Dünya’da salgında can kaybı yaşanmadan karantina kararı alan ilk ülke olan Danimarka’da sosyal demokrat-sol koalisyon kriz yönetimini tüm parlamento partileriyle uzlaşma çerçevesinde yürütüyor

Danimarka’nın Covid-19 ile mücadelesinden dersler: Beraberiz ama mesafeliyiz

YİĞİT TAŞ - AARHUS

Danimarka’da pandemiyle mücadele ilk olarak testi pozitif çıkan bir hastanın 27 Şubat’ta izolasyona alınmasıyla başladı. Bu tarihten itibaren sosyal demokrat-sol koalisyon hükümeti krizin yönetimini tüm partilerle uzlaşma çerçevesinde yürütmeyi tercih etti. Toplum da üzerine düşen görevleri yapmaya, evden çıkmamaya ve hijyen tedbirlerini maksimum seviyede uygulamaya başladı. Ardından da herkesin kendisini içinde hissedeceği bir slogan arayışına gidildi. Danimarka için bu slogan, şu ana kadar savaş dönemi hariç bu konularda topluma hiç açık çağrıda ve uyarıda bulunmamış Kraliçe II. Margarethe’den geldi. 17 Mart’taki topluma sesleniş konuşmasında sarfettiği “Bir aradayız, beraberiz ama mesafeliyiz” cümlesi bu süreç içerisindeki ilk slogan oldu.

Diğer ülkelerde de olduğu gibi Danimarka için de pandemiyle mücadelede tavır ve yöntem değişikliği istatistiklerde iki günde yaşanan dramatik bir artışın ardından geldi. Covid-19 salgınını 12 Mart’taki artışı dikkat çekiciydi. Bu tarihte bin 368 artış gösterdi. Bu arada 27 Şubat’ta Covid-19 teşhisi konulan ilk hasta 5 Mart’da iyileşti. İyileşen hasta takibi ise en az tespit edilen hasta sayısı kadar alınacak sert önlemlerin süresinin tahmini açısından çok ciddi bir önem arzediyordu.

9 Mart’ta günlük artış 55 kişiye ulaştı ve hasta sayısı 90 oldu. 10 Mart’ta hasta sayısı 262’ye ulaşırken 11 Mart’ta hasta sayısının 514’e ulaşması ile Kopenhag hükümeti yöntem değişikliğine gitti. Salgının yayılmasını önlemek için radikal önlemleri hayata geçirme kararı alındı.

danimarka-nin-covid-19-ile-mucadelesinden-dersler-beraberiz-ama-mesafeliyiz-716799-1.

Sert önlemlerin alındığı tarihte hayatını kaybeden hasta yoktu. Buna rağmen sosyal demokrat hükümet sıkı önlemleri hayata geçirdi. 18 Mart’tan sonra pandemiye karşı mücadelenin etkinliği halkın konulan kurallara uyumuna ve hükümetin, yasamanın ve güvenlik güçlerinin etkin iletişim başarısına bağlı olarak değerlendirilecekti. 12 Mart’tan itibaren kütüphaneler, müzeler, resmi kurumlar, yüzme havuzları, kafeler, restaurantlar, kuaförler ve diğer toplanma alanları kapatıldı, ek olarak 100 kişiden fazla katılımlı faaliyetler iptal edildi. Bu rakam daha sonradan 10 kişiye çekildi ve bu tedbir hala geçerliliğini koruyor. 15 Mart’ta Almanya sınırı, 16 Mart’ta da 14 günlüğüne bütün okullar kapatıldı. 17 Mart’ta bütün uçuşlar durduruldu. Ülke,18 Mart’ta tam bir izolasyona girdi.

danimarka-nin-covid-19-ile-mucadelesinden-dersler-beraberiz-ama-mesafeliyiz-716800-1.

Şirketlere de, çalışanlarını işyerlerine fiziksel olarak çağırmamaları tavsiyesinde bulunuldu. Tam da bu andan itibaren artık bu işin ciddi ekonomik boyutlarının değerlendirme aşaması başladı ve destek paketleri açıklanmaya başlandı. Süreç tam bir uzlaşma ile parlamentodan geçiyor, ilgili sendikalar aktif bir şekilde paketlere katkıda bulunuyordu. İlk ekonomik destek paketi açıklaması ve kapsamı 19 Mart tüm partilerin ve sendikaların uzlaşısı ile kameralar karşısında bütün parti liderlerinin katılımı ile açıklandı.

danimarka-nin-covid-19-ile-mucadelesinden-dersler-beraberiz-ama-mesafeliyiz-716801-1.

