Datça’da “Türkiye’nin Geleceği ve Sol” konulu panel düzenlendi. Panelde konuşan ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen, “Bugün Türkiye açısından daha umut verici günlerin içerisindeysek, bunun arkasında hep birlikte omuz omuza sürdürdüğümüz uzun bir mücadele var” dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ise, hikâyesi olmayan hiçbir şeyin başarıya ulaşamayacağın kaydederek, “Hayal kuran insanların hikâyeleri olabilir” diye konuştu

Datça’da 'Türkiye’nin Geleceği ve Sol' konuşuldu

BİRGÜN İZMİR

Datça’da “Türkiye’nin Geleceği ve Sol” konulu panel düzenlendi. Birleşik Haziran Hareketi Datça Meclisi tarafından düzenlenen ve dün akşam Datça Amfi Tiyatro’da yapılan panele konuşmacı olarak Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu katıldı.

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen, panelde yaptığı konuşmada, zor günlerin biraz geride kaldığını kaydederek, “Zorlu bir süreç içerisinde hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. 'Güzel günler zorlu mücadelelerin sonucunda olur' diye bir söz var. Hakikaten de bugün Türkiye açısından da daha umut verici günlerin içerisindeysek, bunun arkasında hep birlikte omuz omuza sürdürdüğümüz uzun bir mücadele var” dedi.

AKP iktidarının 31 Mart ve 23 Haziran'da önemli bir yenilgiye uğradığını anlatan İşleyen, “Bu Türkiye için önemli bir eşikti. Buraya gelirken hep beraber Gezi'de başladığımız mücadeleyi zorbalıklar, sopaların içinde, 10 Ekim'de bombaların içinden yürüyerek, gasp edilen seçimlerden geçerek, hakkımız elimizden alınan referandumlardan sonra yılmayarak, beraber mücadele ederek geldik. Önümüzdeki süreçte de Türkiye'nin daha aydınlık günlere çıkması için hep beraber çabalayacağız. Türkiye toplumu Türkiye tarihinin görmediği kadar kuvvetli. Türkiye tarihinin 12 Eylülleri, 12 Martları aşacak, yetki ve zorbalıkla teslim almaya çalışan, 18 yıldır tüm toplumu ezmeye çalışan bir iktidara karşı büyük bir direniş gösterdi. Türkiye'nin aydınlığa çıkacağına, Türkiye'nin bu çemberi bir gün yırtacağına inandık. 31 Mart'ta ve 23 Haziran'da halkın akan seli bu barikatı aşmayı başardı” dedi.

"İKTİDARIN ÇÖZÜLMEYE BAŞLADIĞI BİR SÜRECİN İÇERİSİNDEYİZ"

İşleyen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aslında 31 Mart ve 23 Haziran'a giderken ‘Türkiye'de bu şekilde de bir şey değişmez’ şeklinde, sol içinde de, toplumsal muhalefet içinde de çeşitli yaklaşımlar, anlayışlar gelişti. AKP iktidarına seçim sürecinde ‘hayır’ diyecek bir birleşik mücadeleyi geliştirmeye çalıştık. Bu süreç başarıyla bir noktaya geldi. ‘AKP'ye hayır’ diyen kitlenin moral üstünlüğünü ele geçirdiği, iktidarın ise giderek çözülmeye başladığı bir sürecin içerisindeyiz. Siyasal İslam'ı tamamen nasıl yeneceğimizi konuşmanın tam zamanı. Siyasal İslamcı rejimin çözülme sürecinin farkında olarak önümüzdeki süreci sürdüreceğiz. Türkiye'de Kazdağları'ndan orman yangınlarına, ekonomik ve sosyal hayata baktığımızda iktidarın artık Türkiye'nin geleceğine ilişkin hiçbir çözümü, hiçbir umudu temsil etmeyen karanlık bir noktaya evrildiğini görüyoruz. Siyasal İslamcı rejim bu çözülmeye karşı elindeki merkezi gücü daha pervasızca kullanacağından hiçbir şüphemiz yok. Bizimde seçimlerde ortaya çıkan olumlu sonuçların rüyasına kapılmamamız gerektiğini hatırladık. Bu kazanımlar ileriye taşınmadığı koşullarda iktidarın bunları bastırmaya çalışacağını gördük. Mücadele sürecine doğru kendimizi adapte etmemiz gereken bir süreçteyiz.”

"TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ ADINA SÖYLENECEK BİR ŞEY KALMADI"

İşleyen, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye'de demokrasi adına söylenecek bir şey kalmadı ama bir şeyin altını çizebiliriz. Demokrasi ve halkın iradesine sahip çıkma dışında biz birlikte yaşama Türkiye'de Türklerin ve Kürtlerin bir arada yaşayabileceği kardeşlik ülkesini kurma iradesini temsil eden tek gücünde ilerici, devrimci birikimi olduğunu bugün tam da göstermemizin zamanıdır. Bölgemizde ve ülkemizde emperyalizmin halkları birbirine düşüren, iktidarın yarattığı vatanseverlik adı altında yarattığı bir duygusal kopuşa sürüklemeleri karşısında bugün kayyumlara karşı gösterilen tepki aynı zamanda Türkiye'nin geleceğini kurma mücadelesidir. İlk kez muhalefet bloğunun nispi bir denge kurduğu yeni döneme girdik. Böyle bir nispi denge toplumsal mücadeleler için oldukça önemli. Muhalefetin yönünü biraz sağa doğru döndürdüğünden başka çare aramamız gerekir. Türkiye'nin sol birikiminin daha güçlendiği, Türkiye'nin geleceğinde sol, cumhuriyetçi, devrimci birikimlerle Türkiye'yi yeniden kuracak dönüştürücü bir muhalefet stratejisine ihtiyacımız var. Siyasal İslam'dan çıkış ancak Türkiye'nin yeniden kuruluşuyla mümkün olacaktır. Türkiye nasıl yeniden kurulacak derseniz laiklikten vazgeçmeyen, bağımsızlıktan vazgeçmeyen bu ülke topraklarının Amerikancı şirketlerden arınmasını sağlayan bir yurtseverlikle mücadeleyi önümüze koymamız gerekir. Türkiye hep iki çizgiyle mücadele etti. Bu çizginin bir tarafında 6. filoya hayır diyenler Denizler, Mahirler vardı. Diğer yanındaysa Türkiye'yi Amerikan emperyalizmine peşkeş çeken demokrat partilerden, cuntacılardan, Özallardan AKP iktidarına gelen bir çizgiden geçtik. Bu 50 yıllık pislik lime lime çözülüyor. Buradan asla geri adım atmadan bu karanlığın bütün unsurlarıyla hesaplaşarak Türkiye'yi ileriye taşımalıyız. Sorumluluğumuz Türkiye'nin yeniden kuruluşudur. Bunu hep birlikte başaracağımıza inancımız tamdır.”

datca-da-turkiye-nin-gelecegi-ve-sol-konusuldu-615874-1.

"HAYAL KURAN İNSANLARIN HİKÂYELERİ OLABİLİR"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da panelde yaptığı konuşmada, hikâyesi olmayan hiçbir şeyin başarıya ulaşamayacağın kaydederek, “Hayal kuran insanların hikâyeleri olabilir. Biliyorum ki bu toprakları çok uzunca bir süredir hayal kuramayan ve hikâyesi olmayan insanları zorla yönetmeye kalkan bir anlayış tarafından yönetiliyoruz. Tarih boyunca bunun benzerlerini çok görmüşüz. Aslında özellikleri hiç değişmemiş. Hayal kuramamışlar, hiçbir şeye inanmamışlar, hiçbir özellikleri yok sadece bildikleri şey zulümle bir topluma istedikleri gibi şekil vermek, dizayn etmek” dedi.

“FAŞİZM BİZİ BİR ARAYA GETİRDİ”

“Aslında aktörler değişiyor ama sistem aynı” diyen Kaftancıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ortadoğu'da bir yangın çıkardılar o yangını söndürme dertleri yok. Türkiye'de çıkan yangını söndüremedikleri gibi saçma şekillerde izah etme gibi bir dertleri var. Ama birileri yangından mal kaçırma derdinde. Sol değerler gömleğini giymek demek yangından mal kaçırmak değil nerede yangın olursa olsun insanca yaşama ve her şeye insanı merkeze koyan ve eşitliğe inanan, haksızlıklar karşısında mücadele eden insan ve bu insanların örgütlenmesinden olan yönetim şekli demek. Bunları görüyor ve birlikte hissediyor ve bununda değişebileceğine inanıp sonuna kadar mücadele ediyorsak eğer, yine geçmişin, yine tarihin önemi var. Tarih boyunca hep kaybedenlerin zalimler olduğunu gördük ve yine göreceğiz. Sadece hayal kurmakla olmuyor o hayalleri gerçeğe dönüştürmek için çalışmalıyız. İnandığımız hikâyeye çalışırsak eğer zalimin karşısında kazanırız. Bizler Deniz Gezmiş diyoruz. Mahir, Ulaş kurtuluşa kadar savaş, diyoruz. Hepimiz heyecanlanıp ayağa kalkıyoruz. Ama onların mücadelesini gençlerimize anlatmadığımız gibi okutmuyoruz da. Saraydaki olmasaydı eğer biz sosyal demokratlar, solcular, sosyalistler daha 50 yıl daha armudun sapı, üzümün çöpü diyerek bir araya gelmez masada kavga ederdik. Faşizm öyle bir şey ki bizi bir araya getirdi. Belki de teşekkür etmemiz gereken tek konu bu. İstanbul başarısının sebebi de bu hikâyeleri ortaklaşarak hep beraber çalışmamız oldu.”