Danıştay 10. Daire’si İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan davaları esastan görmeye devam etti. 15 başvurunun görüşüldüğü duruşmada savcı Sözleşme’den çekilme kararının iptalini talep etti.

Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi davası görüldü: Çekilme kararı iptal edilmelidir
Duruşmaya yakınlarını kaybeden aileler de katıldı. (BirGün)

Nisa KÜÇÜK

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı açılan 15 davanın duruşması Danıştay 10’uncu Dairesi’nde görüldü. Sözleşmeden çekilme kararının iptali için açılan davaların 10’u 28 Nisan’da gerçekleşmişti. Duruşmada, Danıştay savcısı çekilme kararına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptalini istemişti. Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, bu duruşmada da mütalaasını tekrarladı. Kurt, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, kararını sonra açıklayacağını söyledi.

Duruşmada ilk olarak Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği savunma yaptı. Avukat Müjde Tozbey, ‘‘Dernek olarak kadın ve çocuk davalarına sadece avukat ataması yapmıyoruz. Biz buraya 20 ailemizle birlikte geldik. Öldürülen kız çocuklarının aileleri, annesi öldürülen çocuklar burada. Biz kadınların her alanda korunmasını istiyoruz. Öldürülen kadınların asıl katili devlettir’’ ifadelerini kullandı.

HER GÜN KADINLAR ÖLDÜRÜRÜLÜYOR

Avukat Hülya Gülbahar ise şunları söyledi: ‘‘Cumhurbaşkanı Kararnamesi hukuka aykırı. Biz bütün sözleşmeleri savunuyoruz. Biz aynı zamanda Anayasa’yı savunuyoruz. Bu sorumluluk heyetinizin üzerinde. Sözleşmeden çıkıldığından beri kadın cinayetleri arttı. Net bilgi yok ama her gün kadınlar öldürülüyor.’’

Başvurucular arasında bulunan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, savunmasında, ‘‘Bugün sadece HDP’li kadınlar adına savunma yapmayacağım. Bütün kadınlar ve LGBTİ+’lar adına savunma yapacağım. Erkek hukuku değil gerçek yargı diyoruz. Sayın heyet öyle bir karar verin ki, ileride sizlerden vicdanlı yargıçlar olarak bahsedilsin’’ dedi.

MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

‘‘GREVİO (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu), Türkiye’nin son derece başarısız ve yetersiz olduğunu tespit etmiştir’’ diyen Buldan, ‘‘Her zaman söylediğimiz gibi erkek yargı değil, gerçek yargı diyoruz! Güçlülerin hukuku değil, haklıların hukuku diyoruz! Ortak kadın mücadelemiz engellenemez, durdurulamaz! Türkiye’de milyonlarca kadın adına sizden sadece vicdanlı olmanızı talep ediyorum.’’

Avukat İdil Tetik ise şunları kaydetti: ‘‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu, bize okulda öğretilen ilk şeydir. Çekilme kararı Anayasa’ya aykırı. Bu karar, temel yasamızı gözardı ediyor. Mevcut yasalar mağdurları korumakta yetersiz. İstanbul Sözleşmesi’yle kadınları koruyabiliriz. Kararı verirken öldürülen kadınları düşünmenizi istiyorum.’’

CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, savunmasında, şunları aktardı: "Buradaki kadınlara, ‘Yolda yürürken ayak sesi duyduğunuzda tedirgin olmayan var mı?’ diye sorsam bir kişi bile elini kaldıramaz. Siz hiç bir kadının bir erkeğe ikinci eş olmayı teklif ettiğini, erkek bunu kabul etmeyince kadının onu öldürdüğünü duydunuz mu? Siz bir kadının yemek yapmadı diye erkeği öldürdüğünü gördünüz mü? Siz hiçbir kadının bir erkek ona karşılık vermeyince çok sevdiği için öldürdüğünü duydunuz mu? Hatice Kaçmaz’ın katiline ‘tutku indirimi’ verildi. Yargıtay, ‘Eğer Hatice Kaçmaz, teklifi kabul etseydi bugün hayatta olurdu’ şeklinde bir karar verdi. Bugün size, tarihi ve önemli bir sorumluluk düşüyor. Vereceğiniz karar kadınların yaşam hakkını savunmakla ölüm arasında bir karardır.’’

SOL Parti Avukatı Gizem Özdem ise şunları söyledi: ‘‘Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nden sonra 495 kadın cinayeti işlendi. Bu size sayı gibi gelebilir ama bizim için 495 kız kardeş demek, evlere düşen ateş demek. Çekilme kararının usul dışında esastan da iptal edilmesini istiyoruz.’’

SOL Parti Avukatı Damla Atalay da ‘‘Yaşam hakkı en temel haktır. Devlet, yurttaşın yaşama hakkını korumak zorundadır. Ülkemiz kadın ve çocuk mezarlığına dönüştü. Kadınlar her yerde erkek şiddetine maruz bırakılıyor. Devlet erkek şiddetini önlemek şöyle dursun faillirin sırtını sıvazlıyor’’ diye konuştu.

SÖZLEŞME HİÇ UYGULANMADI

SOL Parti adına savunma yapan Selin Nakıpoğlu, ‘‘İktidar partisi, ‘İlk imzacısıyım’ diye 2011 ila 2014’lerde reklamını yaptığı, ilk imzacısı olmaktan dolayı gurur duyduğunu açıkladığı, hatta dönemin başbakanının ‘Bu sözleşmenin destekçisiyim, diğer ülkelerin onaylanmasında taşları da döşeyeceğim’ diyerek öncüsü olduğu düzenlemeyi uygulamadı. Bu sözleşmenin iptali bir zafer mi? Olsa olsa bu bir Pirus zaferidir. Kaybeden de kadınlardır” dedi.