SENDİKALAR SÜRECİN İÇİNDE

Toplumun her kesimini etkileyen bir mücadelede öncelik hiçbir zaman siyaset değil, aksine bu zor zamanın tüm toplum ile birlikte ve tam bir dayanışma ile atlatılması her zaman siyasetten daha önemliydi. En önemli birlikteliklerden biri de sendikalar arasında gerçekleşti; işverenler sendikası, hükümet ve işçi sendikaları konfederasyonu ekonomik destek paketi üzerinde anlaştı ve bu paket parlamentoya sunuldu ve devreye girdi. Açıklanan Ekonomik Destek Programı’ndan KOBİ´lere verilen destek ve Üç’lü Partner Anlaşması ön plana çıktı.

Bu süreçte halkın tutumu tam da kendi kültür kodlarına ve İskandinavya prensiplerine uygun şekilde vukuu buldu ve süreç ile mücadelede önemli bir köşe taşı görevi gördü. Marketlere ve açık olan dükkanlara hemen mesafeli sıra uygulamaları yerleştirildi, bu kuralın yerleştirilmesinden öte önemli olan kuralın bireyler tarafından uygulanıyor olmasıdır. Danimarka toplumu, birbirini hiç çekinmeden uyaran bir toplum, bu kendilerinin iç kontrol mekanizmaları.

Dünya’nın herhangi bir yerinde eğer bir insanın bir başkasını kurallara uymadığına dair açıktan eleştirdiğini görürseniz, o bireyin Danimarkalı olma ihtimali yüksek. Bizlerin tam aksine, gördüğü bir yanlışa direkt müdahale eden bir toplum, bu vesile ile herkes içerisinde uyarılma endişesine kapılan toplum direkt hata yapmamaya çalışan bir toplum haline dönüşür.

Yıl boyu geçirdikleri kapalı, yağışlı ve soğuk günler düşünüldüğünde, yağışlı ve soğuk geçen mart ayında insanların evlerinden çıkmaması onlar için müthiş bir zorluk olmadı ama asıl zor süreç Danimarkalılar için şimdi başlıyor. Tam da havalar ısındı bakalım daha ne kadar evlerde kapalı kalacağız derken imdada 6 Nisan’da Başbakan Mette Frederiksen yetişti ve salgının yayılma hızının yavaşladığını bildirdi. Kapanan okulların anaokul ve ilk beş derecesinin 15 Nisan’dan itibaren açılacağını herkese duyurdu.

Dünya’da Covid-19 salgınında can kaybı yaşamadan karantina kararı alan ilk ülke olan Danimarka, aynı zamanda karantina kararlarını kademeli olarak kaldıracağını açıklayan ilk ülke de oldu. Bu sürecin toplumun sosyal mesafe ve evde kalma kuralının devam ettirmesi dahilinde gerçekleşeceğinin altını çizilerek 10 Mayıs tarihi yeni bir eşik olarak topluma sunuldu. Her şeyin güzel gitmesi durumunda ise bütün önlemlerin de Ağustos ayına kadar kademeli kaldırılacağını açıkladı. Tam da bu zamanda toplumun kurallara bağlılığını sağlayacak bir ikinci slogan gerekiyordu ve yeni slogan Başbakan’ın sözlerinden doğdu, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”. Türkiye’ye ve diğer bazı kalabalık Avrupa ülkelerine baktığımızda bu sert tedbirler onlarca can kaybına rağmen hala alınmış değil. Aynı zamanda hiç bir ülke daha çıkış planını daha açıklayabilmiş değil. Peki istatistikler alınan bu kararı destekliyor mu? Kısa ve net evet.

Toplumun bir kısmı, bağışıklığımızı geliştirmemiz gerekiyordu gerekçesi ile en baştan bu kadar sert önlemlerin alınmasına gerek yoktu diye eleştirirken, bir kesim de en son alınan ana ve ilk okulların açılma kararını protesto etmeye başladı. En büyük şansımız ise bizleri dinleyen ve yaşadıklarından ders çıkaran devletin her kademesini uzlaşma ile masaya çağırmayı başarmış bir hükümet ve onu desteklemiş bir toplumun olması.