Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Artık herkes biliyor ve görüyor: “Sade yurttaşlar” olarak, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra müthiş kıymete binmiş durumdayız!

Devlet adeta üzerimize titriyor!

Başta Cumhurbaşkanı ve AKP’li belediye başkanları olmak üzere, iktidar çevrelerinden günlerdir gönül okşayıcı çağrılar alıyoruz. Cep telefonlarımıza düşen iletilerin ardı arkası kesilmiyor. GSM operatörleri yirmi dört saat bize çalışıyor sanki. İstemdışı SMS trafiği üç haftadır öylesine bıktırıcı boyutlara ulaştı ki, bu duruma isyan etmemek elde değil. Telefonumuzun ileti kutusu bunca yoğunluğu kaldırmadığından, Turkcell operatörleri ikide bir uyarıyor: “Telefonunuzda yeni mesaj için yer kalmadı!”
“Büyüklerimiz”, ille de sokağa çıkmamızı; alanlardaki “Demokrasi Nöbeti”ne, “Özgürlük Şöleni”ne katılmamızı istiyorlar bizden.
Bu konudaki ilk ileti, silahlı kalkışmanın sabahında, saat tam 04.46’da geldi:

“Türk milletinin değerli evlatları, bu hareket, Ankara’da ve İstanbul’da devletin zırhlı araçlarını ve silahlarını gasp etmiş dar bir kadronun, 70’li yıllardaki gibi davranarak millete karşı bir kalkışmasıdır. Şerefli Türk milleti, demokrasine ve huzuruna sahip çık. Türk milletini sindireceğini düşünen bu dar kadronun hareketine karşı sizleri sokağa ve milletinize sahip çıkmaya çağırıyorum. Devletine, milletine sahip çık.” İmza: Recep Tayyip Erdoğan.

Daha sonra RTE’nin ikinci iletisi düştü ekranıma. “Sokağa çık!” çağrısının yerini, “Gevşeme, nöbete devam!” uyarısı almıştı bu kez:

“Aziz Milletim; ülken, vatanın ve bayrağın için gösterdiğin kahramanca direnişten vazgeçme. Ülkeni işgale kalkışan hain teröristlere (FETÖ dersini vermek için direnişe ve demokrasi nöbetine devam ediyoruz. Meydanların sahibi tanklar değil millettir.”

Ardından, AKP’li belediye başkanlarının aynı içerikteki çağrıları yağmaya başladı.

Hepsinde RTE’ye derin bağlılık ve “Devletine sahip çık!” vurgusu vardı.


Ama hiçbiri, hemşerisi olduğum kentin Belediye Başkanı kadar abartmamıştı işi:

“Başkomutanımızın ikinci emrine kadar bütün dünyaya, milli iradeye, Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisimize, devletimizin kurumlarına, Cumhuriyet ve demokrasiye uzanacak her elin karşısında halkımızı bulacaklarını bir kez daha haykırmak için bu akşam saat 20.00’den itibaren Meydan Parkı’nda buluşuyoruz.” İmza: Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı.

Bizimki sanki darbe girişimini fırsat bilerek bir adım öne çıkıp kendini göstermeye, “Reis”in gözüne girmeye çalışıyordu! Yoksa, günde üç kez, hiç sektirmeden gönderir miydi bu iletiyi hemşerilerine?

Yalnız belediyeler mi? Bakanlıklar, Emniyet, Diyanet, iletişim kurumları; hepsi görev başında!

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Dernekler Masası da STK’lerin demokrasi için ne denli önemli kuruluşlar olduğunu kavramış birden. “Unutulmamalıdır ki demokratik düzenin en temel unsuru sivil toplum kuruluşlarıdır. Sivil toplumun en önemli varlık nedeni de demokratik düzenin sürdürülmesidir” yollu yazılar yolluyor dernek ve sendika başkanlarına...

“Sabit ücret” uygulamasıyla uzun yıllardan beri yurttaşları haraca bağlayan Türk Telekom ve Turkcell bile, acil durumlarda kullanalım diye habire parasız kontör yüklüyorlar cep telefonlarımıza! Özellikle Turkcell’in hizmette sınır tanımayan yüce gönüllü cömertliği karşısında gözlerimiz yaşardı! Şu inceliğe bakar mısınız: “Sayın abonemiz, acil iletişim ihtiyaçlarınız için hattınıza yeniden, yurtiçinde bir ay geçerli, her yöne ücretsiz 150 dakika, 150 SMS, 500 MB internet yüklemesi yapılmıştır.”

Meğer ne kadar anlayışlı ve de tüketici dostu kurumlarmış bunlar! Kullandıkları dil de modaya çok uygun. Yüklememiş, “yükleme yapmışlar”! Türkçenizi sevsinler!

Tabii, bu arada Ankara Anakent Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’in “yurttaş odaklı” ve “hemşeri memnuniyeti” ambalajlı şirinlik çabalarını da unutmamak gerekiyor.

Yıllardır yürütülen kampanyalara karşın başkentte “gece ulaşımı”nı gerçekleştirmeyen; yurttaşların bu konudaki yakınmalarını sürekli duymazlıktan gelen; metroyu saat 23.00’te kapatan; “gece otobüsü” uygulamasına son veren; Ankara’da yaşayanları akşam saat dokuzda evlerine hapseden Gökçek, birdenbire aşka gelerek, otobüsleri ve metroyu sabaha dek kesintisiz çalıştırmaya başladı!

Hemi de bedava!

Bu iş madem böylesine kolaydı, Ankaralılara neden yıllarca ulaşım çilesi yaşattın Bay Gökçek?

Yoksa sıkıyı görünce mi anımsadın yurttaşların özgür ulaşım hakkını?

Peki, “darbe tehlikesi” geçince, yine çektirecek misin bize aynı işkenceyi?

•••

15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra, kamu kurumlarında ve AKP’nin tüm birimlerinde, “yurttaş memnuniyeti”ni öne alan popülist açılımlar birbirini izlemeye başladı.

Demek ki halka yönelmeleri için duvara toslamaları gerekiyormuş.

Hani, bu durumları görünce, “Darbe günlerinde yaşamak varmış, anasını satayım!” diyesi geliyor insanın…