Cumartesi Anneleri’nin 700. buluşmasında gözaltına alınan 46 kişi bugün dördüncü kez hâkim karşısına çıkacak. Gözaltında kardeşi kaybedilen Eren, “Yargılama iktidarın suçu üstlenmesi anlamına geliyor” dedi.

Davayla iktidar suçu üstlendi

Filiz GAZİ

Cumartesi Anneleri’nin 3 buçuk yıl önce 700. hafta buluşmasında polisin sert müdahalesine maruz kalan ve gözaltına alınan 46 kayıp yakını ve hak savunucusu bugün hâkim karşısına çıkacak. “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ettikleri iddiasıyla 46 kişi hakkında açılan davanın 4’üncü duruşması Çağlayan’daki İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.


GALATASARAY KAYIPLARIN MEZAR YERİ

Kayıp yakınlarının avukatı Ahmet Cihan da ağabeyini işkencede yitirmiş bir isim. “Galatasaray Meydanı, Cumartesi Anneleri için evlatlarının mezar yeri gibiydi. Aslına bakarsanız bir hafıza merkeziydi” diyen Cihan, kayıp yakınlarının yargılanmasına ilişkin şöyle konuştu: “Her cumartesi günü faillerin ilan edildiği bir alandı orası. Enteresandır, kayıpları için adalet arayan insanlar, 700 hafta oturma eylemi yaptılar. 700’üncü haftada izin alınmadığı gerekçesiyle müdahale ediliyor. Bunun hukuken izah edilir yanı yok. Duruşmalarda da söylüyoruz. Faillerin yargılanmasını isteyen insanlar, şu anda ceza tehdidi ile yargılanıyor. Bu ironik bir durum. Yargılanmanın kendisi oplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırıdır ve Anayasa suçudur.”

34 yaşındaki öğretmen ağabeyi Süleyman Cihan’ı 1981’de yitirdiğini aktaran Ahmet Cihan, o süreci de şöyle anlattı: "O dönem Mehmet Ağar, Emniyet 1. Şube Müdür Yardımcısı. Sorgulama yapıyor, tutanaklar tutuyor. Ancak imzayı 2. Şube Müdürü olarak atıyor. Ağabeyim gözaltına alındıktan sonra arama için Kadıköy’de bir apartmana götürülüyor. Polis, bu apartmanın beşinci katından kendisini atarak intihar ettiğini açıkladı. Hâlbuki vücudunda darp izleri vardı. İşkence edilerek öldürüldükten sonra camdan atıldı. 12 Eylül yargılamaları yeniden başladığında 120’ye yakın işkence dosyası açıldı. Ancak zamanaşımından düştü. Bir avukat olarak da bunu izah etmek mümkün değil."

O MÜDAHALEYLE KAYIPLARI ÜSTLENDİLER

Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren, davada yargılanan isimlerden biri. Eren, Süleyman Soylu’nun, “Çok affedersiniz, bu kişiler Eminönü Meydanı’nda gezerken mi kayboldu?” sözlerini hatırlatarak şöyle konuştu: “700’üncü haftada polis bizlere şiddet uyguladığında İçişleri Bakanı Soylu’nun sözlerini hatırlayın. O sözler, gözaltında kaybedilenleri üstlenmek demekti. Keza o gün insanların sürüklenerek dövülerek gözaltına alınması da aslında kaybedilen insanların sorumluluğunu almak demekti. Bu yargılama, mevcut iktidarın suçu üstlenmesi anlamına geliyor."

Eren, davaya ilişkin şunları söyledi: "Saçma sapan bir yargılama bu. Bence kendileri de ne yapacağını bilmiyor. Her hafta olduğumuz yerde olmak istediğimiz için yargılanıyoruz. Üstelik çok sert bir polis şiddetiyle gözaltına alındık. O şiddetin yargılanması gerekirken, güvenlik güçlerine bizim direndiğimiz söyleniyor. Bu davadan ceza çıksa da biz kayıplarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Galatasaray’dan da vazgeçmeyeceğiz."

SOYLU, ANNELERİ HEDEF GÖSTERMİŞTİ

Cumartesi Anneleri’nin 25 Ağustos 2018’deki 700’üncü buluşması Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Bir araya gelenlere polis biber gazı da kullanarak sert müdahalede bulundu ve gözaltına aldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “İzin vermedik çünkü artık bu istismarın ve kandırmacanın son bulmasını istedik. Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine göz mü yumsaydık. Kayıp falan değil, gözaltına alınmış değil, örgüt infaz etmiş bir kenara bırakmış. Bu olay üzerinden bir mağduriyet hikâyesi üretildi” demişti.