Darağacından bugüne ulaşan bir manifesto

Serpil ÇELENK GÜVENÇ

Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in idam edilmelerinin ve Kızıldere’de Mahir ve dokuz devrimcinin yoldaşlık uğruna çıktıkları yolda katledilişlerinin üzerinden yarım yüzyıl geçti. 68'lerin dünyası, dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin sosyalist bir düzende yaşadığı Asya, Afrika ve Latin Amerika'da verilen ulusal kurtuluş savaşları sonucunda emperyalizmin büyük darbeler aldığı, tüm kapitalist ülkelerde sermaye sınıfına karşı işçi sınıfı mücadelesinin yükseldiği, özetle ezilen ve sömürülen sınıf ve halkların mücadelesinin, ‘halk savaşlarının dalga dalga yükseldiği’ bir dünyaydı. Türkiye devrimcileri bu evrensel mücadelenin bir parçası oldular. Üniversite boykot ve işgalleri, fabrikalardaki işçi hareketlerine ve köylülerin toprak işgallerine yansıdı. 6. Filo askerlerinin Dolmabahçe’de denize dökülmeleri ülke çapındaki antiemperyalist gençlik hareketlerinin doruk noktası oldu.

İnsanlık tarihinin, sınıf mücadelelerinin tarihi olduğunu ve bu mücadelenin inişli çıkışlı bir seyir izlediğini, hep ileri doğru düzgün bir yolda gitmediğini biliyoruz. Bu gidiş sırasında, büyük devrimci sıçramalar ve geri dönüşler de yaşanmakta.

daragacindan-bugune-ulasan-bir-manifesto-1011709-1.
Serpil ÇELENK GÜVENÇ

***

21. yüzyıl, emekçi halkların savaşımının 68’li yıllara oranla farklı bir aşamaya girdiği, özellikle de devrimci değerlerin aşındırılmaya çalışıldığı bir zaman diliminin adıdır. İdamların ve Kızıldere’nin ellinci yılına dair çok şey söylenebilir ama bence önemli olan şu sorunun yanıtıdır: Denizlerin, Mahirlerin, Kaypakkayaların savundukları ve Deniz’in darağacında, ölüme bir adım kala ifade ettiği düşünceler, daha doğrusu mücadele hedefleri bugün için geçerli midir?

Siyasi iktidarlar, emperyalist merkezlerin, özellikle Amerikan emperyalizminin ekonomik, siyasal ve toplumsal etkisi altındadırlar. O halde ‘Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın tam bağımsız Türkiye!’ yani bağımsızlık düşüncesi belki de 68’li yıllardan daha geçerli bir mücadele hedefine işaret etmektedir.