bu yüzden buradayım...”

Aralık 2016’nın son günü, Daniel’ı yeniden görmek için DVD’yi koydum bilgisayara. Lumet’in en etkili, tüm ayrıntılarıyla ele aldığı sahneler, idam hazırlıkları ve gerçekleştirilme anları. Önce Julius (Mandy Patinkin) oturtulur sandalyeye. Tam görevli şalteri indirir, akım verilir ki bizim evde elektirik gider. Oturup beklemişim iki saat. Elektrik gelince devam kaldığı yerden. Julius’un infazı gerçekleştirilir. Ardından odaya Ethel (Lindsay Crouse) alınır. İdam hazırlığını, ortamı, nelerin nerelere nasıl bağlandığını izleriz yine inceden inceye. Şalter iner ki bizim evde elektrik gider yine... Bu rastlantı mı tam yerinde infaz karelerinde?!... Nasıl gireceğimi bilemediğim yeni yılda, korkulu karanlıklar dünyasında birileri “Dur” mu demek istiyor ölümlere, idamlara... Ben filmde miyim, düşte miyim, gerçekte miyim, neredeyim...