Danıştay, metal grevini erteleyen (fiilen yasaklayan) hükümet kararnamesini hukuka uygun buldu ve Birleşik Metal-İş’in yürütmeyi durdurma talebini reddetti.  Böylece Türkiye’de grevin yasal ve yargısal bir güvencesi kalmadı. Danıştay, verdiği bu keyfi ve hukuksuz kararla grevin tabutuna son çiviyi çakmış oldu. Tuz koktu. 10. Daire’nin üç üyesi grev hakkını ortadan kaldıran karara imza atarken, iki üye muhalif kaldı.

Grev hakkını ortadan kaldıran ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek kararın gerekçesinde şöyle deniyor: “Ekonomi Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ve Emniyet Genel Müdürlüğünün yazılarında söz konusu grevin milli güvenliği bozucu etkisinin olduğu yönünde somut verilere dayalı görüş bildirmeleri ve ekonomik güvenliğin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu dikkate alındığında” grev erteleme kararının yasaya uygun olduğu ve yürütmesinin durdurulmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.

Nereden baksan tutarsızlık, hukuksuzluk ve keyfilik. Bu skandal bir gerekçe. Skandalın iki boyutu var. Birincisi Danıştay idarenin gerekçelerini kendi gerekçesi olarak kabul etmiş. Kararda bir irdeleme ve gerekçe yok. Oysa Danıştay’ın görevi idarenin kararını ve bu kararın gerekçelerini ayrıntılı olarak irdelemek. Danıştay bunların hiçbirini yapmamış ve adete bir noter gibi davranarak idarenin savunmasını kararının gerekçesi haline getirmiş.  Böylece Danıştay açıkça siyasal bir karar verdi. Profesör Faruk Erem “Siyasette adalet olmaz denir. Bu, hukukçuyu ilgilendirmez, fakat adalette siyaset korkunç bir kavramdır” der. Danıştay son kararı ile siyasi iktidarın bir uzantısı olarak hareket etti.

Skandalın ikinci boyutu Danıştay’ın daha da ileri giderek ekonomik gerekçelerle grevlerin yasaklanmasına onay vermesi. Böylece grev hakkı yok edilmiş oldu. Danıştay tetkik hakimi yazdığı görüş yazısında Bakanlar Kurulu kararının hukuksuz olduğunu vurgularken, “grevin yapılması neticesinde doğacak ekonomik olumsuzluğun bu hakka mündemiç olduğu malumdur” diyerek grev hakkının ekonomik olumsuz yaratmasının doğası gereği olduğu belirtiyor. 10. Daire ise grevin ekonomik etkileri nedeniyle yasaklanmasına onay veriyor.

Danıştay çıldırmış olmalı! Su ıslatır, ateş yakar, grev de ekonomik olumsuzluk yaratır. Bunun aksini düşünmek eşyanın tabiatına aykırı. Grevi ekonomik gerekçelerle yasaklamak, hakkın özünü ortadan kaldırmak demek. Danıştay bu kararıyla, Anayasa’yı ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ni ihlal etti. Bu karar hakların sınırlanmasında kullanılan kanunilik, ölçülülük ve demokratik bir toplum düzeni için gereklilik  ilkelerine açıkça aykırı.

Üç haftadır bu konuyu yazıyorum. Danıştay önce keyfi olarak kararı geciktirdi ve 60 günlük erteleme süresi içinde kararı açıklamadı. Böylece sendikanın itiraz hakkı kullanılmaz hale geldi.  3,5 sayfalık kararın zamanında açıklanmaması tam bir keyfilik. Karar 5 Mart 2015 tarihinde alındı, ancak UYAP’a 6 Nisan 2015 tarihinde düştü ve henüz sendikaya tebliğ edilmedi. Sadece karar değil, süreç de hukuksuz.

Öte yandan itiraz yolu da işe yaramıyor. Danıştay’dan hiç ümit yok. Bilindiği gibi Kristal-İş Sendikası 10. Daire’nin benzer bir kararına karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurmuştu.  Tıpkı Birleşik Metal örneğinde olduğu gibi Kristal-İş’in itirazı da savsaklanmış ve Genel Kurul’a geç intikal ettirilmişti. 60 günlük erteleme süresinin bitmesinden sonra Genel Kurul, verdiği kararda, “dosyanın geldiği aşama itibariyle” yürütmenin durdurulması talebini reddetti.

Geriye iki yol kaldı. Birincisi Anayasa Mahkemesi hükümetin ve Danıştay’ın bu hukuksuzluğuna dur diyecek ve grev hakkının kullanılmasının yolunu açacak. Diğer yol ise işçi sınıfın kadim yolu. Grev hakkı yüzyıllar süren mücadele ile işçilerin bedeller ödeyerek tırnaklarıyla ve canlarıyla kazandıkları bir hak.  Toplumsal mücadele ile kazanılan hakların masa başı kararlarıyla yok edileceğini düşünenler hep yanıldı, şimdi de yanılıyor.

Grev hakkını gömmeye kimsenin gücü yetmedi, bugünden sonra da yetmez. Kimse unutmasın; “Bir ülkenin türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür.” Grev yapanlar da öyle…