Nakıpoğlu, son olarak şunları kaydetti: ‘‘Herkes bu salonda sözünü söyledikten sonra sıra siz sayın heyette. Üzerinizde tarihsel bir sorumluluk var. Lütfen esas duruma odaklanalım! Bu dava hepimizin davası. Vereceğiniz kararlar devleti kadın – erkek eşitliğini teşvik eden politikaların hayata geçirilmesi için önemli bir adım olacaktır.”

Dava açan kurumların ardından Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Milletlerarası Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal, Cumhurbaşkanlığı kararını savundu. Sözleşmede çekilme kararıyla şiddetle mücadelenin aksatılmadığını savunan Topal, şunları söyledi: ‘‘Cumhurbaşkanımızın kararlarını Avrupa sözleşmelerinin kararları ile ölçmüyoruz. Türkiye gibi olan ülkelerde, fesih parlamentodan geçmek zorunda değil. ABD, Kanada, İtalya ve Portekiz’in de aralarında olduğu çok sayıda ülkede bu şekilde.’’

Cevap hakkını kullanan Avukat Selin Nakıpoğlu, şunları söyledi: "Davalı tarafın savunmasını kabul etmiyoruz. Biz en üstte olan Anayasa’nın izinden gidiyoruz, Cumhurbaşkanı kararının değil.’’

Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, mütalaasını tekrarladı. Kurt, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, kararını sonra açıklayacağını söyledi.

BİR GÜNDE İKİ KADIN CİNAYETİ İŞLENDİ

İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin duruşma görülürken erkekler de kadınları öldürmeye devam etti. Denizli'nin Merkezefendi ilçesinde 18 yaşındaki İrem Evren, 1 yıldır evli olduğu 27 yaşındaki Ferhat Evren tarafından öldürüldü. Jandarma, 'kasten yaralama' ve 'dolandırıcılık' suçlarından kaydı bulunduğu belirtilen Ferhat Evren'in yakalanması için çalışma başlattı. Ferhat Evren hakkında 1 ay önce evden uzaklaştırma kararı verildiği öğrenildi. Ankara'da ise Mehmet Birsen boşanma aşamasında olduğu Hatice Birsen'i tabancayla ateş ederek öldürüp, aynı silahla yaşamına son verdi. 4 çocuk sahibi çiftin cansız bedenleri, polis ekiplerinin incelemelerinin ardından Ankara Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. Hatay'da da yol kenarında bir kadın cesedi bulundu. Güvenlik kameraları kayıtlarına, kadının bulunduğu bölgede bir binaya girdiği ve bir süre sonra yüksekten zemine düşmesi yansıdı. Aylin Arslan'a ait olduğu belirlenen ceset, incelemenin ardından Samandağ Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Öte yandan kadın cinayetlerine ilişkin de davalar görülmeye devam etti. İstanbul Ümraniye’de 4 Şubat’ta birlikte yaşadığı 5 aylık hamile Hasret Dalkoparan’ı katleden Ozan Dum Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hâkim karşısına çıktı. Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık Ozan Dum’u “Gebe olduğu bilinen kadını kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, cezada indirim uygulamadı. Kilis'te iki hafta önce doğum yapan eşi Fatime Gül Özyer’i darp ederek, kasten öldürmek suçundan müebbet hapis istemiyle hakkında dava açılan Mahmut Muhammet Özyer de ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına ve tanıkların dinlenmesi için duruşmayı temmuz ayına erteledi.

ONLAR GİDECEK, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ HEP KALACAK

Duruşma öncesinde Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Platform adına basın açıklamasını Avukat Selin Nakıpoğlu okudu. 28 Nisan’da görülen ilk duruşmaya bin avukatın katıldığını hatırlatan Nakıpoğlu, şunları ifade etti: “Mahkeme salonu içeresindeki onlarca, adliye önündeki yüzlerce, ülke çapında ise milyonlarca kadının meşru talebi karara bağlanacak. Bir tarafta tek kişilik kararlar varsa diğer tarafta biz milyonlarız. Biz imzanın çekildiği günden önce de sonra da ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ diyoruz. Her daim söylediğimiz gibi, eşit yurttaşlık kavramına tahammülleri olamayanların yapmış olduğu karalama ve saptırmalarla Sözleşme’den imza çekildi. Siyasi iktidar, muhalif kesimlere, ve özelde kadın siyasetçilere, kadın ve LGBTİ hakları savunucularına, kadın sanatçılara sistematik olarak taciz ve baskı uyguluyor; kadına karşı eril şiddeti teşvik de ediyor.”

SOL Parti MYK Üyesi Göksu Cengiz, "Biz SOL Parti olarak diyoruz ki; kadın cinayetleri politiktir. Neden politiktir? Çünkü tek adam bu ülkeyi bir karanlığa sürüklemeye çalışırken doğrudan kadınları hedef almaktadır" dedi. Cengiz, şunları kaydetti: "Tek bir adam milyonlarca kadının hakkını, milyonlarca kadının yaşamını tehlikeye atabileceğini düşünüyor. Sanmasınlar ki milyonlarca kadın mücadeleyle kazandığı haklarından bir adım bile geri atacak, sanmasınlar ki bu memleketi karanlığa teslim edecek, sanmasınlar ki bu gerici karanlık bu memleketten söküp atılmayacak!" Cengiz, son olarak şunları vurguladı: "SOL Parti olarak diyoruz ki; hep beraber, omuz omuza, kadın dayanışmasıyla hem bu iktidardan kurtulacağız hem de bu memleketi aydınlığa çıkartacağız. Onlar gidecek, İstanbul Sözleşmesi kalacak!"